-27-

186 26 2
                                    

Jisung marketten isteklerini ve ihtiyaçlarını almıştı. Şimdi eve geçecek, sürekli yapmayı ertelediği ödevlerini yapacaktı. Evine geldiğinde kapısının kilitini açtı, aldıklarını yerine yerleştirdi ve ellerini yıkadı. Ardından kendine atıştırmalık tabağı hazırlayıp odasına geçti.

Ödevlerinin çoğunu hallettiğinde beli çok fena ağrıyordu. Belini geriye doğru itip kendini esnetti. Telefonunu eline aldığında bir sürü bildirim gördü. Sosyal medya hesaplarını kontrol ederken üstteki mesajla gülümsedi. 'Bu gün boş musun?' Hemen yanıt yazdı. 'Evet, ödevlerimin çoğu bitti.' Karşı taraf mesajına '👍' ifadesini bırakmıştı.

Üstünü değiştirdi ve odasını topladı. Telefonunu tam eline alacakken kapı çaldı. Kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtığında gördüğü bedenle gülümsedi. Kendinden uzun bedenin boynuna kollarını doladığında saniyesinde karşılık verdi. Büyük olan küçüğünün saçını öptü. "Hoşgeldin." Dedi Jisung Minho'ya sarılırken.

Minho da karşılık verdi. "Hoşbuldum bebeğim." Jisung her ne kadar o görmese bile gülümsüyordu. Biliyordu Minho kuru bir özürle onu geçiştirmeyecekti. Geçmişte Jisung bir sürü fedakarlık yapmıştı. Şimdi sıra Minho'daydı.

Vücutları birbirinden ayrıldıktan sonra Jisung ona ileriyi gösterdi. "Otur ben hemen geliyorum." Minho onu başıyla onayladı ve işaret ettiği yere oturdu. Jisung ise mutfağa gitmiş bugün aldıklarından bir atıştırmalık tabağı hazırlamıştı. Bardaklara da meyve suyu doldurduğunu da gururla gülümsedi. Çok hamarattı.

İçinden düşündüğü 'hamarat' kelimesine gülerek tezgahtakileri bir tepsiye yerleştirdi ve oturma odasına girdi. Minho onun güldüğünü gördüğünde şaşkınlığını saklayamadı. İstemsizce onun dudakları da kıvrılırken miniği ona servis yaparken sordu. "Ne oldu bebeğim? Bu kadar komik olan şeyi söyle de bende güleyim bari." Jisung onun sorusuna karşılık daha çok kahkaha atmaya başladı.

Minho'nun yanına yerleşti ve karnını tuta tuta gülmeye başladı. Minho onun güzelliği karşısında erirken dayanmayıp bir kaç fotoğraf çekti. Ardından o da Jisung'a ayak uydurup Jisung'un üstüne çıktı. Jisung bir kaç saniye afallasa da Minho'nun onu gıdıklamasıyla daha çok gülmeye başladı. Minho da onunla gülüyordu. Gülücük sesleri odanın duvarlarına çarparken ikisi de mutluydu.





Ertesi Gün

Gözlerini açtığında başta olanları kavrayamadı Jisung. Ardından hissettiği beden ve sıcacık yatakla dünki olanlar aklına geldi. Yan tarafındaki komodinden telefonunu açıp saate baktı. '07.30' Vakti vardı hala. Belinde sarılı duran kolları gevşetti ve yanında yattığı bedene döndü. Uyumasına rağmen çatık kaşları, keskin yüz hatları ve sivri burnuyla sevgilisi yanındaydı. Sevgilisinin yanağına bir öpücük kondurdu. Bununla birlikte sevgilisi biraz kıpırdandı. Gözlerini kısarak açtı ve sevgilisini gördü. Bebeği ona gülümseyerek bakarken bakışlarının yumuşaklığı altında ezildi Minho.

"Günaydın güzelim." Dedi yeni uyandığı için kalın olan sesiyle. Ardından sevgilisinin burnuna bir öpücük kondurdu. Jisung buna karşılık ellerinden birini sevgilisinin yanağına getirdi ve okşadı. "Günaydın sevgilim." Birbirilerine gülümsüyorlardı. Mutlulardı.




"Jisung!" Diye seslendi sevgilisi. O ikisine kıyafet hazırlarken Minho da kahvaltı hazırlamaya başlamıştı. Yatakta biraz daha oyalanıp kalkmak zorunda kalmışlardı ve Jisung'un morali bu yüzden çok bozuktu. "Efendim sevgilim!" Diye bağırdı Jisung karşılık olarak. "Hazır pirinç var mı?" Düşündü Jisung. Elindeki kot pantolonu bıraktı ve konuştu. "Vardı sanırım dolaba bak. Varsa oradadır." Odadan odaya iletişim kurarlarken evli bir çift gibi hissetmeden edemedi Jisung.

Yatağına oturup hayal kurmaya başladı. Bir kedileri olsaydı, kendilerine ait bir oda olsaydı ve tüm vakitlerini birbirileriyle geçirselerdi ne güzel olurdu. Hayallerine ara verdi ve kendi kendine konuştu. 'Daha çok erken Jisung yavaş ol.' Ama her ne kadar uğraşsa da yüzündeki tebessüm kaldı.

Minho'ya pantolon, üstüne gömlek ve onun üstüne bir kazak seçmişti. Kendine ise yine okul kıyafeti ama altına kargo bir pantolon seçmişti. (Kıyafetler asagida varr)

Seçtiği kombinlere gururla bakıyordu. Kapıya arkası dönük olduğu için arkasından ona sarılan bedenin geldiğini duymamıştı. Kafasını çevirebildiği kadar çevirip ona sarılan bedene baktı. Elleri karnında birleşmişti ikisininde. Sanki Jisung hamileydi ve onlar evliydi gibi bir his doldurmuştu içini Jisung'un. Bu fikrini içinde tutmadı. "Hamileymişim gibi hissediyorum." Dedi. Arkasındaki beden kıkırdadı ve ensesini öptü küçüğünün.

"Haydi kahvaltıya." Dedi ve sarıldığı bedenden ayrıldı ve odadan çıktı büyük olan. Jisung ise hala aptal sırıtışıyla olduğu yerde kalmıştı.





Kahvaltılarını yapmış üstlerini giymişti Minsung çifti. Şu an el ele tutuşmuş Minho'nun arabasına-Jisung'un bozduğu-doğru ilerliyorlardı. Aklına gelen durumla ikiside aynı anda güldü. Planları şöyleydi, Minho Jisung'u okulun yakınında indirecek kapıda karşılaşmış gibi yapacaklardı. Oynadıkları nefret rolünü ise devam ettirmeleri gerektiği gerçeği üzücüydü.







Selam uzun zaman sonra bolum yazasim geldi ve burdayimm.

Bolum atmadigim icin ozur dilerim oncelikle fakat gercekten hic yazasim olmadi.

Bu bolumde kisa oldu biliyorum ama cidden yazasim kalmadi.

Sizleri seviyorumm!

30 Final haberiniz olsun.

Minho'nun kiyafeti:

Jisung'un Pantolonu(Okul kiyafeti 14

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.


Jisung'un Pantolonu(Okul kiyafeti 14. Bolumde var)

(Kiyafetler hosunuza gitmediyse farkli sekilde hayal edebilirsinizz)

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.



(Kiyafetler hosunuza gitmediyse farkli sekilde hayal edebilirsinizz)

Fave|MinsungKde žijí příběhy. Začni objevovat