5

12 5 3
                                    




Küçükken aynı şimdiki gibi pek arkadaşım yoktu. İlkokula giderken, herkesin bir arkadaşı vardı. Ben ise köşeye oturur, birlikte oynayan çocukları uzaktan izlerdim. Bazen onlara katılmam için bazı çocuklar beni davet ederlerdi ama bu sefer diğer çocuklar ben gelirsem, oyundan çıkacaklarını söyleyip mızıkçılık yaparlardı. Kimseyi zor durumda bırakmamak için usulca oradan ayrılırdım.

Okulumun bahçesindeki banka oturur, neşeyle oyunlarını oynayan çocukları izlemeye kaldığım yerden devam ederdim.  Ancak bu sefer, sınıf arkadaşlarımdan biri olan, -şu an adını bile hatırlamıyorum- eskiden sokağımızın sonunda oturan bir kız ve onun arkadaşları, beni köşeye sıkıştırmışlardı. O kız ve küçük grup arkadaşıyla birlikte bana laf atmaya başlamıştı. O zamanlar söyledikleri cümleler bile aklımın bir tarafında kazınmış haldeydiler.

"Bakın bakalım, burada kim var! Evelyn Jones, yine tek başına mısın? Ne kadar ucube ve korkunç biri olduğunu anlamıyor musun?" demişti o kız alaycı bir şekilde.

Başımı önüme eğmiş ve söylenenlere karşılık vermemeye, kavga çıkarmamaya çalışmıştım ancak gözlerim dolmuştu.

İşte o zaman benim kurtarıcım gelmişti.

"Yeter artık, Evelyn'e neden bu kadar kötü davranıyorsun? Kimseye zorbalık yapamazsın!"

Betty'nin küçük bedenindeki büyük cesareti, o kız ve arkadaşlarını afallatmıştı. Şaşkın bir şekilde Betty'e baktılar. Ancak liderleri olan o kız, hemen toparlandı ve haklılığını ortaya koymak için bağırmaya başladı. "Seni buraya çağıran olmadı, o yüzden hemen buradan defolup git!"

Betty, kararlılıkla konuşmaya devam etti. "En iyi arkadaşıma yaptıklarını izleyici kalmayacağı," dedi arkasını dönerek bahçede olan öğretmene bakmıştı. Yüzündeki o sinsi gülümsemeyi unutamıyordum. "Eğer böyle devam edersen, öğretmenlere haber veririm."

O kızın yüz ifadesi anında değişmişti ve korku dolu ifadeler o kızın arkadaşlarının yüzüne de yansımıştı. Betty'nin kendinden emin duruşu, onları gerçekten korkutmuştu. Bana bulaşan o çocuklar başka hiçbir şey demeden oradan ayrılmışlardı.

Betty'nin onlar gittikten sonra bana doğru gülümsediğini hatırlıyorum.

"Seni ezmelerine izin veremezdim." Demişti ve ilk defa kendi yaşıtımdan bir kız bana sevgi dolu bir sarılış vermişti.

Tüm bunlar sabaha kadar oturduğum odamda aklıma gelmişlerdi. Bal kabağını bir an olsun elimden bırakmamıştım ve yerimden kıpırdayamamıştım. Miles'ın doğruyu söyleyip söylemediğini bile bilmeden ona güvenmiştim.

Beni eve bırakırken mezarlıkta bulduğumuz bu nottan kimseye bahsetmemem konusunda beni tembihlemişti. Yine de aklımın bir köşesinde ona duyduğum güven problemi ufakta olsa bir yer kaplıyordu. O notu onun mezarlığa koyma ihtimalini bile düşünmüştüm.

Miles ile gerçekten doğru düzgün bir konuşmam yapmam gerekiyordu. Belli ki ikimizde birbirimizden pek hazzetmiyorduk.

Ancak eğer gerçekten katil Miles ise ona yaklaşmam lazımdı. Başka birisinin canını yakmadan onu durdurmalıydım. Belki o zaman Betty huzur bulacaktı.

Betty şu an hayatta olsaydı, kararlı olmamı ve korkmamamı söylerdi. "Cesur ol Evie!" derdi. Ben de onun dediğini yapardım. Korkusuz olurdum ve bunun kimin yaptığını bulmak için artık kendime gelirdim. Şu an Betty yoktu ama eminim beni izliyordu. Eğer onun yerine bana bir şey olsaydı, Bette bunun peşini asla bırakmazdı. Katil fare deliğine dahi girse onu oradan çıkartırdı.

"Bulacağım." Dedim kendi kendime. "Katilini bulacağım Bette, böylelikle huzura kavuşacaksın."

Elimde tuttuğum not kağıdına öfkeyle baktım. Bunu yapanı bulduğum zaman onu ilk önce ben öldürecektim.

Bal Kabağı KatiliTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang