Bölüm 20: "Suyu Sevmiyorum."

705 110 79
                                    


Felix uyandığında, saat gece yarısına geliyordu. Film izlerken uyuya kaldığını anlaması biraz zaman alsa da bundan şikayet etmedi. Vücudunun altında inip kalkan sert göğüsleri, Hyunjin'in rahatlatıcı feromonlarını ve battaniyenin altındaki sarhoş edici sıcaklığı hissediyordu. Kafasını kaldırdı, başı düşmüş uyuyan Hyunjin'e baktı.

Parmaklarının Hyunjin'in göğsünden başlayarak ufak temaslarla yukarı, yüzüne çıkışına engel olamadı. Hyunjin oldukça sakin bir şekilde uyanarak gözlerini açıp ona baktığında, sıcak ve utangaç bir tebessüm verdi. "Belgesel izlerken uyuya kalmışım."

"Evet, biraz sıkıcıydı."

"Saat geç olmuşa benziyor. Acıktın mı?"

"Yok, pek aç değilim. Sen?"

"Ben de değilim. Ama şimdi uykum da yok. Yine de..." Kafasını öne doğru eğdi, alnını Hyunjin'in göğsüne yasladı. "...böylece uzanabiliriz."

Hyunjin, Felix uyurken ve o da uykuya dalmaya çalışırken bir şey düşünmüştü. Şimdi zamanı olduğundan, söze girdi. "Tatile gidelim mi?"

"Hm?"

Felix'in önceki yaşamını biliyordu. Felix yaz da olsa, kış da olsa neredeyse tüm zamanını evde, baş başa kaldığı annesiyle geçirirdi. Babasının ya da abisinin onu tatile götürdüğünü hatırlamıyordu hiç. Hyunjin'ler yazın yazlığa giderlerken birkaç kere teklif etmişti, ama Felix kabul etmemişti.

Şimdi aklını kurcalayan buydu, Felix'i bir yerlere tatile götürmek istiyordu. "Havalar, güzel bir yaz tatili için çok iyi gidiyor. Deniz kenarına bir yerlere gidelim mi?"

"Tatile gitmeyi seviyor muyum?"

Of Felix, nereden bilelim, öğreneceğiz işte. "Tatile gitmeyi kim sevmez ki?" Diye geçiştirdi Hyunjin. Felix'in tebessümünü görmese de hissedince, çoktan yarın sabah çıkacakları yolculuğun planlarını yapmaya başladı. "Yarın sabah 8 gibi yola çıkarsak, öğleden sonra Gyeongju'ya gidebiliriz. Gündüzleri çok boğucu olmayan bir havası olduğundan güzel görünüyor. Ailemin yazlığında da rahatça takılabiliriz. Yeosu'da da gece hayatı çok güzel diyorlar ama ben hiç gitmedim, biraz da uzak gibi. Araştırmak ister misin?"

Hyunjin'in ilk tercihi, dikkatini çekmişti. Hem bir yazlıkta Hyunjin'le baş başa takılma, hem de onunla tatil yapma hissi hoşuna gitmişti. "Gyeongju... Kulağa güzel geliyor."

"Oyun oynayalım mı?"

"Ne oyunu?"

Hyunjin biraz doğruldu, Felix'in de doğrulmasına yardım etti. Hala kucağında otururken ona gülümsedi. "Konsol oyunları. Seveceğine eminim."

Felix başıyla onayladı. Hyunjin'le yeni şeyler deneme fikri çok hoşuna gidiyordu. Ve ne yaparsa yapsınlar, yaptığı şeylerden çok zevk alıyordu. Muhtemelen Hyunjin yanında olduğundan böyle hissettiğini düşündü.

Konsolda keyifle oyunlar oynayıp kahkahalarla geçirmişlerdi o geceyi. Sabaha doğruysa güzel bir kahvaltı yaptılar.

Hyunjin, Minho'yu arayıp çıkacakları yolculuğu söylediğinde, Minho onaylayarak Felix için ufak bir valiz hazırladı, doğruca Hyunjin'in evine gitti. Hyunjin'in Minho'ya karşı bitmeyen öfkesi hala dinmediğinden, ona karşı biraz sinirli tavırlar sergiliyordu.

Felix'in göremeyeceği bir yere çekti. "Hyung." Dedi gözlerine bakarak. "Eve uğrayıp geleceğim. Felix'in yanından ayrılma, saçma sapan şeyler söyleyip de aklını bulandırma."

The Cliff | Hyunlix [Omegaverse] ✓Where stories live. Discover now