Bölüm 10: "Neredesin Hyunjin?"

747 121 126
                                    


Hyunjin, annesinin ısrarlarına dayanamayarak, o akşam için Hae'yi yemeğe davet etti. Okulların tatil olmasıyla beraber, ikizler babasının yanında işi öğrenmek için onunla iş gezisine çıkmıştı. Böylece rahatça tanışabilirlerdi.

Hae, kocaman eve girip hizmetçiyi takip ederken, şaşkınlıkla etrafı inceliyordu. Daha önce hiç bu kadar lüks ve büyük bir evde bulunmamıştı. Jisung ve Hyunjin'in bu evde büyüdüğünü bilmek, ister istemez kıskanmasına sebep oluyordu.

Bu eve Jisung'un omega arkadaşı mı, yoksa Hyunjin'in omega flörtü mü olarak girdiğini bilmiyordu.

Yine de Hyunjin'in annesi melek gibi bir kadındı. Yemek yerken ettikleri hoş sohbetten bunu anlamıştı. Ve daha Hae anlatmadan, çoktan Hyunjin ve Jisung kadına Hae'den bahsetmişti, onun hakkında bildiklerinden bu çıkarımı yapması çok kolay olmuştu.

Jisung, çizdiği resimleri göstermek için Hae'yi odasına çekip annesi ve abisinden uzaklaştırdığında, ona kocaman gülümsedi. "Hyung-"

"Hae." Diye böldü onu, daha Jisung söze giremeden.

"Evet, Hae... Annem senden çok hoşlanmışa benziyor. Normalde de böyle bir kadın ama sana daha farklı bakıyor şimdi!"

"Ay..." Dedi Hae iç çekerek. "Çok şanslısın, annen gerçekten çok iyi bir kadın. Abin de öyle..."

"Evet." Dedi Jisung kıkırdayarak. "Abim de iyi bir kadın."

Hae utanarak Jisung'u koluyla itti. "Of onu mu diyorum... İyi birisi olduğundan bahsettim."

"Hoşlanıyor musun ondan Hae?" Diye sordu Jisung.

İkisinin yüzündeki kocaman gülücük, biraz olsun sinmişti şimdi. Hae bir süre düşündükten sonra, başını öne eğdi. "Hyunjin gibi birisiyle tanıştığında, ondan hoşlanmamak elde değil ki..." Dedi, resmen fısıldayarak.

"O da senden hoşlanıyor." Dedi Jisung. "Öyleyse açılmak için neyi bekliyorsun ki?"

"Onu?"

"Abim... Böyle konularda biraz çekingendir. Korkuları var, geçmişinden dolayı, anlarsın ya. Ama sen ona bir adım gelirsen, sana koşacağına eminim."

"Orası öyle..." Hae'nin sesi biraz derinleşmişti. "Ama ben de korkuyorum. Elindeki yaraların sebebi, sanki kalbinde de bazı yaralar bırakmış gibi. Kalbinde başka birisi varken..."

"Abimi çok iyi tanıyorum Hae. Etrafında her zaman çok insan oldu, girdiği ortamlarda hep çok popülerdi, ama kimsenin yanına böyle yaklaşmasına izin vermedi. Annem seni davet etmesini önerdiğinde, olumsuz bir cevap bekliyordum. Ama abim... Doğruca gidip seni aradı. Ne demek istediğimi anlıyor musun? Hyungu unutup unutmadığını sorarsan, buna net bir cevap veremem. Elbette unutması zaman alacak. Ama biz çok uğraşmamıza rağmen toparlayamamışken, sen birkaç çiçekle onun gönlüne yeniden bahar getirdin. Sana olan bakışlarını görmüyor musun? Bazen oturup unutmasını beklememelisin. Savaşıp, unutma sebebi olmalısın."

"Belki de haklısındır. Pek iyi bir savaşçı değilimdir... Ama Hyunjin, uğruna savaşmaya değecek birisi."

Jisung cevap vermedi, sadece gülümsedi. Hae'nin sözlerinden memnundu. Resimleri unuttular, öylece odadan çıkıp yanlarına döndüler.

İlerleyen saatlerde Hae ve Hyunjin, ellerinde birer kupa yeşil çay, kocaman arka bahçeye bakan taraçada baş başa, yan yana oturuyorlardı.

Hae, bir süredir Jisung'la konuştuğu şeyi düşünüyordu. Sonunda Hyunjin'le baş başa kaldığında, kararını verdi. "Beni annenle tanıştırdığın için teşekkür ederim." Diye girdi söze.

The Cliff | Hyunlix [Omegaverse] ✓Where stories live. Discover now