13. Bölüm

379 34 6
                                    

(Toprağın ağızdan)

Masada otururken Gece'nin olmadığını fark ettim. Hızla ayağa kalkıp Kaya'nın yanına gittim.

"Gece nerede."dedim.

"Lavaboya gitmişti."dedi Kaya.

Hemen lavaboya doğru gittim. Kaya da peşimden geldi. Lavabonun önündeyken kapı açıldı.

"Hanımefendi içeride başka biri var mı? Kumral saçlı yeşil gözlü."dedim telaşla.

"Hayır benden başka kimse yoktu."
dedi kadın.

Kapıyı açıp içeri girdim bütün kabinlere baktım belki kadın görmemiştir diye ama kimse yoktu. O sırada yiğit beni aradı.

"Abi Fırat ve Barlas kaçtı."

"Nasıl kaçarlar lan siz orada ne diye duruyorsunuz. Gece'yi kaçırdılar."

"Abi adamları geldi bizimkilerin çoğu birini almaya gitmişti az kişiydik onlara karşı çatışma esnasında kaçmışlar işte ama adamlar hemen aramaya başladı bulacağız Gece'yi."

Hırsla telefonu kapattım.

"Abi ne oldu."dedi Kaya.

"Fırat ve Barlas kaçmış."dedim.

(Sabah)

(Gece'nin ağızından)

Uyandığımda depo gibi bir yerde elim ayağım sandalyeye bağlı bir şekildeydim. Deponun kapısı açıldığında içeri Fırat ve iki adam girdi. Ben en son davette lavaboya gitmiştim sonra ağzıma bir bez dayadı. Ne yani beni Fırat mi kaçırmıştı. Bunun benimle işi neydi. Fırat benim yanıma geldi ve her zaman ki gibi yumruk attı.

"Sana ben kimseye söylemeyeceksin demedim mi lan."deyip bir yumruk daha attı.

Kime ne söylemiştim, ben kimseye bir şey demedim ki.

"Ne saçmalıyorsun ben kimseye bir şey söylemedim."

"Nasıl söylemedin lan benim bu halim ne."

Dediğinde onun yüzüne baktım yüzünde morluklar ve bir kaç yara bandı vardı. Kim yapmıştı bunu.

"Senin o abin olacaklar bizi kaçırdı ama ben bunun peşini bırakamam hesabını vereceksin."

"Ben kimseye bir şey demedim diyorsam demedim."

Derken hâlâ bana vurmaya devam ediyordu.

"Yalan söyleme lan sen söylemezsen nereden bilecekler."

"Neyse şimdilik gidiyorum ilk başlarda yavaştan alalım."

...

Hâlâ aynı yerde kaşımdan akmış küçük kan gölüne bakıyorken kapı açıldı içeriye bu sefer sadece Fırat'ın yanında gelen adamlardan biri gelmişti.

"Naber güzellik. Biraz eğlenmeye ne dersin."

Hayır yine olamaz. Gücümü toparlamalıyım.

"Uzak dur benden."

"Aaa olmaz ama güzellik."

İyice yakınıma geldi yüzüme dokunacağı an aniden ayağa kalkıp bağlı olduğum sandayeyi adama geçirdim adam silahını çıkaramadan bir kez daha vurdum ilk vurduğumda sandalyeden bir kaç parça kırılmıştı ikinci kez vurduğumda ise sandalye kırılmıştı sandalye kırılınca sandalyeye bağlı olan ellerim çözülmüştü kırılan parçalardan en kalın olanı seçip kapının arkasına geçtim biraz sonra kapı açıldı içeriye diğer adam girdi adam yerde baygın halde yatan adamın yanına giderken sertçe ensesine vurdum adam darbenin sertliğinden dolayı direk bayılmıştı hızla ayaklarımı çözdüm ve iplerle adamları birbirine bağladım adamı taşımam zor olmuştu ama bir şekilde yapmıştım ardından adamların silahını çıkarıp birini belime koydum birini ise elimde tuttum. Adamın birinin cebinden de telefonunu aldım ve abimi aradım. Numarasını ezberlemiştim mafya olduklarını duyunca. Neden bilmiyorum ama herhalde okuduğum kitaplardan paranoyaklaştım ne ölü ne olmaz diye ezberledim ama iyi ki de ezberlemişim.

Kaybolan Zamanlar Where stories live. Discover now