12. BÖLÜM

4.2K 177 70
                                    

Merhaba, nasılsınız?

Yeni bölüme hoşgeldiniz.

Vote ve yorum yapmayı unutmayın lütfen🙏

~~~

Gözlerimi tekrar açtığım da bacağımın ve kolumun acısıyla derin bir nefes aldım, Yıldırım hâlâ uyuyordu, kalkamıyordum ama lavabo ihtiyacım gelmişti, kalkmayı denesem de canım çok acıyordu. Bu yüzden Yıldırım'ı dürtmek zorunda kaldım.

"Yıldırım, uyan," diye mırıldandım, gözlerini kırpıştırarak açtığında bu hâli çok masum geldi, ama canımı yaktığı için hâlâ ondan nefret ediyordum.

"Ne oldu?" Dedi esneyerek, "Tuvaletim geldi, ama kalkamıyorum!" Dedim sinirle, Yıldırım ayağa kalktı ve beni de kucağına aldı, iğreniyordum ondan, tuvalete geldiğimizde beni yere indirdi.

"Tamam sonrasını hâllederim," dedim ama çıkmak yerine altımdaki kıyafete yöneldi, hışımla engel oldum.

"Dokunma!" Dedim sesimi yükselterek, Yıldırım kaşlarını kaldırıp bana alayla baktı. "Görmediğimi mi sanıyorsun?" Dediğinde utandım, ama gözlerimi çekmedim.

"Ne yapabilirim? Şimdi çık!" Dedim ama Yıldırım alayla kıkırdadı ve aniden altımdaki kıyafeti indirdi, iç çamaşırımla kalakaldım.

"Sapık katil!" Diye tüm gücümle cırladığım da kilodumuda tek hamlede indirdi, ellerimle engel olmaya çalışsamda klozete doğru ittiğinden oturmak zorunda kaldım. Keşke yerin dibine gömseler beni.

"Yeter boş boğazlığın, işini hâllet yemek yiyelim," dedi, o kadar utanıyordum ki.

"Tamam çık," dedim ama biliyordum inadını, çıkmadığında utana sıkıla işimi hâllettim, en azından arkası dönüktü, sifonu çektim ve altımı düzelttim, onun yardımıyla yürüyüp ellerimi yıkadım, sonra tekrar beni kucağına alıp mutfaktaki masanın izerine oturttu.

"Sandalye-"

"Sus," gözlerimi devirdim, Yıldırım kendince bir şeyler hazırlarken ben masadan kalktım, canım acıyordu ama tek ayağımla hâlledebilirdim. Az önce neden hâlletmedin diye sormayın, yeni uyandığım da aklıma gelmemiş.

"Nereye gittiğini sanıyorsun kaçak?" Alaylı sesiyle zıplamayı kestim, "Salona gideceğim izninle!" Dedim sertçe, Çiğdem'i görmek istiyordum ama onu henüz vazgeçirmişken hatırlatamazdım.

"İznim yok, otur oturduğun yerde." İfadesizce söyledikleri bir kulağımdan girip ötekinden çıktı, seke seke salona girdiğim sıra ensemde ki nefes kötü şeylerin olacağını haber veriyordu, bir kere de şu inadımı yapmasam olmaz!

"Sözümü yine dinlemiyorsun Rojbin, neler yapabileceğimi bir düşün istersen," dedi sakince, öfkeyle nefesimi üfledim. Bir Yasin okusam gebereceksin salak ruh!

İçimden bu cümleyi geçirdiğim de tepkisine baktım, belli ki zihnimi okumamıştı, rahatladım.

"Sadece salon-"

"Ne dedim ben?" Sertçe konuştu.

"Tamam," diye mırıldandım ve geri döndüm, arkamı döndüğümde onunla burun buruna geldim, gözleri soğuk bakıyordu her zaman ki gibi. Beni kucağına almasına izin verdim ve tekrar mutfağa girdik, bu sefer sandalyeye oturttuğun da dalgınca onu izlemeye başladım.

~~~

Yaptığı çeşitli yemekleri yavaş yavaş yerken içimden ağlamak geliyordu, ne yaşıyordum ben böyle?

ACIMASIZ RUHTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang