Bölüm 14

848 238 69
                                    

Tarık annesinin Neva'yı bir hafta işe göndermemesini söylediğinde kızın itirazı gecikmedi. "Benim çalışmam lazım!" diye gözlerini açarak feryadına tebessüm etti.

"Nevacım annem seni işten çıkarmadı. Zor bir süreçten geçtiğin için biraz dinlenmeni ve kafanı toplamanı istedi"

"Boş oturarak kafamı toplayamam. Hatta amacım kendimi unutuncaya kadar çalışmak"

"O işler öyle olmuyor. Düşüncelerinden ne kadar kaçarsan her yalnız kaldığında daha kuvvetli olarak sana geri dönerler. Hayatında noktalayamadığın işler asla peşini bırakmaz. Ne zaman noktayı koyarsın işte o zaman geleceğe daha açık bakarsın."

Bu sözlerin gerçekliğini Neva çok iyi biliyordu. En çok da akşamları korku, yalnızlık, terk edilmişlik hisleri yüzünden zor anlar yaşıyordu. Boğazını sıkan el tüm gün ortada yokken akşam olduğunda hunharca saldırıp nefes almasını engelleyecek kadar sıkıyordu. Başını öne eğip hafifçe salladı. Tarık o kadar çok koşup yardımcı olmuştu ki daha fazlasını adama yüklememek için bu zor anları anlatmaktan kaçındı. Kısa sürede tanıdığı kadarıyla anlatsa ona da çözüm bulmak için çırpınacaktı. Artık yalnız olduğuna göre bazı duygularla, hayatın zorluklarıyla kendi başa çıkmalıydı. Yardımsız nasıl yapacağını hala bilmese de.

Dikkat çekecek kadar uzun süre başı önde düşünmesi Tarık'ı huzursuz etti. İnsanları inceleyip analiz etme konusunda yetenekli bir adamdı. Neva'nın görünenlerin dışında sıkıntıları olduğunu anlayabiliyordu. Bir anda sorsa ters tepeceği için sohbet esnasında öğrenmeyi tercih etti.

"Biraz sohbet edelim mi?"

Bu soru Neva'nın dikkatini çekti. Gerçekten sohbet mi yoksa sorgulama mı gelecekti? Endişeli bakışlarla baktı adama. "Ne öğrenmek istiyorsun?" derken sesinde ki endişe kendini ele veriyordu.

"Seni tanımak istiyorum. Ev arkadaşımı tanımak istemem doğal değil mi?"

"Kısa süreli ev arkadaşı"

Her fırsatta bu cümleyi kurması Tarık'ı sıksa da üzerine gitmedi.

"Peki, kısa süreli ev arkadaşımı tanımak istiyorum diyelim. Sen de benim hakkımda istediğini sorabilirsin. Hatta önce sen başla"

"İşinden söz eder misin?"

Neva az önceye göre biraz daha rahat sordu. Tarık doğru yolda olduğunu anladı.

"Özel güvenlik şirketinde çalışıyorum. Karşı komşumuz Cüneyt gibi. Biz onunla çocukluk arkadaşıyız ve hiç ayrılmadık. Üst düzey yöneticilerin, devlet adamlarının güvenliğini sağlıyoruz."

"Bu nedenle mi silahın var?"

"Evet"

"İyi silah kullanır mısın?"

Tarık tebessüm ederek başını salladı.

"Silahtan ziyade yumruklarımı kullanmayı tercih ederim ama bazen mecbur kalabiliyoruz"

"Hiç yaralandın mı?"

Tarık derin bir nefes alıp usulca "Evet" dedi ve devam etti. "Son yaramı Balın'ın anne ve babasını öldüren patlamada aldım. Omzuma beton blok düştü. Neyse ki tam altında değildim. Bir de sağ böbreğimin yarısına mal olan bir yaram var"

Yıllar önce suikast girişimini engellemek için öne atıldığında bıçak böbreğine saplanmıştı. Neva'nın gözleri korkuyla açıldı.

"Çok acımıştır"

"Yalan yok, acıdı ama geçti. Unuttum bile"

Kızın az görünen kirpikleri kırpışınca Tarık orada takılı kaldı. Masum bir yüzü vardı. Gözlerinde şefkatli bir bakış hep duruyordu. Arada hüzünle gölgelense de kötü his uyandıracak bir ize rastlamamıştı. Yumuşacık, içe işleyen her an tebessüm ettiren bakışları vardı.

GÜVENLİK (Tamamlandı)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें