escape plan

21 3 0
                                    

Onun anlattığı hikaye beni bir çıkmaza sokmuştu. Ya aileme güvenecektim ya da Jungkook'un sözlerine. Ancak beni derinden etkileyen başka bir şey vardı. Jungkook'un eskiden benden hoşlanması. Belki de bütün olanlar benim yüzümdendi. Ancak Jungkook'un ağzından şeyler ne kadar doğruydu. Bunu Sehun'a satıldıktan sonra öğrendim. Jungkook doğruyu söylüyordu. Ama beynim ve mantığım inkar etmekte ısrarcıydı....

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Acaba Jungkook'u aramakla, yakalamaya çalışmakla kendi mezarımı mı kazmıştım? Böyle soruların kafama takıldığı ve umudumun kesildiği günlerden  birinde bir telefon geldi. 

Bilinmeyen

Aslında telefonu açmayacaktım ancak merakıma yenik düşmüştüm. Belki Rose telefonumu bulmuştu. Mümkün olmayan bir şey için heves ediyordum ancak benim heveslerim boşa değildir.

Lalisa: Alo?

Rose: Alo Lalisa?!

Lalisa: Rose?!

Lalisa: Telefonumu nasıl buldun?

Rose: Şuan bunu sana söyleyemem Lalisa.

Rose: Sana söylemem gereken önemli bir şey var.

Rose: Cennete iki biletim var gelmek ister misin?

 Çocukluğumuzda da böyleydik. Hep şifreli konuşurduk kimse anlamasın diye. Tabi ne demek istediğini hemen anlamıştım. Beni cehennemimden kurtarmaya geliyordu. 

Lalisa: Zevkle :)

Rose: Dışarıdaki köpekleri ben hallederim sen cennete koşmaya bak.

Lalisa: Tamamdır.

Dışarıdaki korumaları halletmeyi düşündüğüne göre çoktan tutulduğum evi bulmuştu. Konuşmamızdan sonra telefonu cebime attım ve dolabımdan bir kaç parça kıyafet alıp dolabın içindeki çantaya doldurmaya başladım. 

Sonunda özgür olacaktım. Ancak bu özgürlük intikamımı almadan tam olarak bir özgürlük olmayacaktı. 

Eşyalarımı topladım ve telefondan gelecek mesajı bekledim.

1 Okunmayan Mesaj 

Rose: Köpeklere mamasını verdim. 

Hemen eşyalarımı alıp aşağı kata inen merdivenlere yöneldim. Evin iki çıkış kapısı vardı bir tane arkadan bir tane önden. Arkadaki korumalar önden fazla olduğu için öndekileri halletmiş olmalı diye düşündüm.

Haklıydım. Öndeki korumaların yerinde yeller esiyordu. Kapıyı açıp elimi kolumu sallaya sallaya dışarı çıktım. Dışarı çıkmamla Rose'nin bana sarılması bir oldu.

Lalisa: Ne bu yılışıklık ya.

Rose: A doğru sen böyle şeylerden hoşlanmazdın.

Sarılma faslı bittikten sonra Rose bana bir telefon uzattı. Elimdeki telefonu yere fırlatıp ayağımla üstüne bastım. Artık şifreli konuşmamıza gerek yoktu.

Lalisa: Kameraları halledebildin mi?

Rose: Bana güvenmiyor musun kuzin?

Rose: Hadi arabaya gidelim.

Rose'nin arabası olduğunu düşündüğüm siyah Jeep'e bindik ve Jennie'nin tutulduğu yani namı değer Jungkook'un malikanesine doğru gitmeye başladık. 

Rose: Bir kaç aydır telefonlarına cevap vermiyorsun ve attığım mesajlar gitmiyor.

Rose: Bende merak ettim ve Irene'ye sordum.

Rose: Jungkook'u yakalamak için operasyona çıkmışsınız ve sen o günden beri yokmuşsun.

Rose: Hemen şimdi anlatıyorsun.

Lalisa: İyi peki.

Ona başımdan geçenleri anlatmam yarım saatimi almıştı. Bu sırada malikaneye vardık. Malikanenin arkasında patika bir yol vardı. Ormanlık alan olduğu için hemen patika yola girdik arabayı çalılıkların arasına gizledik ve elimizde tabancalar, silahlar eve ilerlemeye başladık.

Rose: Görev boyu şifreli konuşalım daha iyi anlaşırız.

Lalisa: Tamam sarı civciv.

Evin her tarafı beklenildiği gibi korumalarla çevriliydi. 

Rose: Nini'nin cehennemi nerde.

Lalisa: Benim cehennemimden az uzakta.

Dediğimi anlamış olacak ki ikinci kattaki camın oraya yöneldi. 

Bu işi sessiz halletmeliydik bu yüzden korumaları öldüremezdik. Arka tarafa geldiğimizde bir çalılığın arkasına saklandık. Rose hemen bilgisayarını çıkardı ve arka taraftaki güvenlik kameralarının tarihini değiştirdi . İşi bitince bilgisayarı kapattı ve çantasına geri koydu. Duvar çok yüksek değildi bu yüzden tırmanabilirdik.

Cama yaklaştığımızda hafiften içeri baktım. Jennie'nin odasına gelmiştik sanırım.

İçerisi benim odam gibi kasvetli değildi. Aksine bir sürü eşya vardı ve güzel dizayn edilmişti.

Ancak Jennie yoktu.

Rose: Nini savaşa mı gitti?

Lalisa: Düşman askeri yok savaşa gidemez.

Bu saatte operasyona gittiklerini zannetmiyordum. Saat gece yarısını geçmek üzereydi. Yatak tarafına doğru baktığımda Jennie'nin hareketsiz bir şekilde yatağın üstünde yattığını fark ettim.

Lalisa: Orda

Yavaş bir şekilde camı açtık ve içeri girdik. Jennie'den tarafa yöneldiğimde Jennie'nin solgun yüzüyle karşılaştım.

Benim gibi harap olmuştu. Üstelik o sahada çok çalışmadığından ona daha zor gelmiştir diye düşünüyordum. Dudakları kurumuştu, yüzü ve bedeni beyazlamıştı ve ince olan bedeni daha da incelmişti.

Artık Jungkook'tan intikam almak için bir nedenim daha vardı.

Tek kalan aileme bulaşmıştı.

Benim bir sözüm vardır.

İnsan sıçtığı yeri öylece bırakırsa ona temizlemeyi öğreten bir annesi yok demektir.

Sıçıp batırdığı hayatımı ona elleriyle temizletecektim.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Evt arklar uzun bir aradan sonra sizlerleyim. Bölümü olabildiğince uzun tutmaya çalıştım umarım beğenirsiniz vote vermeyi unutmayın. 

 

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.
𝒍𝒊𝒔𝒌𝒐𝒐𝒌///////////Chasseur de tueurDonde viven las historias. Descúbrelo ahora