-7-

584 69 64
                                    

Merabalar efenimm
(Ne sonimm)
Cok kaoslu oldu lan bi garip oldum
Neyse ic karmasalarimla dolu olan yb'ye hosgeldinizzz
Iyi okunalarrr💖💖


Jisungdan

Gözlerimi açtığımda revirde olduğumu sanmıştım. Fakat içinde olduğum yatak, değişmiş kıyafetler ve başucumdaki koltukta yatan Minho bunu yalanlıyordu. Ne başucumda yatan Minho mu?

Bunun şokuyla hızlıca yatağımdan kalktım. Ellerim sarılıydı ve yanıyordu. Benim yataktan kalkmamla gıcırdayan yatağa küfürler ettim. "Siktir soktuğumun yatağı." Adımlarımı parmak ucumda attım ve sonunda kapıya ulaştım. Kapıyı yavaşça açtığımda titremeyen kapıya içimden övgüler savurdum.

Odadan çıkınca şaşkınlığımı gizleyemedim. Beyaz-gri tonlarında düzenlenmiş sade bir evin ikinci katındaydım. Kısa bir koridora bakıp odaları inceledim. Birinin banyo olduğunu düşündüğüm artıdan iki oda vardı. Biri yatak odasıydı fakat en sondaki odanın kapısı kilitliydi. O odaya daha sonra bakacağımı aklıma not ederek koridorun sonundaki merdivenlerden aşağıya indim.

İndiğimde beni karşılayan oturma odası ile birleşik bir mutfaktı. Mutfak amerikan tarzı düzenlenmişti. Oturma odası da pinterestinkilere benziyordu. Mutfağa girip buzdolabına baktım. Yiyecek bir şeyler şu an çok cazipti. Dolaptaki özenle hazırlanmış sandviçi görünce gülümsedim. Elime alıp dolabı kapattıktan sonra tezgaha yaslanıp streç filmini açmaya başladım. İzlenme hissiyle kapıya döndüğümde Minho'yu gördüm. Sandviçi masaya bıraktım. Ve ona tam döndüm.

Kapı pervazına yaslanmış bana bakıyordu. Sinirlenerek "Ne bakıyon yarram." Dedim. Artık alışmıştı benim küfürlerime. Sadece gözlerini devirip yanıma gelmekle yetindi. Tezgaha sırtım yaslı dururken önüme geçti ve ellerini tezgaha dayayarak yüzlerimizi yaklaştırdı. Ben hareket edemezken dudaklarını dudaklarıma sürttü. "So come kiss me and bite me."  Şarkıyı mırıldanırken dudaklarıma değen dudakları beni zıvanadan çıkartmaya yetmişti.

Daha fazla dayanamadım ve dudaklarımızı birleştirdim. Minho da bunu bekler gibi beni direkt tezgaha oturttu ve bacaklarımı açarak arasına girdi. Ellerimi tutup omuzlarına koydu ve ellerini bacaklarıma yerleştirdi. Bu ana kadar sadece birbirilerinin üstünde adeta dinlenen dudaklarımız Minho'nun başlatmasıyla dans etmeye başladılar.

İlkimi ona vermiştim ama bu kesinlikle ilkinden çok daha iyiydi. Alt dudağımı iki dudağının arasına hapsetti ve sanki her an kaçmaya hazırmışım gibi-ki öyleyim-sert ve hızlı öpmeye başladı. Bir süre daha böyle devam etti ve üst dudağımı ısırarak benden bir inleme kazanarak öpüşmemizi sonlandırdı.

Ona baktığımda tahminimce şişmiş dudaklarıma yamuk sırıtışıyla bakıyordu. Kendi dudaklarını yalayıp gözlerimizi birleştirdi. "Şimdi olayları bana doğru şekilde anlat. Her doğrun için sana bir öpücük vereceğim." Elleri bacaklarımı okşuyordu. Anlık olarak bir iç çektim ve konuşmaya başladım. "Senden hoşlanıyordum. Ama öğretmenimdin." Yamukça sırıttı ve dudakları dudaklarıma değdi.

Huysuz sesler çıkardığımda güldü. "Bu öpücük sayılmaz!" Dudaklarımızı birleştirdi ve alt dudağımı emip bıraktı. Ben halimden memnun anlatmaya devam ettim. "Bende seni elde edebilmek için önce arabanı bozdum." Bana şaşkın gözlerle bakıyordu. "İnanamıyorum, o sen miydin?" eli bacağımdan kaydı ve kalçama gitti, olduğu yeri sıktı ve benden bir inleme kazandı. Eli tekrardan bacağıma döndü dudaklarımız tekrar buluştu. Bu sefer bende karşılık vermeye vakit bulmuştum.

Anlatmaya devam ettim. "O adamların olayını merak ediyorsundur. Onları ben tuttum. Seni dövecek gibi yapacaklardı ve ben gelip seni kurtarıp seninle yakınlaşacaktım." Sırıttı. "Zekisin." Burnumdan bir fiske aldı ve dudaklarımızı son kez buluşturdu. Benden uzaklaşıp buzdolabına doğru gitti. "Kahvaltıya ne istersin?" Şaşkınlıkla ona baktım. Bana kahvaltı mı hazırlayacaktı o? Doğaçlama bir şekilde, "Farketmez ben çoğu şeyi severim." Dedim. Bana baktı ve gülümseyerek masanın üstündeki yarım açılmış sandviçi tekrar sarıp buzdolabına koydu.

O buzdolabından bir şeyler çıkartırken ben düşünüyordum. Ne olmuştu bir anda bu kadar? Neden bir anda bu kadar yakınlaşmıştık? Şimdi biz neydik? O benim öğretmenimdi... Her ne kadar 18 yaşına girsem de bu olacak şey değildi. Minhonun elini gözlerimin önünde sallamasıyla kendime geldim. "Ne düşünüyorsun?" Dedi gözlerime şefkatle bakarak. Bende elimi koluma atıp aşağı yukarı okşadım. "Bizi düşünüyorum." Dürüst olmayı seçmiştim.

Parmaklarını koluma getirdi ve bulunduğu yeri okşadı. Artık dokunduğu her yer yanıyordu. Dudağımın kenarına minik bir öpücük kondurdu. Benim gözlerim otomatikman huzurla kapanınca kıkırdadı. "Altımda eriyorsun Jisung-ah." Bense hala gözlerimi kapatmış anın doğruluğunu sorguluyordum. "Bizi boşver anın tadını çıkar." Sözleri ne kadar şüpheli olsa bile o an ona ayak uydurmayı seçtim.


Kisa oldu ozur dilerim, bu arada bolumu siritarak yazdim asssiri soft bi bolumdu ama asssiri softluk kaos getirir BEN BURDA DEVREYE GIRIYORUM HAHAHAHHAHA

(Hissediyorum bu kitap tutcak suanki okuyanlar ilk okuyanlar oldugunuz icin gurur duyacaksiniz)

Fave|MinsungМесто, где живут истории. Откройте их для себя