-19-

331 43 20
                                    


BUGUN ATTIGIM 2. BOLUM DIKKAT EDIN

Aynı çekmeceyi açıp kendi de bir iç çamaşırı giydi ve dolabına doğru ilerledi. Kırmızı detaylı beyaz bir tişört ve siyah şort giydi altına. Siyah şort diz kapağının biraz altında bitiyordu. Tekrar bana döndü ve aklına bir şey gelmiş gibi ağzını açıp kapattı.

Adımlarını kapıya yönlendirdiğinde ben sadece onu izliyordum. Geri geldiğinde elinde bir kurutma makinesi, bir sprey ve bir tarak vardı. Yatağın yanındaki prize kurutma makinesini taktığında beni tekrar kucağına çekti. Bu sefer baldırlarının ucundaydım. Ne olduğunu anlamadığım spreyi saçlarıma sıktı ve taramaya başladı.

Merakımı gizleyemedim ve "O ne hyung?" Diye sordum. Bana baktı ve spreyi gösterdi. "Saç açıcı sprey. Canın acısın istemedim." Dedi. Dediği üzerine gözlerim doldu ve bir anda hüngür hüngür ağlamaya başladım. Ben ağlayınca şok oldu Minho. Tarağı elinden bırakıp endişeyle gözlerime baktı.

"Ne oldu? Arkan mı ağrıyor? Yanlış bir şey mi söyledim?" Duraksadı. "Yoksa regl misin?" Ağlamam durmuş şokla yüzüne baktım. Sonra bir anda ağlamam kahkahalara evrildi. "Hyung ben nasıl regl olabilirim! Hadi ki regl oldum. Seninle nasıl sevişebilirim?" Şaşkınca bana bakarken aydınlanmış gibi baktı gözlerime. "Doğru ya... Senin de pipin var." Bir anda gülmeye başladı.

"Agucuk bugucuk senin pipini yerim." Yanaklarımı ısırırken hayretle ona baktım. "Yedin zaten. Afiyet olsun paşam." Gözlerimiz tekrar buluştuğunda gülmeye başladık. Mutluydum. Mutluyduk. Gülerken aklına bir şey gelmiş olmalı ki duraksadı. Gözleri şefkatle baktı ve tek elini belime -sanırım belime zaafı var- diğeriniyse gözümün altına koydu. Gözümün altını okşarken konuştu. "Sen neden ağladın az önce miniğim?" Miniğim derkenki dudağını büzüşü, beni kırılacak bir eşyaymışım gibi taşıması, her şeyi düşünmesi beni duygulandırmıştı.

Sevgiye aç büyüyen bir çocuktum. Bu yüzden bu kadar ilgi çok güzel hissettirmişti. Gözlerimi kaçırdım ve konuşmaya başlayacakken elini çenemde hissettim. "Konuşurken bana bak." Dedi. Gözlerimiz bir daha birleşirken iç çektim. "Ben sevgiye aç büyüdüm hyung. Sadece..." duraksadım. "Bu kadar ilgi görünce garip hissettim. Çok mutlu oldum bilmiyorum. Saçmalıyorum sanırım." Bana şefkatle baktı. Tam konuşacakken bu sefer ben onun sözünü kestim. "Hyung bana acıma lütfen. Sadece anlatmak istedim eğer bana acıyacaksan-" sözümü bitirmemi engelleyen şey dudaklarıydı.

Bir süre sakince öpüştük. Dudaklarımız ayrıldığında yanağımı öptü. "Sana böyle bir konuda acıyamam çünkü bende öyle büyüdüm. Sadece seni anladığımı söyleyecektim. Şimdi boşver sen bu konuları şu an sadece ikimiz varız. Benleyken bu tarz bir şeyler düşünmeni istemiyorum tamam mı?" Başımı aşağı yukarı salladım. O da gülümseyerek işine devam etti.

Şu an ise mutfakta tezgahta oturup Minho'ya çene veriyordum. O ise yemek yapıyordu. Şu an gecenin 4'ü civarıydı ama sorun umurumuzda mıydı? Değildi. Ben bir konuşmaya başlayınca susmayan bir tiptim. O yüzden mutfağa geldiğimizden beri vır vır konuşuyordum. Minho ise dediklerimi yorumluyor, bazılarına gülüyor bazılarındaysa sadece yüzüme bakıp gülümsüyordu.

"İşte son olarak Felix dedi ki 'Jisung bu hoca sana bakmaz!' Bende dedim ki 'bal gibi de bakar.' Han Jisung'un cazibesine kimse dayanamaz ki haklıyım da cazibeme dayanamadın!" Neşeyle konuştuktan sonra minho sosladığı tavukları air fry'a koyup yanıma geldi. Tekrar bacaklarımın arasına girdi. "Evet Lee Minho Han Jisung'un cazibesine dayanamadı." Dudaklarıma eğildiğinde kollarımı boynuna sardım. Bir süre öpüştükten sonra dudaklarımızı ayırdı Minho.

"Kalçan hala acıyor mu?" Her ne kadar belli etmesemde kalçam deliler gibi ağrıyordu. Kafamı aşağı yukarı salladığımda buzdolabına ilerledi ve buzluk kapağını açtı. Oradan bir buz kalıbı çıkardığında gözlerim kocaman açıldı. Düşündüğüm şeyi yapmayacaktı umarım? Beni duyar gibi bana döndü ve dolaptan bir kase çıkardı. "Evet düşündüğün şeyi yapacağım." Dedi. Gözlerim kocaman olurken bu görüntüye gülümsedi ve beni tek koluyla kucağına alıp- sanki bir bebekmişim gibi- oturma odasındaki koltuğa yatırdı. Tek elindeki kaseyi yandaki orta sehpaya bıraktı ve popom üste gelecek şekilde çevirdi beni koltukta.

Koltukları baya genişti Minho'nun o yüzden iki kişi rahatlıkla sığmıştık. Tabii o oturuyordu ama olsun. Orta sehpanın için açtığında gözlerim şaşkınlıkla yine açıldı. Gizli bölme gibi bir şeydi. İçinden bir krem çıkardı ve kasenin yanına koydu. Tişörtümü kaldırdı ve iç çamaşırımı ortaya çıkardı. İç çamaşırımı diz kapağıma kadar sıyırıp deliğimi ortaya çıkardı. Oraya minik bir öpücük kondurup üstüne hemen buz koydu.

İlk buzu koyduğunda titresemde şu an durumum iyiydi. Hatta buz erirdikçe gevşiyordum. Minho da bunu fark ediyordu eminim. 3. Buza geçtiğinde deliğimdeki acı neredeyse yok olmuştu. 3. Buz da eridiğinde kaseyi orta sehpaya bırakıp kremi eline aldı. Kremi deliğimde hissettiğim an ferahladım diyebilirim. Parmakları deliğime kremi dağıtırken tek parmağını içeriye soktuğunda inledim.

Kremi dağıtıp parmağını içimden çıkardı. Ama olan olmuştu. Gene sertleşmiştim. Minho kremi iyice yedirip çekmeceden değişik bir şey çıkardı.(ben uydurdum bu şeyi çaktırmayın gerçek hayatta da olabilir böyle bir şey bilmiyorum.) Deliğimin üstüne koymuştu. Silikon gibi bir şeydi. İç çamaşırımı tekrar giydirdi ve tişörtümü kapattı. Elini sehpanın gizli bölmesinden ıslak mendil çıkartıp sildi. Çöpleri elinde buruşturdu ve beni koltukta dik hale getirip alnımı öptü ve elindeki çöpleri ve kaseyi mutfağa bırakıp geldi.

"Nasılsın şu an?" Dedi yanıma oturup. Kafamı omzuna yaslayıp konuştum. "Sayende daha iyiyim." Yanağını öptüm. Bana gülümsemeyi tercih etti. Air fry'dan ditleyince beni yine kucağına aldı ve mutfağa gittik. "Beni böyle kucağında taşırsan alışırım haberin olsun." Dedim sevimli bir ses tonunda. "Ben seni ömrümün sonuna kadar taşırım hafif bir şeysin zaten." Dedi ve beni masaya oturttu.

Masaya hemen kimchi, turp turşusu ve chopstick koydu. Önümüze birer kase pilav, ortaya da kızarttığı tavukları koydu. O da yanıma oturduğunda yemek yemeye başladık. Daha doğrusu yemeye başladım. Minho kendisinden çok bana yemek yediriyordu. "Minho~ Ben yiyorum sevgilim biraz da sen ye." Dedim. Minho bir anda bana döndü.

"Ne dedin sen?" Dedi. Bende ona döndüm. "Minho dedim." Dedim. Bana baktı, "Hayır ondan sonra ne dedin?" "Ben yiyorum sevgilim-" Sözümü kesti ve alnımı öptü. "Bana daha çok sevgilim der misin?" Dedi başını yana eğip. Tatlı görüntüsüne güldüm. "Peki, sevgilim." dedim. Ağzı kulaklarına varıyordu Minho'nun. Yanağımı kokulu öpüp bana daha çok yemek yedirmeye başladı.

Yemeğimiz bitince birlikte sohbet ede ede masayı topladık. Minho bulaşıkları yıkarken bende ağrı kesici içtim ne olur ne olmaz. Minho ise iç çamaşırımdaki silikonu çıkarmamı istediği için banyodaydım ve o garip şeyi çıkartıp çöpe atmıştım. Ellerimi yıkayıp Minho'nun yattığı yatağa ilerleyip yanına yattım. Yanan gece lambasını söndürüp kollarımı beline sardım. Yanağını öptüm ve "İyi geceler sevgilim." dedim. O da bana gülümsedi ve yanağımı öptü. "Sana da iyi geceler güzelim." Dedi. Huzurla gözlerim kapanırken çok mutluydum.

Huzur buydu sevdiğin kişi. Benim için huzur Minho'ydu.



OHA KENDIME INANAMIYORUM 3 SAATTIR BOLUM YAZIYORUM UZAGI GOREMEMEYE BASLADIM!?!?!?!?

Neyse sizi coook seviyorum. BU FIC TUTACAK HISSEDIYORUM!!!
Bolumleri bir daha okumaya usendim hatam varsa soyleyin, smut nasildi ya valla guzel gibi geldi ama birseylwr eksik gibi, bir daha smut yazacagim rahat olun!
Sızleri seviyorumm😽🫶

Fave|MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin