4. BÖLÜM ~Onu istiyorum~

179 58 204
                                    


*****

Leehan'ın ağzından:

Tavanın bizim daireyi sağdan sola sallamasıyla gözlerimi açtım.

Deprem değildi, grubumuzun üst dairemizde kalan diğer 3 üyesiydi...

Acaba yine sabah sabah bu kadar adrenalinli olan neyi yapıyorlardı? (yeri bile sarstıklarına göre, her neyse...) 

Yine neler yaptıklarını çok merak ediyordum, hem bu Riwoo'yu görme yolunda harika bir bahane olurdu benim için...

Yaklaşık 2-3 dakika daha yatakta kıvrandıktan sonra sonunda ayılıp kalktım.

Jaehyun her zamanki gibi dairenin salonunda 2-80 yatılı halde ritim tutturarak içinde sadece ''sıkıldım'' kelimesi geçen fantastik ve oldukça heyecanlı bir şarkı söylüyordu.

Jae'nin ''sıkıldım'' ile başlayıp ''sıkıldım'' ile devam ettiği ve ''sıkıldım'' ile son bulan muhteşem şarkısı kalbimin içinden geçmişti, bu şarkı için ağlayabilirdim (!)

''Sana da günaydın'' dedim Jae'ye bakarak.

O ise bana önce boş, hiçbir şey ifade etmeyen, yaşam belirtisi göstermeyen, şapşal bir bakış attı ve sonra Jae yeniden Jae'ye dönüşüverdi...

Yerde 2-80 yatmaya devam eden Jae bir anda pozisyon bozmadan bu defa aynı şekilde bulunduğu yerde yuvarlanmaya başlamıştı.

Her zaman gördüğüm manzaraydı, bu yüzden yine her zaman yaptığım gibi sırıtıp yeniden işime döndüm...

Mutfakta hızlıca yemek yemek üzere tabak çıkardığım sırada Taesan'ın bana seslenmesiyle duraksadım.

''Sen yukarıya gelmiyor musun?'' 

Jae hemen Taesan'ın dediklerine ek olarak ''İkimiz de gidiyoruz'' diye ekledi.

''Kahvaltı yaptınız mı yani?'' diye sordum.

Taesan ''Biz de yukarıda kıyametin koptuğunu fark ettiğimizde bugünkü kahvaltımızı yukarıda yapma kararı aldık Jae ile'' dedi aynı anda yanımdaki sandalyeyi çekip otururken.

''Gerçi ben de ne olduğunu merak ettiğim için kahvaltımı aceleyle yapma derdindeydim ama'' dedim hafifçe gülümseyerek.

''Peki o zaman kalkın da gidelim'' dedi hâlâ yerde kıvranan Jaehyun.

Ben zaten dünden hazırdım Riu'mu görmeye ama asıl merak ettiğim şey ise duygularımızın karşılıklı olup olmadığıydı...

Acaba o da beni seviyor muydu? O da benim için deliriyor muydu? Ya da belki o da benim gibi belli edemiyordur sevdiğini, sırılsıklam âşık olduğunu, uğruna delirdiğini...

Acaba dışardan nasıl görünüyordum onun cennetten düşen ay yüzündeki derin gözlerinde?

Kendisinden nefret ettiğimi sanmıyordur değil mi, kötü hissetmiyordur herhalde (?) Hissediyor mudur yoksa ? Ona sırılsıklam âşık olduğumu bilmiyordur değil mi? 

Bilse ne derdi peki? Beni tersler miydi, kırılır mıydı, ne derdi bana?

O da beni seviyor muydu acaba? Yani o mânâda sevmek...

Karşılaştığımız ilk günden beri dikkatimi çekmişti zaten ama bu benim için o zamanlar aşk değildi sanırım, belki de sadece küçük bir hoşlantıydı...

Fakat şimdi ölmemi istese, sadece istemesi yeterdi; bana bir şey yaptırabilmesi için sadece istemesi yeterdi...

Peki ya o benim ölmemi ister miydi?

AŞK-I BONEDO | BOYNEXTDOORWhere stories live. Discover now