15. BÖLÜM ~Yarına kadar bekleyemez miydin?~

108 52 89
                                    


Gittikçe soğuyan havaya karşı biz zavallı 4 kişi olarak Woonhak ve Sungho'yu bekliyorduk.

En son dayanamayıp dördümüz aynı anda onları (telefonlarını) çaldırmaya başlamıştık.

Telefonları açmıyorlardı, bizim hâlâ beklememizdeki sebep ise o iki salağın belki de yolu bulamayacak olmasıydı...

Bir süre sonra uzaktan el ele göründüler.

Daha da yaklaştıklarında Woonhak'ın burnunda kanlı bir peçete ve kolunda da Sungho'yla olduğunu fark ettim.

Koşarak Woon'un yanına gittim, diğerleri de peşimden gelmişti.

''Bebeğim noldu neden burnun kanıyor??''  diye sordum endişeyle.

Woonhak'ın verdiği cevap oldukça garip gelmişti.

Yan gözlerle Sungho'ya bakıp ''Bebeğim deme anısı var''  demesi üzerine ''Ne?!''  deyip kahkaha atmıştım.

Taesan ''Nasıl yani?''  diye sordu diğerleri gibi gülerken.

''Dur ben anlatıcam''  dedi Sungho, Woonhak'ın aralı dudaklarını eliyle kapatırken.

''Aslında biz çıkıyoruz''  demesi üzerine ''Neee?!''  diye uzun bir çığlık attım.

Leehan ''Oha lan ne zamandan beri?''  diye sordu.

''Bu öğlenden beri''  diye yanıt verdi Sungho.

''Biz az önce aslında öpüşüyorduk sonra ben ona bir şeyler söyledim sonra bebeğim dedim ve dudaklarına sertçe yapışıp sexy erkek modeli olacaktım ama kafam onun burnuna çarptı...''

Kahkaha atmıştım.

Jaehyun hızlıca ayağa kalkıp yanımızdan uzaklaşmaya başlamıştı.

''Hey, Jae nereye?''

Cevap yoktu... Arkasını bile dönmüyordu.

Woonhak, Sungho'ya birkaç göz işareti yaptı, dudağına küçük bir öpücük bıraktı ve koşarak Jaehyun'un yanına gitti...


Jaehyun anlatıyor;

Ne kadar da aptalım böyle, hiçbir şeyin değerini bilemiyorum...

Riwoo benim için doğru kişi değildi, o doğruydu ama benim için doğru olan asla o olmadı, Woonhak vardı yaa, bi Woonhak vardı değerini bilemedim.

Çok aptalım, o kadar aptalım ki peşimden koşmasına rağmen ona bir kere bile yüz vermedim.

O beni deli gibi sevdi, bunu hissettim ama benimki inattı, aptal bi keçi inadı...

Ben tamamen bir geri zekâlıydım ve şuan suçluluk duygumun sebebi peşimden geliyordu fakat tek fark neydi biliyor musunuz? ONUN ARTIK BİR SEVGİLİSİ VARDI...

Yemin ederim yarın teklif edecektim, gözlerim önüme aksın ki yarın olacaktı bu.

Yarın Woon ile birlikte kol kola, baş başa, dudak dudağa ve en önemlisi tamamen yan yana olacaktık ama dedim ya işte, ben çok aptalım, bundan sonra böyle...

''Hyung, bi bekler misin?''

''Sevgilin kızmaz değil mi?''

''Hyung saçmalama neden kızsın?''

Susup beklemiştim, hiç bir yanıt vermeden.

''Neden birden kalkıp gittin, bir sorun mu var?''

Park çıkışındaydık ve arkama döndüğümde diğerlerinin de yavaş yavaş bize doğru geldiklerini fark ettim.

''Baş başa konuşalım Woon''

Kolundan tutup yönümüzü değiştirdim ve kendimi onunla birlikte çıkış kapısının sağına doğru ilerlettim.

Bir süre konuşmadan yürüyüp kapıdan ve diğerlerinden uzaklaştığımızda gördüğüm ilk banka ikimizi de oturttum.

Diğerleri ise baş başa konuşacağımızı anlamış olmalılar ki gitmişlerdi...

''Sorun ne biliyor musun Woon?''

''Ben de ne olduğunu soruyorum ya Jaehyun?''

''Yarına kadar bekleyemez miydin?''

''Nasıl yani??''

''Yarın sana çıkma teklifi edecektim işte!''  kendimi tutamamış ve sesimi yükseltmiştim.

Kendimi kaybettiğim o anda gözlerimi onun dudakları üzerinde gezerken buldum.

Yavaş yavaş artık sahibinin Sungho olduğu o dudaklara eğildiğim sırada göğsümden ittirerek beni durdurmuştu.

''Ahh hadi ama Woonhak yapma bana bunu''

''Senden hoşlandığımı bildiğini biliyordum, öyleyse neden o zaman bana hiç bir şey söylemedin?''  diye sordu bana haklı olarak.

''Yalnızca aptallığımdandı, inan bana Woon, lütfen''

''Hyung, artık Sungho'dan hoşlanıyorum...''

''Bana bir şans daha ver''

''Jaehyun, sana hâlâ hyung diyorum, lütfen anla beni''

''Neden beni sevmekten vazgeçtin peki?''

''Duygularımla oynadın, inkâr etmeyeceksin değil mi?''

''Üzgünüm, inkâr etmeyeceğim''

''Hyung-kardeş olarak devam edelim olur mu?''  diye sordu bana dönüp yaptığı küçük bir tebessümle.

''Üzgünüm''  diye tekrarladım bir kere daha.

Bunun üzerine tutup sıkı sıkı sarıldı bana, ''Özür dilerim''  dedi kulağıma eğilirken.

Özür dilemesi gereken elbette bendim, dedikleri doğruydu, bile bile duygularıyla oynamıştım...

Ben onun yerinde olsam beni asla affetmeyecek olmazken o beni hiç düşünmeden affetmişti...

Onu asla hak etmiyordum, hem de hiç bir konuda...


**********

Ya bu bölüm Leehan ile Riwoo'yu konuşturacaktım ama hayal gücüm yine patladığı için maalesef yepyeni şeyler araya girdi (sorry)

Gelecek bölüm söz veriyorum ikisini konuşturcam

Oy vermeyi unutmayın :)

Teşekkür ederim <33

**********


AŞK-I BONEDO | BOYNEXTDOORWhere stories live. Discover now