25. BÖLÜM

2.7K 161 39
                                    

Selamlar.

~~~

Eve geldiğimde kapıyı sessiz bir şekilde açtım, fakat kapıyı açmamı engelleyen babamın benden daha önce açmasıydı...

Şaşkınlıkla birbirimize bakarken babam odama baktı.

"Sen neredeydin?" Dedi sert bir sesle, şimdi sen naneyi yemedin mi?

"Şey, hava almaya çıktım baba, Çiğdem'le konuşuyordum bahçede." Dediğimde kaşlarını derinden çattı.

"Sabahın köründe neden bahçeye çıkıyorsun Rojbin? Bir daha sakın haber vermeden çıkma! Sanırsın tasma takıyoruz da sabahın köründe çıkıyor!" Diye söylenerej içeri girince ben de arkasından girip hemen mutfakta yemek yapmaya başladım.

"Omlet yapıyorum, seversin sen," dedim babama sinsi bakışlar atarken, babam bana yan yan baktı, "Şımarma hemen! Sucuklu yap," gülmemi tutup dediği gibi sucuklu yumurta yaptım.

Beraber sakince kahvaltımızı yaptık, babamın bakışları üzerimdeydi.

"Seni üzüyor mu?" Ani sorusuyla duraksayıp kaşlarımı çattım, "Kim?" Dediğim de gözlerini devirdi, bu huyu annemi çok sinir ederdi.

"Sevgilin," sertçe yutkundum.

"Hayır, üzmüyor," diye mırıldandım, babam başını salladı ve yemeğine devam etti.

Beş dakika sonra içeriyr Ece ve Ege girmişti, ikiside yanıma gelip beni öptüğünde babam burnunu kırıştırdı.

"Hani bana?" Dediğinde Ege onu öptü, ama Ece çekinmiş olacak ki bana baktı, babam bunu anladığın da ise ona gülümsedi ve yanağını gösterdi.

"Öpsene kız, ne duruyorsun?" Dediğinde Ece babamı öperek sandalyeye çöktü, Ege'yle o bakışırken babam ve ben de onlara bakıyorduk, babam bile anlamıştı aralarındaki çekimi, kafasını iki yana sallayıp güldü.

Ege, Ece'nin bh evden gideceğini biliyordu, ve ona fazla çekilmemeye çalışıyordu, belli ki başarısızdı.

"Sizede yumurta kırayım bari," diyerek ayaklandım ve yumurtaları bir kaseye kırıp çırptım, sonra yağladığım tavanın içine boşaltıp, tuzladım.

Yumurta pişerken babam beni öpmüş ve işe gitmişti, annem muhtemelen geç uyanırdı, uyanır uyanmazda gezerdi.

"Ödevlerinizi yaptınız mı bakalım?" Ece pek dersleri kavrayamamıştı doğal olarak, o yüzden Ege ona yardımcı okuyordu. Vaktim olduğun da ben de yardım ediyordum.

Ege kafasını salladı, "Yarısını Ece yaptı, çabuk anlıyor," dedi ona bakarak, Ece ise utanarak bakışlarını kaçırmış, alttan alttan sırıtmıştı.

Gülümsedim, "Yapamadığınız olursa gelin sorun," dediğimde Ege güldü.

"Sanki çok anlıyorsun!" Dediğinde alttan bacağına geçirdim, sert vurmuş olmalıyım ki Ege iki büklüm oldu.

"Ah!" Diye bağırdığın da Ece irileşmiş gözlerini ona dikmişti, Ege onun endişelendiğini anlayarak kendini susturdu.

"Bir şey olmadı," dedi bana kötü kötü bakarak, kaval kemiğine sertçe vurmuştum ve kesinlikle morarırdı.

"Siz niye bu kadar erken kalktınız?" Dedim.

"Erken derken? Saat on bir." Dediğinde kaşlarımı kaldırdım, "Pekala, ben odama gidiyorum," dediğimde ikiside bir şey diyecekmiş gibi kıpırdandı.

Ben de durdum ve onlara baktım, "Ne söyleyeceksiniz?" Dediğim de Ege dudaklarını yaladı.

"Ece'yle dışarıda biraz gezinmek istiyorduk aslında?" Dediğinde sırıtmama engel olamadım.

ACIMASIZ RUHWhere stories live. Discover now