3.BÖLÜM: YANLIZLIK

1K 108 129
                                    

Yalnızlık öyle bir duyguydu ki insana bir yandan huzur verirken, bir yandan da delirtirdi... Çünkü yalnız olup kafa dinlemeyi seviyorsun, fakat düştüğünde bazen bir elin seni kaldırmasını istiyorsun. Kendin kalkabilecek dahi olsan o elin varlığına ihtiyaç duyuyorsun.

Güçlü olsan da, kalkabileceğini bilsen de bazen birinin sana destek olduğunu, yanında olmak istediğini görmek istiyorsun. Bazen yalnız takılmaya alışsan bile sevilmeyi hissetmek istiyorsun. Birinin sana değer verdiğini görmek istiyorsun. "Bende seviliyorum! Değer görüyorum ve bunu hissediyorum!" diyebilmek istiyor insan...

İki çeşit yalnızlık var: Bi çevrende kimsenin olmamasıdır, derdin vardır ama anlatacak kimse yoktur. Düştüğünde kaldırılmak istersin ama biri de gelip elini uzatmaz sana. Ağlamak istersin ama gözyaşlarını kendin sileceğini bilirsin. Derdini dinleyecek kimse olmadığından kendi kendine hem derdini haykırır, hem de yalnızlığını dert edinirsin...

Bir de kalabalığın içinde ki yalnızlık vardır. İşte bu en beteridir. Etrafın insanlarla doludur. Senin gibi olmayan, seni anlamayan insanlarla... Bu çok daha kötüdür çünkü derdini anlatmak istersin anlatacağın birçok kişi vardır etrafında fakat seni anlamayacaklarını bildiğinden susarsın.

Düştüğünde sen çevrendekilerin elini uzatmasını beklerken onların senin düştüğünü bile fark etmediğini görürsün. Kalabalığın içindeki yalnızlıktır bu. Görünmez olursun resmen... Acı çekersin, canın yanar ama kimse seni görmez. Diğer seçenekteki gibi ağlayamazsın da. Çünkü insanların dertlerini değil, ağlayışını görür, acı çekişini değil haykırışını duyar ve yargılar...

Gözümü açtığımda hastanedeydim. Buraya nasıl gelmiştim? Tek hatırladığım o karanlık odadayken en son başım dönüyordu, bayılmıştım. Beni hastaneye o pislik canavar mı getirmişti? Bana acımış mıydı? Sanmam o odada kaldığım süre boyunca o canavarın merhameti, acıma duygusu olmadığını anlamıştım.

Odaya bir hemşire ve tanımadığım bir amca girdi. "Günaydın kızım. Uyanmışsın sonunda! Nasılsın?" Bu amca kimdi? Onu tanımıyordum. "Sen kimsin?" Hemşire bana yaklaştı. "Evet bütün testler yapıldı. ailesi gelince bilgilendirmesi yapılacaktır."

İkisi beraber odadan çıktı ve bir süre sonra annem, babam, teyzem, eniştem ve amcam gelmişti. Annem odaya girer girmez bana sarıldı. "Kızım Kumsalım nerelerdeydin sen günlerdir sana bir şey olmasın diye dua ediyordum. İyisin değil mi güzel kızım bir tanem benim."

Annem benim yaşıyor olmama sevinirken bense o adamın bana yaptıklarını öğrenmelerinden korkuyordum.
Teyzemde sımsıkı sarıldı boynuma. "Prensesim benim sonunda sağ salim kavuştuk sana ödümüz koptu sana bir şey olacak diye." Adem eniştem lafa atladı. "Aman Leyla geçti bitti işte kurtuldu Kumsalımız unutun artık olanları."
O sırada amcam ve babama baktım. Amcam da yanıma gelip beni öptü ve yanıma oturdu. O sırada babamın sert bakışlarına maruz kalıyordum.

Gerçi alışkındım babam hep kötü bir şey yaptığımda bana böyle bakar ve bakarak bana zarar vereceğini hissettirirdi. Bunun sebebini hiçbir zaman anlamazdım bazen beni sevdiği için böyle yaptığını düşünürdüm sonuçta babalar kızlarını sevmeliydi değil mi?

Babam dışında herkesle hasret giderdikten sonra o adama yöneldi bakışlar. Babam ve amcam adamın yakasına yapıştılar. "Sen bulmuşsun yeğenimi söylesene sen mi kaçırdın onu nerede buldun anlat her şeyi hemen!?"

Adam konuşmaya başladı. "Öncelikle adım Mahmut ve yeğeninizi ben kaçırmadım. Karımla birlikte ormanda yürüyüş yaparken yolun ortasında baygın bir şekilde buldum kızı. Sonra en yakın hastaneye yani buraya getirdim zaten adına kayıp ilanı vardı doktorlar hemen polisleri bilgilendirdiler. Ve size ulaştık. Ben de polislere ifademi verdim zaten. Neyse geçmiş olsun umarım iyileşirsin güzel kızım." Adam konuşmasını bitirdikten sonra amcamla eniştem ve babam adama teşekkür edip bir haber var mı diye polislerin yanına gittiler.

KARANLIK GECELERWhere stories live. Discover now