bir kere daha söylesene

803 128 23
                                    

sınır: 35 ⭐ !!

"minho, minho uyan."

saat neredeyse on bire geliyordu ve on iki de hyunjin'in uçağı kalkıyordu geri dönmesi için. onu son kez görmeden giderse çok üzülürdüm, bu yüzden tam şu an yanımda beni kollarıyla sarıp sarmalamış olan sevgilimin uyanması gerekiyordu.

"aşkım," dedim kulağına doğru, beni duymasıyla dudaklarının kıvrılması bir olmuştu zaten. ona böyle seslenmemi çok seviyordu.

"bir kere daha söylesene." yüzündeki gülüş büyüyordu. ayrıca uykulu sesi beni yerin dibine batırırken güldüm kendi kendime.

"aşkım diyorum, uyanman lazım."

"öp bi' kere de."

"başka!" diyerek ikimizinde gülmesini sağlamıştım. minho hâlâ gözlerini açmadan belimdeki parmaklarıyla yukarı aşağı hareketler yaparken buradan hiç kalkmak istemiyordum ama zorundaydım şu an da.

dudaklarına öpücükler kondurduktan sonra "ya hadi kalk lütfen, geç kalacağız."

"neye ya?"

"hyunjin gidiyor bugün, onunla vedalaşsaydık bir."

"ben vedalaşmam onunla."

"ya, minho, of! bırak belimi." yanından kalkmaya çalışırken belimi bıraktığında başarılı olduğumu zannettim ama yanılmıştım, doğrulup tekrar belimden tutarak beni kucağına oturttuğunda "imdat!" diye bağırmıştım.

"trip atmıyorsun değil mi bana?" kaşını kaldırarak bana baktı. "atmıyorum ama biraz daha oyalanırsak atacağım aşkım."

"bana aşkım diyerek istediklerini yaptırabileceğini düşünüyorsan, doğru düşünüyorsun. kalk hadi."

gülerek kucağından kaldırdı beni, hemen tuvalete koşarak elimi yüzümü yıkadım. benim ardımdan da o yıkadı. minho bana kendi kıyafetlerinden verdikten sonra saati kontrol ettim, kahvaltı için vaktimiz olmadığı için sadece kahve içip çıktık. hyunjin'i gönderdikten sonra bir yerde yerdik hep birlikte.

changbin ve seungmin'le de mesajlaşmıştım, onlarda bizimle beraber çıkarak eve doğru geleceklerdi. minho'yla çok uzun sürmeden eve geldiğimizde içeri girdiğimde hyunjin salonda oturuyordu annemle birlikte.

"oo teşrif etmişsiniz sonunda jisung bey." dedi annem beni görünce. "anne ya."

"hoş geldiniz oğlum, oturun şöyle." minho hiçbir şey söylemeden arkaya uzattığım elimi tutarak yürüdü benimle beraber. yan yana oturduktan sonra hyunjin'e baktım, yüzündeki sırıtışla jeongin'le mesajlaşıyordu.

"jeongin'i de getirecek misin bir gün?"

"getiririm, o da istiyor zaten." ilk bana, sonra yanımda oturan minho'ya baktığında birbirlerine gülümsediklerini gördüm. annem de bir güzel süzmüştü minho'yu zaten. minho ise sadece bebek gibi parmaklarımla oynuyordu.

"nasılsın minho oğlum?" diye sordu annem. "iyiyim, siz nasılsınız?"

"ben de iyiyim sağ ol. çok yakışmışsınız siz ya." dedi gülümseyerek. "teşekkürler annem!"

seungmin, changbin ve felix beraber geldiğinde hepimiz ayaklandık ve havalimanına geldik. hyunjin'in uçağının kalkmasına on beş dakika varken birbirimize sarıldık sımsıkı.

"görüşürüz, dikkat et kendine oralarda. evinden çıkıp neden o kadar uzağa gittin bilmiyorum." dedim hâlâ sarılırken ona.

"uzaklaşmak istedim sadece balım, jeongin'i çıkardı tanrı karşıma orada işte, fena mı oldu?"

"çok aşıksın ya!" dedim ayrılırken. "sen de öylesin."

hepimizle tek tek sarıldı hyunjin. arkadaşlarımla da iyi anlaşmıştı, beraber sürekli kafeye gitmiş, sohbet etmiştik. hyunjin'le eski lisemize da gitmiştik beraber. sanırım o fark etmedi ama ben kendimi ağlamamak için zor tuttum o sıra, eskileri ister istemez özlüyordu insan.

"görüşürüz minho hyung. ilk başlarda her ne kadar beni öldürmek istesen bile bence çok iyi oldunuz siz, jisung'un tam hayallerindeki erkeksin!" dediğinde güldü herkes. gerçekten öyleydi.

"görüşürüz hyunjin, bir dahakine sevgilinle gel de öldürecek gibi bakmayayım bu sefer."

"tamamdırrr." tekrar hepimize el salladıktan sonra uçağa bindi. üzülüyordum, değer verdiğim birisinin il dışında oturuyor olması üzüyordu beni.

"bu anı hatırlıyorum, deja vu oldum resmen." dedim kolunun altında olduğum sevgilime. "nasıl?"

"ilk gittiğinde de böyle hissetmiştim, yine böyle hissediyorum."

"nasıl hissediyorsun bebeğim?"

"garip, üzülmüş, yarım gibi."

"değer verdiğin insanların uzakta yaşaması zor oluyor sevgilim, biliyorum."

"beni en iyi sen anlarsın." çünkü onun da ailesi il dışında yaşıyordu. "evet balım, en iyi ben anlarım." yanağıma sert olmayan bir öpücük kondurdu.

oradan gittikten sonra hep beraber bir kahvaltıcıya geldik, seungmin de chan'ı çağırdı bu arada. annem dahil, hepimiz güzel ve eğlenceli bir kahvaltı yaptık. sonra seungmin'le chan bir yerlere gezmeye gitti, changbin'le felix ise eve. minho da normalde eve geçecekti ama annemin ısrarlarından dolayı eve geçemedi, bize gelmek zorunda kaldı. böylelikle annemle tanışmış da oldular. her ne kadar minho gerilse bile.

kısa oldu ama bir sonraki bolum telafi ederim ✊🏻

minho'yla annisin tanısmasını texting olarak anlatacagım, yeter bu kadar duzyazı.

aklıma bir seyler gelmemeye basladddıııı, gormek istediginiz bir seyler varsa soyleyin yoksa final yapabilirim her an☹️☹️

umarım begenmissinizdirrrr!!

sweater weather, minsung ✓Where stories live. Discover now