11. BÖLÜM: YUVA

327 49 11
                                    

Zaman

Ne değişik bir kavramdı zaman...

Aynı zamanda biri ölüyorken, biri doğuyordu...

Aynı zaman içerisinde biri felaketi yaşarken bir diğeri mucizeyi yaşıyordu...

Mucizeyi yaşayan için akıp giden zaman, felaketi yaşayan için donup kalıyor, geçmek bilmiyordu...

Bazen zaman geçsin diye yalvarırken, öyle bir an geliyor ki zaman dursun diyoruz. Belki ne istediğimizi bilmediğimizden, belki de işimize geleni istememizdendir:)

Bazen geç kalıyorduk hayata... Bazı zamanlar bir kaç saniyeyle kaçırıyorduk bir çok şeyi... Belki o saniyelerle kaçırdığımız şeyler için hayatımız boyunca pişmanlık duyuyorduk.

Örneğin sınava girecekken bir kaç dakika erken çıkamadığından geç kalıp bir yılını çöpe atıyorsun. Belki de o çöpe gidecek bir yıl için yıllarca keşke daha erken çıksaydım diyorsun.

Belki de birkaç dakika erken müdahale edilemediğinden birini kaybediyorsun. Onu her hatırladıkça keşke erken yetiştirseydim diyorsun. Belki de olanlar için kendini suçluyor, belki de kendini avutmak için bir başka suçlu arıyorsun...

Belki de yapman gereken şeyi daha erken yapamadığın için hiç istemeyeceğin, kabullenemeyeceğin bir şey yaşıyorsun. Kaldıramam diyorsun yapamam diyorsun olamaz, yaşamamalıyım diyorsun ama geçti, bitti...

Artık her şey için çok geç oluyor... Ne yaparsan yap zamanı geriye alıp düzeltemiyorsun o anı silemiyor, unutamıyorsun.

İlk olarak kabullenemiyorsun, yaşamış olamam diyorsun, inanamıyorsun...

Sonra bir suçlu arayıp nefretini kusuyorsun. Sen olmasaydın olmayacaktı, yaşamayacaktım diyorsun...

Zamanla pişmanlık duygusunu hissetmeye başlayıp kendini suçluyorsun... Daha erken davransaydım bunların hiçbiri olmayacaktı diyorsun...

Bir de bakıyorsun kimi suçlarsan suçla, ne kadar pişman olursan ol geçmeyecek. Olan olmuş bitmişti. Ne olursa olsun geriye gidemeyecek, düzeltemeyeceksin.

Anlıyorsun ki zamanı geriye alamayacaksın, alışmaya başlıyorsun. O pişmanlığın her daim seninle geleceğine, en ufak şeyde kabuslarını ziyaret edeceğine, kendini asla unutturmayıp sürekli sana hatırlatacağına alışıyorsun...

Başkasını suçlayıp nefrette kusuyorsun, pişmanlık hissedip kendini de suçluyorsun, hatta gerçekleri fark edip alışıyorsun da ama bir türlü kabullenemiyorsun. O anı hatırlamaya o pişmanlığı, o an ki yaşadığın bütün duyguları tekrar tekrar yaşamaya alışsan da kabullenemiyorsun yaşadıklarını...

DEFNE'NİN ANLATIMIYLA

Uyandığımda Yiğit'in kucağındaydım. Arabaya doğru götürüyordu. Neler olmuştu? En son X beni bayı- o adam, o adam bana...

Bunu asla kaldıramazdım. Hayır lütfen yaşamamış olayım! Utançla ağlamaya başladım. Ailesi olmayan, sahipsiz bir kızdım ben. Bunun acısı yetiyorken bir de bu lekeyi kaldıracak gücüm yoktu...

Benim bu hayatta tek sahip olduğum şey hayat enerjim, mutluluğumdu...

Onunda elimden alınmasına katlanamazdım. Çünkü o zaman tamamen bir hiç olurdum...

Uyandığımı fark etmişlerdi. Yiğit bana baktı. "Güzelim ağlama bak sözümü tuttum. Kurtardım seni. Geçti bak hiçbir şey olmadı, kurtuldun." Derin bir nefes aldım. O adamın bana dokunmuş olma ihtimali bile kanımı donduruyordu...

KARANLIK GECELERWhere stories live. Discover now