30

34.6K 1.6K 125
                                    

900k olmamızın şerefine şöyle bölüm atayımmmm

İyi okumalar.💗

Berat'tan

Oturduğum bankta elimdeki çiçeğin yapraklarını kopararak etrafıma baktım. Yanımda Kerem'le Yusuf vardı. Kerem botunu temizliyordu Yusuf'sa benim gibi etrafına bakıyordu.

"Hay senin gibi botun anasını sikeyim ya, ne biçim şeysin sen amına koyayım ya? Yarım saattir siliyorum çıkmıyor siktiğimin lekesi!" Kerem biraz titizdi. Sürekli kendini temizliyor, sürekli
banyo etmek istiyordu. Üstündeki üniformada ufak bir leke de olsa kafasına takıyordu.

"Kanka sakin ol be, kafamızı siktin bi dinlenelim dedik, siktir git içeride temizle." Yusuf sinirle Kerem'e söylendiğinde bende etraftaki bakışlarımı onlara çevirdim. Yusuf'la göz göze geldiğimde bana gülümsedi. Bende ona gülümseyip Kerem'e baktım.

"Bi sus be, ne konuştun? Bir kez söylendim, hemen ben suçlu olayım tabii." Kerem hemen alınıp söylenmeye başladığında Yusuf gözlerini devirip nefes verdi.

"Tamam Kerem, tamam. Ne yapıyorsan yap."

"Oğlum ne konuştunuz be? Biraz susun da sakince oturalım." Cümlemle ikisi de sustu. Kerem botunu temizleyemeyince oflayıp doğrulup sırtını banka yasladı. Yusuf ise etrafa bakmaya devam etti.

Bende bakışlarımı onlardan çekip kapıya doğru baktım. Defne askeriyeye giriyordu, etrafa bakınarak yürüyordu. Hemen kaşlarım çatıldığında yerimde doğrulup öksürdüm.

Birkaç gündür Defne'yle bakışıyordum, sürekli konuşmak için fırsat yakalıyordum ama bir türlü olmuyordu. Şimdi ise tam zamanıydı.

Defne sarı saçlarını düzeltip etrafa bakmaya devam ettiğinde göz göze geldik. Zamanı geldiğini anladığımda dizime vurup yanımdakilere bakarak ayağa kalktım.

Yusuf ve Kerem'in bakışları anında bana kaymıştı. "Bir işim çıktı, halledip geliyorum."

İkisi de kafasını salladığında başımı sallayıp Defne'ye doğru yürümeye başladım. Ona doğru yürüdüğümü anladığında stres yapmış olmalı ki alt dudağını ısırıp bakışlarını benden çekti.

Yavaş adımlarla ona bakarak yürümeye devam ettiğinde kısaca bana tekrar bakıp elleriyle durduğu yerde oynamaya başladı. Haline gülümsediğimde çaktırmamak için hemen yüzümü düzeltip yürümeye devam etti.

Bu halleri çok tatlıydı.

Yanına vardığımda ellerinden bakışlarını bana çevirdi. Göz göze geldiğimiz an gülümsediğimde o da utangaç bir gülümseme sundu. "Selam."

Tatlı sesiyle konuştuğunda gülümseyip başımı salladım. "Selam, nasılsın?" Bir elim ensemi kaşırken diğer elimle saçımı düzelttim. Stres yapmıştım.

"İyiyim, sen nasılsın? Nasıl gidiyor?" Ellerimi düzeltip etrafa bakış atıp tekrar ona baktım. "İyi işte ne olsun, gidiyor bir şekilde. Senin nasıl gidiyor?"

"İyi, ne olsun. Öyle boş boş yaşıyorum." Gülümseyip ona bakmaya devam ettiğinde yanaklarının kızarıklığı dikkatimi çekti. Utanınca kızarıyordu.

"Biri için mi geldin, yoksa..?"

"Yok, yani biri için geldim. Seninle konuşmak için geldim." Haliyle gülümseyip başımı salladım. "Hoş geldin, bende konuşmak istiyordum. İyi yaptın."

KATONA | YARI TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin