Bölüm 5

1K 284 90
                                    

Çok kalabalık bir cenazeydi. İş ve siyaset dünyası toplanmış, caminin avlusu dolup dolup boşalıyordu. Jülide ve Balın siyahlar içinde dimdik durarak taziyeleri kabul ederken Ercüment bir an olsun yanlarından ayrılmadı. Cüneyt, Tarık ve Ela bir adım arkalarında bekliyorlardı. Balın arada arkasına bakıp güven duyduğu insanları görerek güç topluyordu. Ela arada kızın omzunu hafifçe sıkarak varlığını belli ediyordu. Caminin ardından kabristan da dolup taştı. Bir avuç toprak atabilmek için uzun sıralar oluştu. Balın'ı buradan koparmak çok zor oldu. Son kişi gidene kadar ayrılmadı annesinin babasının yanından. Veda etmek, onlardan ayrılmak istemiyordu, hazır değildi buna. Kimseyi dinlemedi. En son Cüneyt yanına gidip ellerini kızın omuzlarına yerleştirdi, kulağına eğildi.

"Balın... Hadi can kızım gidelim. İstediğin zaman geliriz buraya"

Balın arkasını dönüp sıkıca sarıldı Cüneyt'e. Elinde kalan bir avuç insanı kaybetmekten korkuyordu. Geniş güvenlik önlemleriyle tekrar otele geldiler. Şimdi karar verme zamanıydı. Kimse için kolay olmayan hayatlarını şekillendirmeleri gerekiyordu. Odada Balın, Ercüment, Duru, Jülide, Cüneyt, Ela ve Tarık vardı. Jülide yeğenini karşısına aldı.

"Bir tanem, eve gidip eşyalarını toplayalım. Benim evim biraz küçük, şimdilik idare ederiz, sonra daha büyük bir eve geçeriz. Yeni okul da ayarlarız"

Jülide cümleleri kuruyordu fakat bunları nasıl yapacağını bilmiyordu. Yeğenine çok sevmesine karşın ayrı ülkelerde yaşadığı için zevklerini, sevdiklerini ya da sevmediklerini çok iyi bilmiyordu. Onun için de büyük bir bilinmezlikti gidecekleri yol. Gerçi kendi bildiğini okumada da uzmandı.

"Teyze... Seni çok sevdiğimi biliyorsun ama... Ben buradan ayrılmak istemiyorum. Annem babam burada. Ben buna hazır değilim"

"Haklısın bir tanem ama benim buraya gelmem çok zaman alır"

Balın başını Cüneyt ve Ela'ya çevirdi.

"Cüneyt abimle Ela öğretmenim bana bakarlar"

Odada bir an sessizlik oluştu. Balın'a hayır diyemedikleri gibi evet de diyemediler. Böylesine büyük bir sorumluluk yüklenmek kolay karar verilecek mevzu değildi. Hem Cüneyt ve Ela aynı aile için çalışan farklı insanlardı. Kısa bir tanışmaları vardı. Birbirleri hakkında hiçbir bilgileri yoktu. Jülide herkes gibi şaşkınlıkla kaldı.

"Canım olur mu öyle şey?"

"Olur teyze... Ben en çok onlara güveniyorum. Onlar beni korur"

Ercüment ayağa kalkıp Cüneyt ve Ela'ya kapıyı işaret etti. Üçü yan odaya geçtiler. Balın kanat takın uçacağım dese yapmaya hazır bir haldeydi Ercüment.

"Çocuklar... Balın'ın isteği kendince haklı ve mantıklı fakat bu..."

Ela "Ercüment Bey..." diyerek sözünü kesti. Cüneyt'le yalnız konuşmak istediğini söyleyince onayı veren adam dışarı çıktı. Cüneyt elleri cebinde dikkatle Ela'ya bakıyordu.

"Dün Balın bana yanımda ayrılma dediğinde gözlerindeki korku, endişe, güven, çaresizlik... Tüm duyguları gördüm. Doğduğundan beri bağlı olduğu yerden ayrılmak istememesi çok normal. Ben... Ben Balın'a bakarım, onun yanında olurum. Yeter ki daha fazla üzülmesin"

Cüneyt başını onaylayarak salladı.

"Yeni bir ev bulmamız gerekecek"

Karşılıklı minik tebessümler sunarak diğerlerinin yanına gittiler. Bir anda hayatlarını değiştirecek kararı verdiler. Neden ve nasıllarını düşünmeden sadece yıkılmış bir canı hayata katmak için gelecek planlarını yok sayarak adım attılar. Kimine göre delilikti belki ama onlar kararlıydı.

GÜVENLİK (Tamamlandı)Where stories live. Discover now