18. Bölüm

322 34 6
                                    

(Gece'nin ağızından)

Akşam salonda otururken Toprak abime Poyraz ile ilgili bir soru sormak için Toprak abimin odasına gittim. Tam kapıyı çalacakken ismimi duymamla durdum.

"Bu olayı Gece'nin bilmemesi lazım. Öğrenirse yıkılır." Dedi Toprak abim.

Bu ne demkiti. Benim bilmediğim ne vardı. Kapıyı çalmadan içeri daldım. Benden ne saklanıyorsa öğrenmem lazımdı. Ben odaya girince Sarp ve abimin bana şok olmuş gözlerle baktığını gördüm.

"Gece. Senin ne işin var burada. "dedi abim.

"Siz benden ne saklıyorsunuz. "dedim sesim beklediğimden sert çıkmıştı.

İkisi de sus pus oldu. Onlar sustukça daha da sinirleniyordum.

"Konuşsanıza."

"Bir şey diyin. Susmayın. "

"Gece abicim sakin ol her şeyi anlatıcaz."dedi abim.

"Nasıl sakin olayım. Siz benden bir şey saklıyorsunuz ve benim sakin olmamı mı bekliyorsunuz. "

"Her şeyi anlatın. Hemen şimdi. "

"Gece bunu anlatmak çok zor. Nasıl anlatacağımı bilmiyorum. "

"Anlatın artık şunu."

"Bara gittiğimiz gün seni taciz eden adamı ben ayarlamıştım. "dedi Sarp.

Nasıl.

"Nasıl. Sen bunu nasıl yaparsın. Benden bu kadar mı nefret ediyorsun."dedim.

"Öyle değil. Sadece seni test etmek istemiştim. O adam sana ilişki teklif edecekti o kadar ama adam sarhoş kafayla beni yanlış anladı ya da kendisi öyle istedi. "

Toprak abime dönüp

"Bu olaydan başka kimin haberi var." Dedim.

"Sadece benim ve Murat'ın."dedi.

Nasıl böyle bir şeyi bana söylemezlerdi.

"Çok pişmanım. "dedi Sarp.

Bu cümle olan sinirimi ikiye katlamıştı.

"Ne olursa olsun. Böyle bir şeyin pişmanlığı mı olur. Sen ne yaptığını sanıyorsun. Beni nasıl bir duruma düşürdüğünü biliyor musun? Ben senin yüzünden kriz geçirdim. "

"Gece biliyorum-

"Sus, konuşma. Senden tek bir kelime bile duymak istemiyorum. Bunu biri hiç tanımadığı birine yapmaz ama sen bunu kız kardeşine yaptın. Tamam hadi beni sevmiyordun buna bir şey demiyorum ama test etmek ne demek ya. Sen beni ne sanıyorsun. "

En sonunda bağırmaya başlamıştım ve gözlerim dolmuştu. Ağladığımı görmelerini istemediğim için sinirle odadan çıkıp aşağı indim. Toprak abim peşimden bağırdı.

"Gece nereye gidiyorsun bu saatte."

Onu umursamadan koşarak inmeye devam ettim. Sonra da ayakkabımı giyip montumu almadan dışarı çıkmıştım. Koşmaya başladım. Nereye gittiğimi bilmeden. Yağmur yağmaya başladı.

...

Sahile gelmiştim. Yağmur hâlâ yağmaya devam ediyordu. Kayalıklara çıkıp oturdum ve denizi izlemeye başladım. Dalgalar sertçe geliyor ve kayalara çarpıyordu. Sakince otururken elime damlayan sıcak sıvıyla ağladığımı anladım. Niye hep böyle oluyordu. Bugün ne güzel mutlu olmuştum illa mutlu olduğum zamanların ağlarken mi sonlanması gerekiyordu. Ağlamaktan bıktım artık. Ben güçlü biri gibi görünsemde güçlü biri değildim aslında. Sadece güçlü gibi durmak beni, bana karşı gelecek tehlikelerden koruyacak gibi geliyordu ama korumuyordu. Bunu normal biri yapsaydı bu kadar üzülmezdim ama Sarp, ailemden biri yapınca. Sarp'a bile fark etmeden alışmışım. Omzuma koyulan ceketle arkama baktım. Neydi bu çocuğun adı Ateş. Ateş ceketini omuzuma koyup yanıma oturdu.

Kaybolan Zamanlar Où les histoires vivent. Découvrez maintenant