1. Sezon 10. Bölüm (Sezon Finali)

45 10 9
                                    

Cururu Kurbağası kafasına koyduğunu yapmakta kararlıydı. Ahtapot Adam köpeğini yürüyüşe çıkardığında hemen küçük bir çanta ayarlamıştı ve bunu arabanının arka koltuğunun altına sakladı. Ahtapot Adam onu Uludağ tatiline götürmek istemiyordu ama Cururu Kurbağası gizlice bagaja yerleşmiş ve varana kadar sabırla bekleyecekti. Sonuçta mezarda bu bagajdan pek farlı sayılmazdı. Üstelik orada nefes almak daha zordu, karanlıktı ve kasvetliydi. Ne zaman yeryüzüne çıkacağınız belli değildi ama arabanın bagajı öyle değildi. Birkaç saat buna dayanabileceğini umuyordu.

Cururu Kurbağası yapabileceği tüm güzellemeleri yaptıktan sonra Ahtapot Adama içinden söylenmeden edemedi. Adam gibi götürse ne olurdu? İşine gelince nine demeyi biliyordu ama ninelerin tatil nedir bilmediklerini anlayamıyordu. Onun yedi sülalesi zengin olabilirdi ama Cururu Kurbağası hayatını şimdi yaşıyordu. Kurt kocayınca köpeğin maskarası olurmuş diye içinden geçirdi Cururu Kurbağası.

Havanın soğumasıyla daha fazla bagajda yaşam mücadelesi veremeyince Ahtapot Adamın ödünü kopartmak pahasına yumruklarıyla köşelere vurmaya başladı. Birden araba durunca başını çarptı ve acıyla sızlandı. Bagajın kapısı açılmasıyla jilet gibi soğuk Cururu Kurbağasının vücudunu sardı. Canının acımasına mı üzülsün soğuk havanın onu kesmesine mi karar veremedi.

''Ödümü patlattın!'' Ahtapot Adamın korkmuş sesi merhametli ama küçümseyiciydi.

''Dondum,'' dedi Cururu Kurbağası kendine sarılırken. Titremekten konuşamıyordu bile.

Kısmış olduğu gözleriyle etrafa bakıyor ve karı görmeyeli oldukça uzun zaman olduğunu düşünüyordu. Kendisi de böyle karlı günlerde doğmuştu, ebe evden onu doğurtmak için çıkmak istememiş ama sonunda ikna olmuştu. O zaman ki kar sanki daha soğuktu diye düşünmeden edemedi Cururu Kurbağası.

Gün ıslaktı, kar taneleri gökyüzünden süzülüyordu ama Cururu Kurbağası buna sevinemiyordu. Bazı acı verici anları kar yağarken yaşadığından kardan pek haz etmez duruma gelmişti. Ne tuhaf diye düşündü insan çok sevdiği şeyden artık rahatsızlık duyabiliyordu.

''Ne işin var orada?'' Sesi berrak geliyordu.

''Hiç canım. Bagajı temizleyeyim derken bir de baktım içindeyim,'' dedi Cururu Kurbağası bagajdan çıkmaya çalışarak.

''Hint dizisi mi çekiyoruz? Nilüfer burada olmaman gerek,'' dedi Ahtapot Adamın bu duruma canı sıkıldığı belli oluyordu.

''Ben yokmuşum gibi davranırsın. Sen arkadaşlarınla kayak yaparken bende köşede kardan adam yaparım,'' dedi şirin gözükmeye çalışarak.

Ahtapot Adam durumun kesinlikle böyle olmayacağını biliyordu ama onu eve geri götürmek için zamanı kalmamıştı. Üstelik bu soğukta üstüne bir şey giymeyi neden akıl etmiyordu? Üşümüyor olamazdı çünkü soğuktan yanakları ve burnu çoktan bebek pembesi gibi olmuştu. Ahtapot Adam onu izlemeyi keserek istemese de dağdaki otele onu da götürmesi gerekiyordu. Sakin kalmak için derin bir nefes aldı. Son zamanlarda böyle durumlarla daha fazla baş edebilir olmuştu.

''Bin arabaya tekrardan hasta olduğunda sana bakmam haberin olsun,'' diyerek tehdit ettikten sonra yine şoför koltuğuna oturdu.

Cururu Kurbağası arabanın ısısıyla lokum kıvamına gelmişti ama sürekli öten bir ses vardı ve uyumasına engel oluyordu. Kaşlarını çatarak panele baktı ama bu araba seksenlerde gördüğü arabalardan biraz daha farklıydı. Cururu Kurbağası aç ve uykusuz olmayı hiç sevmezdi. Huysuzlanırdı bir kere.

''Bu öten şeyde ne?''

''Kemerini takmadığın için,'' demekle kaldı ve karda arabayı sürdüğü için dikkatli davranmaya çalışıyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 16 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

AHTAPOT ADAM VE CURURU KURBAĞASIWhere stories live. Discover now