35

21.8K 1.2K 127
                                    

İyi okumalar.💗


Elimdeki son çay bardağını da güzel kadına verip boş olan tepsiyi salon masasının üstüne koydum. Usturuplu bir şekilde koltuğuma oturup bizi güler yüzle izleyen kadına baktım.

Pusat'ın annesi bizdeydi.

Pusat birden bana birkaç gün sonra annem gelecek demişti, tabii o an da heyecanlanmıştım ama kesinlikle şu andaki heyecanımla yarışamazdı. Şimdi elim ayağıma dolanıyordu. Hiç iyi değildim.

Üstümdeki gri kazağın yakasını düzeltip karşıdaki sevgilime baktım. Bana güldüğünü belli etmemek istermiş gibi bakıp hemen annesine döndü. Niye gülüyordu mesela şu an?

"Ellerine sağlık kızım, güzelmiş çayınız." Annesinin konu açmak için böyle dediğine adım kadar emindim. Ama ben gerçekten konuşamıyordum ve yüz yüze görüşmenin sanalda görüşmekten daha zor olduğunu tekrar anlamıştım.

"Afiyet olsun, beğenmenize sevindim." Gülümseyerek cevap verip hemen bakışlarımı yere çevirdim. Utanılacak bir kadın asla değildi ama ben ne desem sanki rezil oluyormuşum gibi hissediyordum.

"Beren de aşçılık okuyor anne, eli falan çok lezzetli." Pusat konu açmak için sonunda bir fikir bulduğunda üzerimdeki gerginlik azalmıştı. "Aa, öyle mi kızım? E beraber yemekler yaparız o zaman seninle."

"Yaparız tabii, birçok yemeğin yapılışını öğreniyorum okul sayesinde.. Beraber birbirimizden öğrenerek yaparız." Gülümseyerek konuşurken karşımdaki kadın da gülümsüyordu. Gözlerinden şefkat akıyordu ve sesi melek gibiydi.

"Hatta bana kekler, sarmalar yapar hep." Pusat konuştuğunda annesi heyecanla bana baktı. "Ay demek sana da açıyor hep kek konusunu, yahu canım, ben bu çocuğa hamileyken kek bile yemedim. Nereden geliyor bu kek sevdası anlamıyorum.. Hayır yani zor bir şey olsa neyse de, her türünü seviyor."

Ben hafiften gülerken Pusat'ta beni izliyordu. "Biz küçükken Pusat'la günlere giderdik. Sürekli masadaki yemeklere bakar, kek olmadığını görünce üzülür bir yere oturur kalkmazdı. Kek olduğunda da tüm gün gözlerini keke diker, ev sahibi sunana kadar da bir ses etmezdi. Tek yemediği kek vardı küçükken, onu da yapan kişi biraz yakmıştı. O yüzden yiyemediği için içinde kalmıştı yavrumun." Çayından bir yudum alarak Pusat'a baktığında bende baktım. Güzel bakışlarla bize bakıyordu.

"Ya evet, hatırlıyorun. Ama kek baya baya yanmıştı. Resmen ben yanık tadı alıyordum yani. Hiç güzel değildi, ayıp ya." Annesi kahkaha attığında bende güldüm. "Ee kızım, senin böyle çok sevdiğin bir yemek yok mudur?"

"Ben tavuk soteye bayılıyorum, haftanın 7 günü olsa 7 günü de yerim o derece. Hatta bana yapan biri olmadığından haftada 1-2 kez kendime yapıyorum. Çok seviyorum küçüklüğümden beri."

"Bende yapardım onu çok, e artık evde bir baba olmadığı için yapmıyorum. Pusat'ın babası tavuk hastasıydı. İçinde tavuk olan her şeyi yerdi." Özlemle konuşup çay bardağıyla oynamaya başladığında bakışlarım Pusat'a döndü. Ellerini sıkmış dik bakışlarla yere bakıyordu.

Gerildiğimi hissettiğimde ufakça boğazımı temizleyip ikisine döndüm. "Okan neden gelmedi? En son görüştüğümüzde çok iyiydi, bir şeyi mi var?"

"Yok kızım, onun sınavları varmış o yüzden gelemedi maalesef. Bana da bağırdı 'düşük not alınca ağzıma ediyorsun' diye. Halbuki bir şey dediğim de yok." Gözlerinden azarladığı belli oluyordu.

"O sınavlarına biraz takıntılı bir çocuk sevgilim, küçüklükten beri böyleydi. Dışarıdan pek umursamaz bir tipe benziyor ama aslında çok çalışıyor. Lisede hiçbir sınavı 90 altı değildi o derece." Gözlerim irice açıldı. Ben lisede matematikten 05 almıştım..

"E çok güzel bir haber. Çalışması çok değerli, ileride rahatlığını yaşayacak." Bunu diyen de bendim. Aslında rahatlığını yaşayıp yaşamaması bir ihtimaldi. Türkiye'de geleceğinizi belirleyemiyordunuz. Yarın ne olacağınız asla belli değildi. Gidip çok güzel bir bölüm kazansanız bile asıl sorun iş bulmadaydı.

"İnşallah kızım, inşallah." Çayını bitirip sehpaya koyup bana döndü. "Kızım ben bir tuvalete gideyim." Başımı sallayıp ayağa kalktım. Hızla ona tarif edip Pusat'a doğru döndüm. Bana doğru yürüyordu.

"Sen bugün ne güzel olmuşsun böyle, hm?" Üstümdeki kazağı düzeltip uzanarak yanağımdan uzunca öptü. Ellerini anında belime dolamıştı. "Senin için."

"Benim için?" Gülümseyerek uzanıp dudağımdan öptü. Uzunca öpüp geri çekildikten sonra bir eliyle narince yüzüme gelen saç tutamını düzeltti. "Benim için mi annen için mi?"

"Annem ve sevgilim için." Sırıtarak cevap verip elimi göğsüne koydum. Ufakça kasılıp güzel, beyaz dişlerini göstererek güldü. "Sonra seveceğim seni."

Cümlesini bitirip yanımdan ayrıldı ve koltuğuna oturdu. Arkamı döndüğümde annesinin geldiğini anlayıp bende koltuğa geçtim ve Pusat'a göz kırptım.

O da bana göz kırptığında çoktan koltuğa oturmuş kadına döndüm. Heyecanım çoktan azalmıştı, artık alışmaya başlıyordum. Alışmalıydım, alışacaktım.



Kısa oldu biliyorum ama güzel bir hafta geçirmiyorum, bir sürü şey üst ğste geldi.

Sizi çok seviyorym, oy ve yorum atmayı unutmayın.💗

KATONA | YARI TEXTINGOnde histórias criam vida. Descubra agora