Bölüm 1

1.4K 296 89
                                    

Siyah takım elbisesi, aynı renk kravatı ve kar kadar beyaz gömleği ile büyük çift kanatlı çelik kapının önündeydi. Ayakları omuz genişliğinde açık ve elleri önünde bağlı her zamanki dik duruşuyla bir milim bile kıpırdamadan duruyordu. Kulağındaki telsizden gelen konuşmalar, etrafta gezinen gözlerindeki dikkati bir an bile dağıtmıyordu. Adeta bir heykel gibi kıpırtısız duruşuna karşın istediği anda cüssesinden beklenmeyen bir atikliğe sahipti. İşinin gereği aldığı tüm eğitimleri hakkıyla yerine getiriyordu. Başarı da beraberinde geliyordu.

Yeşil ve geniş bir bahçenin içine yerleştirilmiş evin çevresi sıralı ağaçların arasına gizlenmiş yüksek çitlerle sarılıydı. Büyük bahçe kapısının yanında bulunan güvenlik kulübesindeki görevlilerin dışında evin çevresinde devriye atan korumalar da vardı. Her biri kendi seçtiği, güvenilir adamlardı. Bu ev, o ve ekibi için korunacak kaleydi.

Sabahın erken saatleriydi. Günün en soğuk, iliklere işleyen saatleri onları etkilemiyordu. Hava şartlarından etkilenmemeyi öğrenmişlerdi. Az sonra ortalık bir anda karışacaktı. Her sabah programlanmış gibi aynı hareketlilik evin kapısında yaşanıyordu. Yaklaşık on dakika süren hareketlilik yerini tekrar sakinliğe bırakıyordu. Hareketin kaynağı, evin kızı on yedi yaşındaki Balın'dan başkası değildi. Onun okula gidişi herkesi yerinden hoplamasına neden oluyordu.

Cüneyt saatine baktı, ondan geriye saymaya başladı. Tam sıfıra geldiğinde arkasındaki kapı hızla açıldı.

"Günaydın Cüneyt abi!"

Baharın cıvıldayan sesiydi o. Cüneyt dudaklarındaki belli belirsiz gülümseme ile "Günaydın Balın Hanım" dedi. Kısa, kareli okul eteğinin altına giydiği çorapları dizinin altına kadar çekmiş, üzerine okulun armasını taşıyan kalın kazağını giymişti. Kabanı ve çantası elinde Cüneyt'in yanına gelip aynı onun gibi durdu. Cüneyt'in aksine o, güneş gibi gülümsüyordu. Cüneyt yan gözle kendini taklit eden kıza baktı. Cüneyt'in yüzünde mimik dahi kıpırdamıyordu.

"Kabanınızı giyseniz iyi olur. Hava çok soğuk"

Kendisi etkilenmiyordu fakat Balın'ın üşütüp hasta olmasını istemiyordu.

"Biliyor musun Cüneyt abi, dün akşam çok düşündüm ve senin neye benzediğine sonunda karar verdim"

Balın üç saniye kadar Cüneyt'in neye benzetildiğini sormasını bekledi fakat kısa bekleyişe yine kendisi son verdi.

"İçi pamuk dolu bir buzdolabısın"

Cüneyt yan gözle kıza bakınca Balın kıkırdadı. Cüneyt'in çok nadir tepki verdiğini bir yıl içinde çok iyi öğrenmişti. Duygularını belli etmemekte uzmandı. İlk tanıştıkları bir hafta ondan çok korkmuş fakat tabii Balın'ın zorlamasıyla kısa sohbet edebildiğinde onu çok sevmişti. Şimdi evin ve başta kendisinin güvenliğinden sorumlu olan bu adamı arkadaş bellemişti. Ailesinin işi nedeniyle okul dışında arkadaşlık pek kuramıyordu. Her an tetikte olan ailesi arkadaş toplantılarına, dışarı çıkmasına nadiren izin veriyordu. Eve bir arkadaşı gelecek olsa ki bu asla çat kapı olamazdı, tüm şeceresi araştırılıyordu. Balın da evdeki koruma ordusunu arkadaş etmişti kendine.

Balın sıcakkanlı bir kızdı. Özel seçilmiş birimin kendisini her koşulda koruyacağını, onlar varken kendine zarar gelmeyeceğini iyi biliyordu. Her biri hakkında bilgi sahibiydi. O da her biri tarafında sevilen biri olmuştu kısa zamanda. Aralarında ona 'Cankız' ismini takmışlardı.

Balın'ın ardından beş dakika sonra annesi Janset ve babası Alpay evden çıktılar.

"Balın kabanını giy kızım" diyen Janset hemen Cüneyt'e dönüp "Günaydın" dedi. Cüneyt baş selamı verip "Günaydın efendim" dedi. Alpay Bey, laf dinlemeyen kızının kabanını elinden alıp giydirmeye başlamıştı. Balın gördüğü ilgiden memnun babasına sırıtıyordu. Alpay kabanın düğmelerini ilikledikten sonra uzanıp kızının burnunun ucunu öptü.

GÜVENLİK (Tamamlandı)Where stories live. Discover now