15. BÖLÜM: İHANET

175 36 16
                                    

İhanet

Bazen duygularımızı kontrol edemiyorduk. Özellikle sevgi duygusunu...

Öyle çok seviyorduk ki milyonlarca kelime tarif edemiyordu sevgimizi. O kadar kelime arasından doğrusunu bulamayacak kadar, sevgimizi anlatamayacak kadar çok seviyorduk...

Karnımızdaki kelebekler, içimizde oluşan patlama hissiyatındaki o heyecanı anlatamayacak kadar çok seviyorduk...

Mutluluğu gerçekten hissediyorduk. Hiçbir şey olmasa dahi karşınızdaki kişiye hissettiğiniz o saf sevgiyle baş başa kaldığınızda öyle mutlu oluyordunuz ki...
O sevgiyle baş başa kalmak... Onunla hayaller kurmak... Söylediği tek bir kelime... Yazdığı tek bir mesaj... Yüzünüzde derin bir tebessüm ifadesine, kalbinizin yerinden fırlayacakmış gibi atmasına, deli gibi sırıtmanıza neden olabiliyordu...

Adlandıramadığınız, anlatamadığınız bu duyguları size yaşatan, en ufak hareketiyle sizi deli gibi mutlu eden kişi...

İşte ihanet dediğimiz şey de tam böyle saf sevdiğimizde ortaya çıkıyordu. Çünkü biz bu hisleri ilk defa yaşadığımızdan öyle iyi hissediyoruz ki karşımızdakini mükemmel ilan ediyoruz. Halbuki böyle hissetmemizi sağlayan o kişinin mükemmelliği değil bizim saf sevgimizdi.

Bazen dostumuza çok değer veriyor seviyorduk, bazense hiç ummadığımız kişiye aşık oluyor bu hisleri yaşıyorduk. Hepsinde ortak olan ise hissettiğimiz güven ve inanç duygusuydu.

Her şeyimizle yanımızda olacağına inanıyor, her konuda bizi destekleyeceklerine güveniyorduk. Sevdiğimiz kadar sevildiğimize inanıyor, mutsuz olduğumuz anda bile bizi gülümsetecek kişiler olduğuna inanıyorduk.

Her ilişkide yaptığımız hataysa gitme ihtimallerini unutmaktı..Kendinden başka kimseye tam anlamıyla güvenmememiz gerektiğini unutmaktı... İnandığımız bazı şeylerin yanlış olabileceğini unutmaktı...

En önemliyse bazen en sevdiklerimizin de bize ihanet edebileceğini unutmaktı.... En acı veren de buydu işte...Çünkü evet bazen en sevdiklerimizde bize ihanet edebiliyordu.

Neden ihanete uğruyorduk ki? Neden aldatılıyorduk mesela? Bir insnaı neden aldatırsın ki? Sevmiyorsan çık söyle ben seni sevmiyorum de. Başkasını istiyorsan çık söyle başkasını istiyorum de. İlişkiyi bitirmek istiyorsan sıkıldıysan, soğuduysan çık söyle bitsin istiyorum de.

Neden insanlar hep kolayı seçerek aldatmayı, kandırmayı seçiyor ki? Bitirmek bu kadar mı zor? Neden karşıdakine ihanet etmek yerine saygıyla bitirmiyoruz ki...

Ortada bir işin sonucu varsa, bir yapılanın sonucu varsa o yapılanın, o işin bir nedeni de olmalı değil mi? Nedensiz sonuç olmazdı ki...

Peki ihanetin var mıydı bir nedeni?
Birine ihanet etmek... Onun güvenini kazanıp sırtından bıçaklamak...
Onda hayatı boyunca unutamayacağı izler bırakmak... Sevdiğinizin canını yakmak...

İhanet hep önümüze seçenek olarak sunulur. İhaneti seçen bizizdir. İhanet etmeye zorlanmaz, ihanet etmeyi biz seçeriz. Belki diğer seçenektense ihanet etmek daha cazip gelir, belki diğer seçenekteki işi riske atmak istemeyiz. Belki diğer seçenekteki olayları göze alamayız ama ne olursa olsun bir tercih hakkımız olur.

KARANLIK GECELERTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang