2. BÖLÜM ~Ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum~

179 63 64
                                    

Mutfağa vardığımda kahvaltı her zaman olduğu gibi yine hazırdı. ''Sungho hyungumuzdan asla şaşmayacağız!'' dedim bağırırcasına, Sungho'ya sesimin ulaşabilmesi için bağırıyordum... ''Yani en azından tavuklarla aynı saatte kalkıp da sadece PS5'ınla vakit geçirmiyorsun, sayende karnımız doyuyor(!)'' diye ekledim Sungho'yu hem över hem de gömercesine.

''Ya ben olmasaydım'' diye seslendi Sungho. Hala yerde kıvranıyordu, içinde bulunduğu durum çok komikti ve bir de bağırıyordu. Aslında istese şimdiye kalkmıştı ama Sungho işte...

''Ama sen varsın?'' dedi Woon dalga geçercesine.

''Aferin bana, iyi şımartmışım sizi'' Sungho'nun bunu demesiyle içimde bi ateş yandı, sanırım en azından şu inatçı hyungu yerden kaldırmalıydım... Evet gidip yaşlı hyungumuzu yerden kaldıracaktım... 

Sungho'nun 2-80 yerde yatılı kaldığı odama doğru bir adım atarken birdenbire Sungho ile kendi kafam birleşmişti. O kadar hızlı çarpışmıştık ki ikimizin kafası birbirine karışmış, ve hatta aynı kafayı paylaşıyormuşuz gibime gelmeye başlamıştı... İkimiz de yere yapışmıştık. 

Woonhak endişeyle kahkaha atıyordu. Evet yanlış okumadınız endişeyle kahkaha atıyordu... Biz yerde inlemeye devam ederken kapı çaldı. Woon endişeyle kahkaha atmaya devam ederken aynı anda çalan kapıyı açtı...

Gelenler Leehan, Taesan ve Jaehyun'du.

''Tavan yıkılmıyormuş arkadaşlar, biz yanlış anlamışız'' diye sırıtmaya başladı Jaehyun.

 Woonhak heyecanla kahkaha attı, gergin görünüyordu.

  ''O zaman biz gidelim arkadaşlar, görülecek bir şey yokmuş'' dedi Leehan; güzel ve havalı, kalp atışımı 3-4 katına çıkaran o muhteşem ses tonuyla... Bir insanın sesi bile nasıl bu kadar yakışıklı olabilirdi? 

''Kahvaltı yaptınız mı? Gitmeyin şimdi.'' dedim, onları kalmaya ikna etmeye çalışıyordum, heyecanlanmıştım, en azından Leehan kalmalıydı... 

Jaehyun, ''Hayır yapmadık biz de, sizinle kahvaltı yapmak mükemmel olurdu tabii ki'' dedi bana doğru birkaç yakın adım atarken. 

Leehan onaylar gibi bir adım ileri attı içeriye doğru. 

Ama bir şey vardı, beni şok eden kıskançlıktan deliye döndüren bir şey... 

Leehan içeriye doğru o adımı atmadan hemen önce Taesan'ın elini tutmuştu... 

Gözlerimin içine bakıyordu ama onun elini tutmuştu.

Evet, benim değil Taesan'ın elini tutmuştu...

Taesan'ın elini tuttuktan sonra önce onu kendine çekti ve sonra peşinden içeriye sürükledi... 

Kalbim duracaktı ama bu defa heyecandan değil, kıskançlıktan....

Jaehyun kahvaltı yapmadıklarını dile getirdiği esnada Taesan da aynı anda ''İçeri almasaydınız da gitmeyecektik zaten'' demişti garip ve özgüvenli bir ses tonuyla.

 Jaehyun yanıma gelip elimi tuttu, ''bu sevimli eller bize ne hazırladı acaba?'' dedi gözleriyle, tuttuğu elimi işaret ederken...

''Sevimli mi?!'' derken gözlerimle alaycı bir bakış attım Jae'ye ve ''Benim ellerim mi sevimli?!'' diye ekledim Jaehyun'u söylediklerine pişman etmeye çalışırken. 

Elleri hala ellerimi tutuyordu ve ''Evet ellerin çok sevimli; keşke benim olsalar(!)'' dedi gözlerimin içine bakarken.

''Senin ellerin var'' dedim onunla dalga geçerek. 

''hahaha'' dedi komik olmadığını belli etmeye çalışırken.

''Eğer benim ellerim olmasaydı bana verir miydin SEVİMLİ ellerini?'' diye sordu. 

İkimiz de birbirimizle dalga geçiyorduk. Sorusuna karşılık olarak sadece kahkahayla karışık göz devirip sustum, çünkü verebileceğim hiçbir cevap yoktu... 

Woonhak orda öylece durmuş bize dalgın dalgın bakarken diğerleri mutfakta sohbete dalmıştı. 

Woon yanımıza gelip Jae'nin ellerimi tutan ellerini benim ellerimden kurtardı ve kendi avuçlarının arasına alıp onu mutfağa doğru sürüklemeye başladı. 

''Hadi siz de gelsenize artık aramıza'' diyordu Woonhak, aynı anda Jae'nin elini tutup onu mutfağa sürüklerken. 

Onlar mutfağa vardıklarında ben de peşlerinden geliyordum...

 Jaehyun elini yavaş yavaş Woon'un ellerinden ayırdı, Woonhak istemiyor gibiydi, ellerini ayırmak istemiyor gibiydi, öyle içten bakıyordu ki Jaehyun'unkiyle birleşmiş ellerine... 

Jaehyun ellerini Woonhak'ın ellerinden ayırdığında Jaehyun'un bana baktığını fark ettim, ama bense o sırada yan yana ve yakın oturmuş olan Leehan ve Taesan'a bakıyordum.

Ne kadar da samimi görünüyorlardı öyle, birbirlerine bakıyorlardı dakika başı, gülüşüyorlardı nedenini bilmediğim bir şekilde... 

Jae'nin bana baktığını fark ettiğimde refleks olarak ben de ona döndüğüm sırada bu sefer de Leehan'ın bakışlarını üzerimde hissettim. 

Evet, Leehan şu an bana bakıyordu, 4 senedir sırılsıklam aşık olduğum o çocuk derin bakışlarıyla bana bakıyordu...

 Gözlerimi onun gözlerine çevirdiğim sırada panikleyip önce kafasını yanında oturan Taesan'a çevirdi ve sonra bir şeye bakıyormuş gibi kafasını eğip masanın altında görünmeyen dizlerine baktı... 

Ve sonra ne yaptı biliyor musunuz? 

Önce Taesan'ın yanağından bir makas aldı, gergindi Leehan... 

Taesan, Leehan'a bakıp ''Yine ne oluyor acaba(!)'' dedi dalga geçercesine... 

Leehan'ın ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum, tek bildiğim bütün bu olanların beni gerçekten deli ettiği gerçeğiydi... 

Leehan ''Hiçbir şey'' dedi Taesan'ın sorusuna karşılık olarak. 

Ve sonra bir şok daha yaşadım, daha ilklerini bile henüz atlatamamışken...



**********


Sizce Leehan bu sefer n'aptı?

Kusura bakmayın ama Leehan tam dayaklık🙄

Fici yazarken Taesan'a sinir oldum DCFVGBHNJMK Esen kendine geeellll!!!!!!


**********

AŞK-I BONEDO | BOYNEXTDOORWhere stories live. Discover now