-20-

227 37 6
                                    

Selamm! İlham perilerim dolu bu aralar yasasinn sabah 3 saat yerimden kalkmadan bolum yazdim(gotum duzlesti resmen amk) herneyse sarıyor bu hikaye tuttu sanırım ama tutmadı gibide ama olsun! Ben severek yazıyorum ve umuyorumki ilerde de severek okuyarak insanlar çıkar!

(Kendimi avutma seklim)

Herneyse benim dilim uzamis yine sizleri sevdigimi bilin ve bolumu okumaya baslayınn😽🫶

Gözlerimi açtığımda karşımda bakıştığım beyaz duvarla nerede olduğumu anlık da olsa sorgulasam da beynim uyandığında dün olanları-sanırım dündü-hatırladım ve ister istemez aptal bir sırıtışın yüzümde yer edinmesine izin verdim. Vücudumu diğer tarafa döndürdüğümde gördüğüm boşlukla dudaklarımı büzdüm. Bu gün günlerden neydi?

Ne ara oraya gittiğini anlamadığım telefonumu komidinin üstünden aldım. Saate baktığımda 16.00'a geldiğini gördüm. Ne kadar uyumuştum böyle. Günlere baktığımda ise bugünün cumartesi olduğunu gördüm ve rahatladım. Yatakta dikleşirken arkamda hissettiğim hafif acıyla kısık sesle inledim.

Telefonumu tekrar komidine bıraktım. Bırakır bırakmaz düşük şarj uyarısı vermişti. Minho'nun telefonu da aynı markaydı benimkiyle. Onun şarj aletini bulursam telefonumu şarj edebilirdim. Gözlerim odanın içinde dolaşırken 3'lü çekmecenin üstündeki şarj aletini görünce yataktan kalktım.-Hayatımın en zorlu dakikalarıydı.- Şarj kablosunu alıp prize soktum ve telefonumu şarja taktım.

Hala dünki kıyafet vardı üstümde. Kıyafet diyorum çünkü sadece bir tişört giyiyorum. Minho'nun dolabını açtım ve gördüğüm beyaz uzun sincaplı tişörtle gülümsedim. Benim için alındığı oldukça belliydi. Tişörtümü çıkartıp sincaplı tişörtümü giydim ve sincaplı tişörtümün askısına eski tişörtümü geçirip astım. Dolabın kapağını kapatıp çekmecenin 2. Çekmecesini açtım.

Orada gördüğüm uzun çoraplarla gözlerim parladı. Oradan gördüğüm beyaz ama kenarında dantel ve kurdale detayı olanı seçtim ve giydim. Aynadan kendime baktığımda enfes görünüyordum. Saçlarıma baktığında karıştığını gördüm ama bana tatlı bir hava kattığı için ellemedim. Kendimi iyice süzüp emin olduğumda kapıdan çıktım ve merdivenlerden inecektim ki merdivenlerin başında duraksadım.

Minho, Chan, Changbin ve Hyunjin hocayı kapıdan dışarıya atmaya çalışıyordu. Tam kaçacaktım ki Changbin Hocayla göz göze geldim. Beni görür görmez gözleri büyüdü ve kaçmama zaman vermeden iki yanındaki Hyunjin ve Chan hocayı dürttü. Onlar da bana bakarken Minho bana döndü. Döner dönmez gözleri bacaklarıma kayarken ben şaşkınca olduğum yere çivilenmiştim. Diğerleri beni görüp Minho'ya anlamaz bakışlar atarken Minho onlara bir şeyler söyledi-ne dediğini keşke bilsem-hemen evden çıktılar.

Minho bana sertçe döndü. Benim bacaklarım titremeye başlamışken Minho hızlıca merdivenleri aşıp yanıma geldi. Beni arkamdaki duvara yapıştırıp gözlerime sertçe baktı. Bacaklarım titriyordu şakasız. "Napıyordun orada?" Dedi Minho. Ses tonu sertti binevi sorguya çekiyordu beni. Dün hiç böyle değildi. "B-ben-" konuşamadan sözümü kesti. "Bu kılıkla nereye geliyordun Han Jisung." Gözleri yumuşadı. Dudakları boynuma yerleşti ve dün morarttığı yerleri öpmeye başladı.

Öpücüklerini hisseder hissetmez rahatlamış ve ellerimi kurtarmaya çalışmıştım. "Beni delirtiyorsun." Kafasını boynumdan kaldırdı. Şişmiş gözlerime birer öpücük kondurdu ve elinin tekini elimden çekip kalçama attı. Eli kalçama değdiğinde inledim. Hala canım acıyordu.

Elinin değdiği yeri okşamaya başladı. Bazen sıkıyor bazen okşuyor binevi masaj yapıyordu. Boştaki elimi saçına attım ve alnına dökülmüş tutamlarla oynamaya başladım. "Hocalara ne diyeceksin?" Dedim. Gözlerini uzaklardan çekti ve gözlerime getirdi. "Bilmiyorum ama halledeceğim bir şekilde." Dedi ve burnumu öpüp elini kalçamdan çekti.

"Hadi gel yemeğini ye acıkmış olmalısın." Dedi ve beni tekrar kucağına aldı. Bu sefer yanlamasına kucağındaydım tek eli belimde diğeriyse bacaklarımın altındaydı.

Merdivenleri tek tek indi ve mutfağa girdi. Mutfağa girince beni masaya bıraktı ve buzdolabından çıkarttıklarını ısıttı Minho. Isıttıklarını önüme koydu ve ağrı kesiciyle suyumu da getirdi. Karşıma oturdu ve beni izlemeye başladı. Ben yemeğimi aç olduğum için biraz kaba yesemde yüzünde hayranlık ifadesiyle izliyordu beni.

"Gerçekten sincaba benziyorsun, tatlısın." Dedi. Eli yüzüme doğru ulaştı ve dudağımın kenarına parmağını sürdü. Eline bulaşan sosu yaladı. Ben karşısında put gibi kalmıştım.

Bu adam daha nasıl etkileyici olabilirdi?

Bu adam daha nasıl etkileyici olabilirdi?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Tişört bu uzunlukta

Böyle bir sürü sincap varmış gibi düşünebilirsiniz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Böyle bir sürü sincap varmış gibi düşünebilirsiniz

Fic 400 okunma olmuş herkese çok teşekkürler!
Gidişattan memnun değilim ama bir yere bağlayacağım umarım.

Fave|MinsungWhere stories live. Discover now