Bölüm 25: Mutfak Masası (m)

968 105 89
                                    


Hyunjin, Felix'i kucağında getirdi eve. Onu incitmemek için ekstra bir çaba gösteriyor, porselen bebek gibi koruyordu. Her zaman böyleydi, ama şimdi içindeki korku daha da büyük olduğundan çekiniyordu.

Korkuyordu, ne olursa olsun Felix'in bir daha gitme ya da onu itme durumundan.

Ama Felix öyle sakin, öyle uysaldı ki. Hala hiçbir şey hatırlamadığını söylese inanırdı, öyle farklıydı eski halinden. Sakince Hyunjin'in göğsüne dayamıştı başının yanını, onun göğsünün inip kalkışını hissediyordu, kalp atışlarını dinliyordu.

Hyunjin onu koltuğa oturttuğunda, yüzünde bir tebessüm vardı. Az önce sokağın ortasında konuştukları, öpüştükleri yetmiyormuş gibiydi. Hyunjin Felix'in üzerine doğru yürüdü, ellerini koltuğa dayadı. Dizinin birini kaldırıp koltuğa koyarken, Felix onun boynuna sarıldı.

Alınları birbirine dayanırken, ikisinin de nefes alıp verişleri farklıydı. "Her şeyi hatırlıyor musun?" Diye sordu Hyunjin, nabzını kontrol altında tutmaya çalışırken.

"Hatırlıyorum." Felix'in sesi kısık, utangaç çıkıyordu.

"Seviştiğimizi..."

"Hatırlıyorum."

"Eğer hatırlasaydın, sorun olacağını düşünmüştüm."

"Deneyip öğrendik." Dedi Felix, yavaşça kalçasını koltuğa sürterken. Hyunjin'in sözleri onu yine bu hale getirmişti. "Sorun olmuyor."

"Olmayacak da."

"Olmayacak."

"Bundan sonra bana ait olacaksın." Hyunjin kollarından birisini bıraktı, yavaşça Felix'in bacağını okşamaya başladı.

"Hı-hm." Dedi Felix, başını aşağı yukarı sallamaya çalışırken. Tabi alınları temas halinde olduğu için biraz zordu.

"Başka birinin adını duymayacağım. Başka birisine güldüğünü dahi görmek istemiyorum. Bu kadar işkenceden sonra... Seni eve kilitlemek istesem bile bana hak vermelisin."

Felix sessizlikle onayladığında, yavaşça Felix'in boynuna doğru sokuldu. Felix başını öbür yana attı, uysal bir şekilde Hyunjin'in dokunuşlarını, öpüşlerini hissetmeye başladı.

Hyunjin, şu ana kadar hiç böylesine feromon yaymamıştı, sevişirken bile. Ama şimdi resmen kontrolden çıkmış gibiydi. "Seni incitebilirim." Dedi dudaklarını hafifçe ayırıp ufak bir nefes aldığında.

"Sorun değil..."

"Kontrolümü kaybedebilirim." Dedi, hala öpmeye devam ederken boğuk bir sesle. "Canını yakabilirim."

"Senden geliyorsa... Sorun değil..."

Felix'i hızlı bir şekilde yatırdı, sanki ilk seferleriymiş gibi, yıllarca içinde tutuyormuş gibi, gündüz vakti, hayvanlar gibi seviştiler.

Duştan sonra, Hyunjin sadece altına bir eşofman çekmiş, Felix'in de çıkmasını bekleyerek mutfakta yemek hazırlıyordu. Neredeyse iki saati bulan sevişmeleri sonucunda Felix iyice yorgun düşmüştü.

Mutfağa, Hyunjin'in yanına gelip ona arkasından sarıldığında, üstünde sadece Hyunjin'e ait olan bol bir tişört vardı. Kalçalarını örttüğünden, içine başka bir şey giymek için endişelenmemişti.

Hyunjin yaptığı işi bıraktı, karnına sarılan elleri tuttu. Felix'in tüm vücudu arkasına değerken, kafası da sırtına, kürek kemiklerine yaslanmış durumdaydı. "Mis gibi kokuyorsun..." Diye mırıldandı.

The Cliff | Hyunlix [Omegaverse] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin