3. BÖLÜM ~Yoktu hiçbir nedeni~

169 61 242
                                    

Gözlerimi önümdeki korkunç manzaradan alamıyordum...

Bu ne korkunç bir sabahtı böyle!?

Gitgide daha fazla şizofren miyim diye düşünmeye başlıyordum...

Ama hayır, gerçekti... Baştan sona, A'dan Z'ye, tümüyle, her şeyiyle... gördüklerim gerçekti ve emindim; hayal değildi ama nedensizdi... yoktu hiçbir nedeni...

Hayat neden böyleydi? İstediğim şeyler sanki harammış gibi, sadece tek bir şey istemiştim oysaki... 12 yaşımdan beri sadece tek bir şey... 

Evet biliyorum asla erişemem, ulaşamam, asla o anlamda dokunamam ellerine; okşayamam kusursuz, dört dörtlük, yakışıklı ve çekici suratını... 

Ama evet bunun da yoktu hiçbir nedeni; tıpkı onun da bütün bunları yapmasının hiçbir nedeni olmadığı gibi...

Şu anda dolu gözlerle o berbat manzaranın karşısında gülümseyerek güçlü durmaya çalışıyordum...

Leehan'ın elleri, asla dokunamayacağım o eller şu anda Taesan'ın bacağının üzerinde geziniyordu...

Tam da şu an çığlık atabilirdim, Taesan'ın boğazına atlayabilirdim... 

Ama ne olursa olsun Taesan her zaman benim arkadaşımdı... Onunla da en az diğer üyelerinki kadar çok ve bir evi rahatlıkla doldurabilecek kadar fazla anıya sahiptim...

Taesan da taa o iğrenç ve karanlık günden beri hayatımın bir parçasıydı:


*********************


6. sınıfın ilk dönemiydi...

Okula hâlâ alışmaya çalışıyorduk ama içinde bulunduğumuz durum alışmamızı ve rahatlamamızı imkânsızlaştırıyordu... 

Ben ve Woonhak iki korkak çocuktuk hâlâ, birbirimizden başka kimsemizse yoktu...

Sungho hyungumuz bizi o zamanlar sahiplenmeye başlamıştı elbette ama onun da işleri vardı, sonuç olarak bizden 2 sınıf büyüktü...

Kimseye anlatamıyorduk, korku ise iliklerimize kadar işlemişti...

Yine her zamanki gibi aynı saatte bize yaklaşan o grubu gördüğümüzde Woon ile el ele tutuştuk, ikimiz de tir tir titremeye başlıyorduk...

Bize yaklaşmaya devam ediyorlardı, bize bu defa yapacakları şeyleri tahmin bile edemiyorduk...

Woon koluma sarılmıştı bense onu belinden kavramış, sımsıkı tutuyordum. Bu bizim birbirimizi kollama şeklimizdi...

O yaştayken herhangi bir çocuğun altına yapmasına sebep bile olabilecek o ses bize doğru haykırdı: ''Yine merhaba veledler, özledik sizi'' dedi o ürkütücü ses tonuyla. 

İkimiz de çok korkuyorduk ama Woonhak gerçekten ölecek gibiydi...

Kolumu tutan elleri buz kesilmişti, yüzü ise bembeyazdı...

Kendimi düşünmüyordum artık. Aklım Woonhak'taydı. 

Kalbimi ona verebilirdim; içindeki buz, o korku erisin diye... Bütün dayağı ben yiyebilirdim Woon'u korumak pahasına kendimi tehlikeye atabilirdim sırf o korkmasın diye...

AŞK-I BONEDO | BOYNEXTDOORWhere stories live. Discover now