1. BÖLÜM

903 68 239
                                    


      Urfa'nın çorak toprakları yine ölümün sessizliğine bürünmüştü. Koca konaktan çıt bile çıkmıyordu. Pencereden avluya bakan Sosın gözyaşları içinde ağlıyordu. Biliyordu başına gelecekleri. Ağabeyi kız kaçıran her kız berdele kurban giderdi. Sosın da bu acının son kurbanıydı. Kaçaklar henüz bulunamamış ve kız tarafı hâlâ çok kızgındı.

Sosın odasından çıktı. Mutfağa inmek için avludan geçmeliydi ama insanların acıyan bakışlarını da görmek istemiyordu. Hemen yan odada ki kardeşinin yanına gitti.

Zelal ablasına burukça tebessüm etti.

"Zelal ben çok acıktım. Ama avluda insanlar var."

Zelal anladığını belirtti. Ayağa kalkıp odadan çıktı. Taş merdivenlerden inip kimseye bakmadan mutfağa girdi. Mutfakta doluydu onları da umursamadan ablasına bir tabak kavurma, salata ve pilav doldurup tepsiye koydu. Bir bardak su da koyunca tepsiyi alıp odasına çıktı.

Sosın o kadar acıkmıştı ki tabakta tek bir pilav tanesi bile bırakmamıştı.

Zelal dolu gözlerle ablasına bakarak,
"Ağlamak istiyorsan ağla Sosın."
dedi.

Sosın'ın boğazından bir hıçkırık koptu önce. Sonra omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başladı.
Zelal ve Sosın birbirine sarılarak uzunca bir süre ağladılar.

Biraz da olsa rahatlamışlardı. Sosın Zelal'in dizlerine başını koyup gözlerini yumdu.

"Zelal bana nini söylesene."

"Hangisini?"

"Berxam lori." (Kuzum nini.)

"Tamam."

Zelal niniyi bitirince ablasının uyuduğunu fark etti. Dizini çekip ablasının başının altına yastık koyup odadan çıktı.

Avlu mahşer yeri gibiydi. Kalabalığın arasından sıyrılıp kuzenlerinin yanına gitti ve ortalarına oturdu.

"Ağabeyim ve kaçırdığı kızdan bir haber var mı?"

Derya,
"Hayır yok. Daha bulamamışlar. Ama inşallah kız tarafından önce bulurlar." dedi.

Rojda,
"İnşallah kız tarafı bulur, ikisini de gebertir." dedi.

Derya gözlerini belerterek kardeşine sus der gibi baktı.

"Niye susayım ki? Haksız değilim. Onlar kaçtılar ama Sosın'ın hayatı berbat olacak. Kaçmadan önce bunun olacağını bilmiyorlar mıydı sanki?" Dedi öfkeyle Rojda.

Derya ayağa kalkıp kardeşini yaka paça yanlarından uzaklaştırdı. Geri dönüp Zelal'in yanına oturunca konuştu.

"Sen Rojda'nın kusuruna bakma. Biliyorsun ağzına geleni söylüyor işte."

Zelal kuzenine bakıp,
"Rojda'nın haklı olduğunu ikimiz de biliyoruz Derya. En azından kendimizi kandırmayalım." dedi.

Akşam yemeğinden sonra bütün erkekler şark odasında toplanmış bir hâl çaresi arıyordu. Neye karar verirlerse versinler yine dönüp dolaşıp başladıkları noktaya geri dönüyorlardı. Boşa koysalar almıyor doluya koysalar dolmuyordu. Saatlerce tartıştıktan sonra yine elleri boş kalıyorlardı.

Zelal ve Derya mutfakta bulaşıkları yıkarlarken içeri Rojda girdi. Yüzünde büyük bir endişe vardı. Zelal ve Derya ellerindeki işi bırakıp Rojda'nın yanına koştular.

Derya ilk soran oldu.
"Ne oldu keçe?" (Kız)

Rojda,
"Bizimkiler yarın Şero ağanın konağına gideceklermiş." dedi.

URFA ÇİÇEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin