Bölüm 24

961 281 125
                                    

Beklenen mezuniyet günü geldiğinde tüm öğrenciler mutlu, gururlu ve kendilerince özgürlerdi. Okulda düzenlenen kep töreninin ardından eğlenceye gidecekleri için yerlerinde duramıyorlardı. Okulun bahçesi dolup taşmıştı. Çocuklarının kep atma törenini izlemeye gelen veliler en az çocuklar kadar heyecan içindeydiler.

Öğrencilerin kep alma ve konuşma yapılması için hazırlanan yükse platformun önüne dizilen sandalyeler gururlu velilerle doluydu. İsmi okunan öğrenci diplomasını alıp gidiyordu. Her sene olduğu gibi okul birincisi konuşma yapacaktı ancak bu sene okul yönetimi bir ayrıcalık yaptı. Balın'ın da konuşma yapmasını istediler. Öğrenim hayatı boyunca birinci giden kızın yaşadığı kötü olay yüzünden sarsılmış olmasını tüm öğrenimine yansıtmak istemediler. Her ne kadar kendini toparlamayı başarsa da notları eskisi gibi yükselememişti. Her ne olursa olsun Balın onlar için başarılı bir öğrenciydi ve değerini kaybetmemişti. Balın başta tereddüt etse de Ela, bunu hak ettiğini söylemişti. Bu bir ayrıcalık değil aksine duruşunu takdir etmekti.

Balın ismi okununca kürsüye çıktı. Önce diplomasını aldı. Mikrofonun ardına geçtiğinde içinde buruk bir sevinç vardı. Kendisi gibi ailesi yanında olmayan az da olsa arkadaşı vardı. Bu onu rahat ettirmiyordu, ettiremezdi. Konuşma için tek başına hazırlanmıştı. Ne söylemesi gerektiğini çok düşünmüş ama kelimelerin hislerine yeterli gelmediğine kanaat getirince içinden geldiği gibi konuşmaya karar vermişti. Elinde minik not kâğıdı vardı. Alt dudağını ısırıp derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.

"Bu bahçede biz bize olmaya alışmışız. Böylesine büyük bir veli kalabalığı görmek şaşırtıcı. Çocuklarınızın yanında olduğunuz için teşekkür ederim. Bu gururu onlarla paylaşmak çok özel olmalı. Hayat her zaman istediğimiz gibi gitmiyor. Yine de her şeye rağmen hayata tutunmak güzel. Eminim ki gökyüzündeki ailem..."

Balın elindeki not kâğıdından başını kaldırdığı anda önce sandalyesinden kalkan Cüneyt ve Ela'yı gördü. Arından Ercüment ve Duru, Tarık ve Neva kalktı. Onları tüm güvenlik ekibi takip etti. Oturanlar ne olduğunu anlayamadan ayağa kalkan kalabalık guruba baktı. O an Balın koca bir kahkaha attı ve sözlerine devam etti.

"Gökyüzündeki ve yeryüzündeki ailem her zaman yanımda ve ben onları çok seviyorum. SİZİ SEVİYORUUUMM..."

Islık ve alkışlar Balın'ın neşeli sesiyle havai fişekler gibi gökyüzüne dağıldı. Yalnız olmadığını o biliyordu. Şimdi herkes öğrenmişti. Kürsüden inip kocaman ailesinin yanına gitti. İçine girdiği sevgi çemberi, herkesi kıskandıracak kadar büyüktü.

Öğleden sonra biten kep töreninin arkası yeni bir telaş vardı. Şimdi geceye hazırlanmaları gerekiyordu. Haftalarca üzerinde konuştukları ve bin bir zorlukla seçtikleri kıyafetlerini giyeceklerdi. Balın ve Ela önce kuaföre gittiler. Ela, Balın için özel olan bu gecede eksiği olmaması için özen gösteriyordu. Balın, annesinin dolabından seçtiği, kendine uygun olan elbiseyi giymişti.

Saçları, hafif makyajı ve yürürken hafif uçuşan elbisesi ile hazırdı. Bu gece gençlere Yamaç eşlik edecekti. Cüneyt rahat hareket edebilmeleri için özellikle geri durmuştu. Cüneyt, Tarık ve Yamaç salonda oturmuş Balın'ı bekliyorlardı. Balın hazır halde karşılarına geçip kendi etrafında döndü ve "Nasıl olmuş?" diye sordu. Cevap, duvar gibi üç adam ve sessizlik.

"Öğretmenim gerçekten de kırk kere söyleyince oluyormuş. Heykel gibi kaldılar"

Ela neden heykel gibi kaldıklarını biliyordu. Balın ilk defa genç bir kadın olarak karşılarına çıkmıştı. Bildikleri küçük kız çocuğundan çok farklıydı.

"Ela, kızıma ne yaptın?"

Ela, kocasına bakıp gülümsedi.

"Ben bir şey yapmadım. Doğanın kanunu bu, büyüyorlar"

GÜVENLİK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin