3. BÖLÜM

5.9K 199 38
                                    

Merhaba!

Bir bölümle daha karşınızdayım.

Bölümü beğenirseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız.

İyi okumalar.

~~~

Nefesini geri çekildiğinde rahatladım ve koşar adım odamdan çıkarak salona girdim, annemlere yarın nasıl bir hesap verecektim bilmiyordum ama telefonumun kırılması hiç iyi olmamıştı, ya bana kötü bir şey yaparsa diye düşünmeden edemiyordum. Korkuyordum, ama bir yandan da onu merak ediyordum, böyle bir şey nasıl olabilirdi? Bir ruh benimle nasıl konuşabilir, temas edebilirdi? Acaba deliriyor olabilir miydim?

Gerginlikle koltuğa uzandım ve gözlerimi yumdum, istese burayada gelirdi ama ben odamda kendimi güvende hissetmiyordum, çok korkuyordum. Aileme veya herhangi birine anlatsam beni deli ilan ederdi, o kadar uçuk bir olay yaşıyordum.

~~~

"Rojbin!" Annemin bağrımasıyla birlikte zorla gözlerimi açtım, başımda ellerini iki yanına yerleştirmiş bir adet anne duruyordu. Yerimde doğruldum ve elimi başıma götürdüm.

"Başım ağrıyor!" Diye sitem ettim, annem bacağıma vurdu.

"Sadece başının ağrıdığına dua et! Tutulmamışsın," dediğinde sadece kafamı salladım ve koltuktan kalkıp odama geçtim, odam hâlâ dünkü gibi duruyordu. Hayret, ben dağıtır diye düşünmüştüm! Bu düşünce nereden geldiyse...

Hızlıca okul formalarımı giyindim ve saçlarımı tarayıp çıktım, mutfakta annemin homurdanmalarıyla beraber birkaç şey atıştırdım ve Ege'yi öpüp çıktım. Herhâlde hesabım akşama kalmıştı.

Okula geldiğimde sakin adımlarla sınıfa girdim ve Çiğdem'in yanına kuruldum.

"Naber sarışın?" Bu kelime bana dünkü ve ondan önceki olayları anımsatmıştı, gerginliğimi belli etmedim. Ona birkaç saniye sessiz sessiz baktım, sorar gibi kaşlarını kaldırınca, "İyiyim, sen nasılsın?" Dedim ellerimi sıraya vururken, Çiğdem bana sırıtarak baktı.

"Aşırı iyiyim sabah sabah," diye dalga geçti, ben de gülümsedim. Çiğdem sabahın köründe kalkmayı hiç sevmedi, gerçi kim severdi ki? Ama onunki ayrı bir tembellikti, annesi her sabah onun suratına su döküyordu, buna ben de şahit olmuştum kaldığım günler boyunca, eğer böyle uyandırılmazsa akşama kadar bile uyuyordu, bunu da yaşamıştım, kaldığım bir gün su dökmeye kıyamadığım için annesine engel olmuş, Çiğdem'in bütün gün uyumasını sağlamıştım. Ama dinlenmişti en azından.

"Ödevini yaptın mı?" Dediğinde kaşlarımı çattım, "Ne ödevi?" Dedim dudaklarımı büzerek.

"Tarih," derin bir nefesle kafamı iki yana salladım.

"Yok, unutmuşum." Dedim kafamı ellerimin arasına alarak.

"Birkaç gündür neyin var? Bana da hiçbir şey anlatmıyorsun ama bir bokluk dönüyor," dedi, anlamıştı işte, anlamaması garip olurdu zaten.

"Bir sorun yok, dün biraz Ege'yle tartıştık, sonra da annem girdi araya filan," dedim aklımdan senaryo uydurarak, Çiğdem üzgünce bana baktı.

"Üzüldüm, ama takma kafana güzellik! Bu günlerde geçecek, evleneceksin." Dediğinde kahkaha attım, tam cevap verecektim ki o sıcak nefesini yine hissettim, bacağımda da elini hissederken gülümsemem soluverdi.

ACIMASIZ RUHWhere stories live. Discover now