9. BÖLÜM ~Ondan Hoşlanmıyorum~

102 52 53
                                    


Leehan Anlatıyor;

''Neden durduk yere götürüyorsun beni amk?!'' dedim Taesan'a sinirle.

Sinirli olmamın sebebi Jae ile kavga etmekten nefret etmeme rağmen onun az önce resmen zorla benimle kavga etmeye çalışmasıydı.

Liu asla ona kalmamalıydı, o benimdi, yalnızca benim!!! 

O satılık veya lokmalık, paylaşmalık bir şey değil; o benim hayatımın parçası ve o asla bölebileceğim, en yakın arkadaşlarımdan biri olan Jae ile paylaşabileceğim bir şey değil ve bu konudaki ciddiyetim asla şaka değil!

''Ne diye hâlâ boş yapıyosun konuşmamız gerek dedim anlamıyo musun göt!'' dedi bağırma eşiğindeki ses tonuyla.

''İyi o hâlde hemen konuşalım da bitsin, sonrasında gitmem gerek'' dedim ne diyeceğini dinlemek için pozisyon alırken.

Bunun üzerine Taesan ellerimi avuçlarına aldı, bir süre öylece susmuştuk.

''Biliyorum fakat yine de senden duymadan inanmam yanlış olurdu sanırım'' dedi Taesan aniden sakinleşen ses tonuyla.

''Neyi?'' diye sordum, ne olduğu hakkında gergindim, Liumdan bahsetmiyordu değil mi???

''Riwoo'dan hoşlanıyorsun değil mi?'' demesi üzerine beynim karman çorman olmuştu, demek istediklerimi daha fazla içimde tutmayacaktım, kendi kendime değil sesli konuşmaya karar vermiştim.

''Senin ondan hoşlandığını zaten anlamıştım, sizi gördüm'' diye devam etti Taesan.

''Ne? Neyi gördün?!!'' diye sordum endişeyle.

''Onu kucağına oturttuğunu, zorla yanında tutmak istemelerini, gereksiz kıskançlıklarının... Her birini gördüm Leehan...'' dedi tane tane...

Tepkisizdim, yalnızca tepkisizdim.

''Hayır, yanılıyorsun'' dedim ona kendimden emin bir şekilde.

''Eğer ondan hoşlansaydım, aklımda onunla ilgili kurduğum senaryoların bir gün gerçek olacağını hayal edebilirdim'' diye devam ettim.

''Anlayamıyorum, ne demeye çalışıyorsun?'' diye sordu bana deliye bakarmış gibi bakarken.

''Ondan hoşlanmıyorum dedim, sırılsıklam, tıpkı bir aptal gibi, ölümüne, hastanesine, toprağına, mezarına deliriyorum ona!'' 

Neredeyse bağırarak konuşmaya başlamıştım fakat yalnızca yanımızdaki max 4 masanın bunları duyabileceği beni az da olsa rahatlatmıştı...

Gözlerini kocaman açmış, sanırım dediklerim karşısında şok olmuştu.

''Bir tek onu istiyorum işte, bir tek onu istiyorum, ondan hoşlanmıyorum evet bunu yapmasından hoşlanmıyorum, beni bi aptala çeviriyor, her güldüğünde kalbimi yakıyor ve beni ateşe veriyor... Onu o kadar çok seviyorum ki bu gerçek beni deli ediyor. Öyle güzel kokuyor ki başımı döndürüyor, daha reşit bile değilim fakat onun kokusu beni içmiş kadar dengesiz yapıyor... Ondan vazgeçmeye çalıştım fakat kalbim boş durmayı reddediyor ve kalbime göre de Riwoo'dan başkası yok! Benim olsun istiyorum ve ben de onun olmak... Birbirimizin olalım, beraber sarılarak uyuyalım hatta benim odamdaki diğer yatakta kalabilir, ben onunla uyumayı tercih ederim ama o bilir yani eğer istemezse...''

''Leehan'' dedi Taesan, ses tonu garip gelmişti kulağıma.

''Ahh yalnızca saçmalıyorum değil mi? neyse boşver''  deyip gitmek için ayağa kalktığım sırada elimi yeniden tuttu ve:

''Bu gerçekten güzeldi'' dedi, sesi öylesine samimi gelmişti ki...

''Düşüncelerimi saçma bulmadın mı gerçekten?'' diye sordum şaşkınlıkla.

''Hayır, hiç bu kadarını yaşamadım fakat seni anlayabiliyorum'' dedi bana bakıp hafif bir şekilde gülümserken.

''O halde sana bir kaç soru sorabilir miyim?'' diye sordu Taesan meraklı bir yüz ifadesiyle.

''ımm sanırım'' diye yanıtladım, ne sormak istediğini gerçekten merak etmiştim.

''Ondan ne zamandır hoşlanıyorsun?'' diye sordu bana.

Sanki yıllardır bana bu soruyu sormalarını bekliyormuşum gibi hissettim, nedensizce sevinmiştim...

''Sanırım yaklaşık 3,5 sene oldu'' dedim, çok emin değildim doğrusu.

''Lan çüşş nasıl hiç belli etmedin ohaa helal walla'' diye tüm tepkisini ortaya koydu Tae.

''Ondan 7. sınıfın ilk döneminde yeni yeni hoşlanmaya başlamıştım, bana çok tatlı geliyordu fakat zamanla onun aşkına gereğinden fazla düşmüş olabilirim'' dedim kendimi az da olsa açıklamaya çalışırken.

Ben Tae'ye her şeyi başından ayrıntılı anlatmaya devam ederken birden bire sözümü kesti.

''Ya o da senden hoşlanıyorsa(?)'' gibi şeyler mırıldanmaya başlaması üzerine sırıtmayı kesip ''hı? ne? ne diyosun yarram anlatsana!'' dedim mırıldandıklarını anlamaya uğraşırken.

''Peki ya... o da senden hoşlanıyorsa, ne yaparsın?'' diye sordu benim sorularıma karşılık.

''O asla benim gibi birinden hoşlanmaz, eminim gay bile değildir ve benim gay olduğumdan da bir haberdar değildir...'' dedim tek nefeste.

''Platonik olabileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi doğrusu...'' diye de eklemiştim Taesan henüz bana cevap vermeden hemen önce...

''Açılmayı düşünüyor musun peki?'' diye sordu bu defa da.

''Eğer olur da daha fazla susmaya katlanamazsam belki'' dedim o anlık takındığım kararsız bir tavırla.

Sessizleşmiştik, çıt bile çıkmıyordu şuan ikimiz arasında...

Kafamı dönüp Riwoo ile Jaehyun'un kalkmakta olduğunu gördüm ve gözlerimi sevdiğimin üzerine diktim.

Beni görünce birden bire garip davranmaya başladı, bu çok dikkatimi çekmişti.

Jae'yi kolundan çekiştirmesiyle birlikte yemekhaneden çıkışlarına şahit olmuştum, sanırım sınıfa gidiyorlardı yani umarım...

Taesan benim baktığım yere doğru baktığında onların çıkışını izlediğimi anlamıştı ki bana bir soru daha sordu:

''Onu öpmek istediğini hiç hayal ettin mi?''

Cevap verdim zevkle:

''Hem de her gece...''

******

Bölümü ilk defa kağıda yazmadan direkt olarak
uygulamaya geçirdim ehe

Bölümü uzatacaktım, ayrıntıya girecektim falan
ama gerçekten çok uykum varrr

Bu fici hem hemen bitirmek hem de asla 
bitirmemek istiyorum, karışık duygular içindeyim👍

Felsefe Sınavı girdi, Salı da Kimya girecek👍

Everything sizin için arkadaşlar👍💗

Gut Night💕💞

******



AŞK-I BONEDO | BOYNEXTDOORWhere stories live. Discover now