Bölüm 3

1.1K 290 150
                                    

Yeni düzen oturmuş, Cüneyt her gün Balın'ı okuldan almadan önce Ela'yı evinden alıyordu. Önce Balın'ı alması daha kolay olurdu çünkü Ela'nın evi dönüş yolundaydı fakat Cüneyt belki sohbet edebiliriz düşüncesiyle yolunu uzatmıştı. Ela'yla zaman geçirip onu tanıma isteği ne kadar ağır bassa da tanımadığı insanlarla özellikle de kadınlarla olan iletişimsizliğini yenmek istiyordu. Hatta ilk gün geldiğini bildirip dışarıda onu beklemişti. Ela gülümseyerek "Merhaba" dediğinde "İyi günler öğretmen Hanım" diyen adam arka kapıyı açıp bekledi. İşle ilişki dengesini kurmak Cüneyt için kolay değildi. Ela bir kapıya bir adama baktı.

"Öne oturmamda sakınca var mı?"

Kısa bir düşünmenin ardından daha samimi olacağı düşüncesi ile arka kapıyı kapatıp ön kapıyı açtı.

"Teşekkür ederim ama kendi kapımı açabilirim"

"Bundan eminim"

Ela derin bir nefes alıp yerine oturdu. Cüneyt aracın önünden geçip yerine oturana kadar adamı izledi. Bir yandan da adamın ağzından cımbızla laf almanın bile zor olduğunu düşünüyordu. Oysa gayet yakışıklı bir adamdı. Yarım saatlik yolda bolca konuşup tanışabilirlerdi. Cüneyt ise hiç tanımadığı bu kadınla ne konuşacağını bilmiyordu. Kaldı ki çalışma saati içinde biriyle flört etmezdi. Becerebilseydi belki.

Balın arabaya bindiğinde ortam tamamen değişiyordu. Kızın hareketliliği Ela'yı da etkiliyor ve bitmeyen bir konuşma başlıyordu.

"Ee... Ben yokken ne konuştunuz?"

Ela yandan Cüneyt'e baktı.

"Balıncım konu o kadar derindi ki battık kaldık. Tek kelime edemedik"

Cüneyt günlük dozunu almıştı. Balın yeni öğretmenini tanımaya başlamıştı bile.

"Öğretmenim siz kaç yaşındasınız?"

"Yirmi sekiz yaşındayım"

"Erkek arkadaşınız var mı?"

Ela gülerek "Yok" dedi.

"Ya çok güzelsiniz, nasıl kapmadılar sizi? Di mi Cüneyt abi? Öğretmenim çok güzel"

Balın son sorudan sonra bir anda susup sinmişti. Ela, Cüneyt'in Balın'a aynadan attığı uyarıcı bakışları yakalamıştı. Balın'a dönüp "Sen de çok güzelsin ama güzel olduğun için hemen kapılıp gitmen gerekmiyor. Seçici olmak lazım"

"Valla benim işim zaten zor. Baksana etrafım heykel gibi adamlarla dolu. Okuldaki spagetti gibi çocukları nasıl beğeneyim?"

Cüneyt hayretle kıza bakarken Ela'nın kahkahası bir anda patladı. Hatta o kadar çok güldü ki gözünün yanından ufak bir yaş süzüldü. Cüneyt ışıkta Ela'nın gülüşünde mi kalsa yoksa o damla da kaybolsa mı seçemedi. Ne güzel gülüyordu. İnci gibi dişlerini ince narin parmaklarının arasında gizlemese de olurdu. Kendisi ne kadar iriyse Ela o kadar narindi. İncecik parmaklar, uzun bacaklar derken kendi içinde kayboldu. Kızlar arabanın içinde sohbeti koyulaştırmışken o kendi içinde ne yapacağını düşünüyordu. Eve gelip de kızlar evin içine girip kaybolunca derin bir nefes aldı. Zaten ne yapacağını bilemiyordu bir de Balın'ın olmadık çıkışları yormuştu.

Güvenlik odasına girince Tarık'ı yayılmış otururken buldu.

"Kalk devriye atalım"

"Ben yeni geldim"

"Kalk dedim!"

Tarık söylenerek doğrulurken Yamaç "Ya bu öğretmen hanım ne kadar güzel" dedi. Cüneyt'in en hassas damarına bastığını bilmiyordu haliyle.

GÜVENLİK (Tamamlandı)Where stories live. Discover now