Bölüm 9

953 277 117
                                    

Kendisine dört elden sarılmış narin bir bedenle uyanmak paha biçilemezdi. Cüneyt'in kurduğu hayallerden daha güzel daha gerçekti. Ela burnuna konan minik öpücüğün ardından gözlerini açmadan huysuz bir iki mırıltı çıkartıp gerindikten sonra tekrar sıcak kolların arasına girdi.

"Günaydın öğretmenim"

Yeni uyanmış tarazlı sese tebessüm edip "Günaydın amirim" diye cevap verdi.

"Benim işe gitmem gerekiyor. Sen kalkma olur mu?"

Sıcak kolları kaybetmiş ama sıcak yatağı kaybetmemeye kararlı kadın "Hı hı" diyerek sıkıca yorgana sarılıp uykusuna devam etti. Takım elbisesini giydikten sonra yatağında huzurla uyuyan kadının boynunu koklayarak öptükten sonra evden çıktı. Tarık ile aynı anda kapıları açmışlardı. Tarık esneyerek selam vermişti ancak Cüneyt bu sabah adeta parlıyordu. Beyaz dişleriyle "Selam" derken Tarık o an arkadaşını bir ışık huzmesinde gördüğüne yemin edebilirdi. Apartman kapısında beliren Yamaç, Cüneyt kadar olmasa da uyanmış ve enerjisini toplamıştı.

"Günaydın amirim"

Bu cümle Cüneyt'in kıkırdayarak arabaya ilerlemesine neden oldu. Ela da böyle demişti. Yamaç hayretle ardından baktı. Yanına gelen Tarık'ın şüpheli bakışları Cüneyt'in üzeriydi.

"Yamaç, sen hiç Cüneyt'i kıkırdarken gördün mü?"

"Yok, hiç"

"Çünkü Cüneyt güler hatta gülüşüne bayılan pek çok kadına da rastladım ama Cüneyt asla kıkırdamaz"

"Yani"

"Yani bir boklar dönüyor ve benim bunu öğrenmem lazım. Yürü arabaya!"

**

Üç adam Ercüment'in ofisinin önüne geldiler. Duru'nun endişeli bakışları karşısında tedirgin olmuşlardı.

"Sabahtan beri çok gergin. Sürekli görüşmeler yapıp talimatlar veriyor. Yanaşmaya çekindim. Ercüment Bey'i hiç böyle görmemiştim"

Tarık ne yapacağını bilmeyerek sürekli hareket halinde olan Duru'nun kolunu sıvazlayıp kapıyı çaldı. Ercüment'in sert sesi ile içeri girdiler. Ercüment masasının başında ayakta durmuş, ellerini masaya dayamış gözünü de ekrana kilitlemişti.

"Gelin çocuklar"

"Sayın vekilim sorun nedir?"

Ercüment vücudunu dikleştirip ellerini kumaş pantolonunun cebine soktu. Cüneyt ya da Tarık kadar uzun olmasa da heybetli bir adamdı. Beyaz gömleğini geren bedeni bu duruşla açıkça ortaya serilmişti. Şakaklarındaki hafif kır saçlar bile yaşını belli etmiyordu. Kırk dört yaşında olmasına rağmen otuz beş gösteren bakımlı ve yakışıklı bir adamdı.

Duru üç iri güvenliğin ardına sığınarak odaya girmişti. Ercüment başını yana eğerek arada görünen Duru'ya baktı.

"Sen ne yapıyorsun orada?"

"Gelsem mi gelmesem mi karar veremedim"

"Sabahtan beri kaçıyorsun Duru. Gir odaya!"

Yamaç'ı siper ederek odaya giren kadını, Ercüment'in sabahtan beri süren gergin ve sinirli hali gerçekten korkutmuştu.

"Bombayı patlatan kadının babasının hesabına yüklüce bir para yatırıldığını öğrendikten sonra araştırmanın zamanını genişlettik. Parayı gönderen şahsın peşine düştük. Son gönderdiği paradan dört ay önce de bir miktar gelmiş. İngiltere'de yaşadığını öğrendiğimiz adam para aktarımını postaneden yapmış. Ailenin yurt dışında yaşayan hiçbir akrabası yok. Bu para neden geldi, nereden tanışıyorlar henüz bilmiyoruz. Adamı bulmaya çalışıyorduk ki sabah bulunduğu haberi geldi."

GÜVENLİK (Tamamlandı)Where stories live. Discover now