1. Sezon 4. Bölüm

66 8 4
                                    

Devamlı korku halinde olmaktan hırpalanmış küçük ruhu endişeyle konuşuyordu. ''Beni anlamıyorsun Nilüfer, yardımına ihtiyacım var.''

''Hayır, bu yardım değil felaket çağırmak. Üstelik etik bile değil.'' Dedi Cururu Kurbağası üstüne düşen kara bulutları üfleyerek kaybetmeye çalışarak.

''Senin bana ihtiyacın olduğunda ben hep buradaydım kutsal kurbağa lütfen bana yardım et,'' dedi köstebek ve minik ellerini birbirine kenetleyerek karşı konulmaz sevimli bakışlarıyla Cururu Kurbağasına döndü.

Ona nasıl hayır diyebilirim ki diye düşündü Cururu Kurbağası. Geçmişte köstebeğin ona olan yardımlarını elle sayılamayacak kadar çoktu. Bu yüzden kendini karşısındaki dişi köstebeğe karşı oldukça sorumlu hissediyor hatta bu hissin altında eziliyordu.

Duruşunu düzeltti ve öksürerek sesinin de yerinde olduğundan emin olarak konuşmaya başladı. ''Kutsal kurbağa sana yardım edecek.''

''Çok teşekkür ederim,'' dedi ve masanın üzerinde zıplamaya başladı. Cururu Kurbağası sandalyede oturuyordu ama köstebek için sandalye uygun olmadığından yemek masasının üzerine oturmuştu.

''Öncelikle ihtiyacımız olacak şeyler var. Bir adet bakır kâse, açmamış on bir gül, en değer verdiğin eşyan ve biraz tatlı su.'' Yüksek ve tiz bir sesle konuştu Cururu Kurbağası. İşini ciddiye alır ve layıkıyla yerine getirirdi.

Köstebek kara kara düşünmeye başladı.

''Sabah Yıldızı ben buradan ayrılamam! Hepsini ay tepeye yükselmeden bu eve getirmen gerekiyor,'' dedi Cururu Kurbağası.

''Tamam, tamam bir şekilde halledeceğim,'' dedi köstebek ve malzeme listesini mırıldanarak yürümeye başladı. ''Bakır kâse, açmamış on bir gül, tatlı su, en değer verdiğim eşyam. O ne ki acaba? Aman yolda düşünürüm, acele etmem gerek!''

Ahtapot Adam dinlenmiş bir şekilde uyanmış ve üzerini değiştirmişti. Hafta içi sürekli iş yerinde olması gerektiği için erken kalkması gerekmişti ama şimdi hafta sonuydu ve öğlene kadar dinlenmişti. Öğrencilik yıllarına dair en çok özlediği şey uykuydu. Sıraya kafayı bir koyardı son derste uyanırdı ama şimdi uyku lüksünün elinden alındığını düşünüyordu.

Kahvaltı etmek için alt kata inen Ahtapot Adam uzun zamandır başına bir felaket gelmediği için rahatlamıştı. Ceyda denen kızla işler tam istediği gibi ilerliyordu. Cururu Kurbağasının tuhaflıklarına alıştım derken söylene söylene yerde giden köstebeği gördü ve dona kaldı. Süpürge sapıyla onu kovalamalı mıyım yoksa tarım ve orman bakanlığını mı aramalıyım diye düşündü.

Durumun farkına varan Cururu Kurbağası hemen Ahtapot Adamın önüne geçti. ''Sabah Yıldızı da gidiyordu,'' dedi ve beceriksizce gülümsedi.

''Sabah Yıldızı? Köstebek?''

''Duyacak,'' diyerek kaşlarını çattı Cururu Kurbağası.

''Tamam diyorum artık hiçbir şeye şaşıramam sonra yine bir şey oluyor ve ben büyük konuştuğumu fark ediyorum. Evime bir köstebek giriyor, üstelik konuşuyor ve o çirkin şeyin adının Sabah Yıldızı olduğunu söylüyorsun,'' dedi Ahtapot Adam inanmayarak başını iki yana salladı.

''Bir şeyin sadece dış görünüşü mü güzel olmalı? İçinin hiç mi önemi yok?''

''İç güzellikle ilgilenmiyorum,'' dedi Ahtapot Adama sinir bozucu bir surat ifadesiyle.

''IIh sen ne anlarsın ki? Ucundan kenarından anlasan o köstebekten başkasının Sabah Yıldızı olamayacağını anlardın. Üstüne bir de lanetlenmezdin.''

AHTAPOT ADAM VE CURURU KURBAĞASIWhere stories live. Discover now