sweater weather, minsung ✓

sadece biz sevgilim, final 🍁

son kez, iyi okumalar ⭐

★

oh, she knows what I think about, and
what I think about.
one love, two mouths, one love, one
house. no shirt, no blouse
just us, you find out

⚝

hyunjinlerde kalmamızın üstünden yaklaşık bir hafta geçiyordu. o sırada grup konuşmamızda dediği gibi ertesi gün de gitmemize izin vermemiş, bizi bir yerlere götürmüştü. yine çok eğlenmiştik o günde, çok güzeldi, dün gibi hatırlıyorum.

sabah uyanıp heyecanla camdan baktığımda karın tuttuğunu gördüm, etraf tamamen bembeyazdı şu an. yatağımda hâlâ uyanmaya çalışan sevgilime doğru bağırdım hiç düşünmeden. çok heyecanlıydım çünkü son birkaç yıldır kar yağmıyordu, yağsa da tutmuyordu zaten.

"minho, minho, minho diyorum! kalk bak bembeyaz her yer! ay çığlık atacağım." diye bağırdım minho'ya doğru. yatakta oturur pozisyona geldiğinde yanına gelerek elini tuttum. hâlâ kendine gelmemişti ve saçları dağınıktı, yine dr kalkarak yanımda durdu. beraber camdan bakarken ellerimle alkış yaptım.

"tutmuş, çok güzel tutmuş hem de! hadi gidelim oynayalım aşkım, hadi!"

az önce heyecanla açtığım camı kapatarak beni pencereyle arasına aldığında yüzüne baktım. uykulu halleri çok güzeldi gerçekten. "soğuk hava, açma camı. kahvaltı yaparız ineriz sonra."

bir şey dememe izin vermeden yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra zar zor yürüyerek tuvalete gitmiş, çıktığında kendine gelmişti.

annemin aşağıdan bağırmasıyla aşağı indik, bizim için kahvaltıyı hazırlamıştı çoktan. annem de minho'ya alışmıştı zaten, sürekli kalsa bile bir şey söylemiyordu. dün de kalması planımızda yoktu ama kalması için çok ısrar ettim, anneme sorduğumda o da hiçbir şey demeyince kalmıştı burada.

"keşke uğraşmasaydın." dedi minho otururken. saygı ekini annem zar zor bıraktırmıştı minho'ya. hâlâ biraz çekingen davranıyordu zaten.

"yok oğlum yiyin siz. jisung karı görünce dayanamaz diye erkenden hazırladım, beraber çıkıp oynarsınız. jisung küçükken de böyleydi, kar tutmuş mu, hemen sormadan çıkardı dışarı. sıpa."

"anne ya!"

"öyle ama oğlum. üstüne mont bile giymezdi. neyse şimdi sen varsın öyle montsuz falan çıkamaz."