14

3 4 1
                                    

"Sana bir sır vereyim mi? Gözlerle asıl görülen şey gözle görülmeyendir."


Betty'yle ilk tartışmamız çok saçma sapan bir konu üzerine olmuştu. Öyle ki detaylarını bile net hatırlayamıyordum. Bana o kadar kızmıştı ki, oturduğumuz restoranı terk etmişti. Şimdi bile o restoranda oturup onun gelmesin bekliyordum. Günler, aylar ve mevsimler değişti fakat o gelmedi. Bazıları liseyi bırakıp evlendi ve çocukları oldu. Bazıları ise bir şekilde okula devam ediyordu. Liseye yeni başlayanlar da oldu, mezun olup gidenlerde.

Fakat Betty'yi o geceden sonra bir daha göremedim.

Bizimle ilgili her şeyi bir kutuya koyup saklamıştı. Notlar almıştı ve asla unutmamak için tarihlere kadar yazmıştı.

Oysa ben onun her zaman yanımda olacağını düşünürdüm. Geçmişte, şimdi ve gelecekte. Avrupa'ya gitme hayali kurardık. Onun gitmek istediği ilk ülke Paris'ti. Filmlerde gördüğü o büyülü şehre gidemeden, bu dünyadan ayrılmıştı. O olmadan Noel geçti ve ben ona aylar öncesinde aldığım hediyeyi veremedim.

Şimdi ise elimde sadece ondan kalan bir el yazısı ve fotoğraf vardı.

"Umarım Evelyn'le tekrar gölete gidebiliriz. Yazın orada yüzmek eğlenceli oluyor. Belki küçükken olduğu gibi orada yine bir hazineye avına çıkarız."

Annem bizi o gölete götürdüğü zamanlarda, kendimizi birer korsan zannederdik. Suya girdiğimizde de bir hazine bulma hayaliyle gölün dibine dalmaya çalışırdık. O zamandan bir şeyler hatırlaması, içimdeki saklı kalmış o anıların ortaya çıkmasına sebep olmuştu.

Betty gideli neredeyse yıl olacaktı ama o hala bana küçük oyunlar oynamaya devam ediyordu.

Bugün ise eskiden olduğu gibi gölete gitme kararı almıştım. Sabah erken saatler gelen Miles, bana kitap verme bahanesiyle fotoğrafları vermişti. Yüzüme dahi bakamadan evine gitmişti. Sanırım yanımda olan son kişiyi de kaybetmiştim.

Eğer Betty hayatta olup bu olanları görseydi, beni çok kötü azarlardı. Ben ise onu takmadan yüzüme aptalca bir ifade alıp gülmeye başlardım. Fakat ne artık o buradaydı ne de Miles vardı.

Herkesten uzaklaşmak ve eski günleri yad etmek için gölete gitmek iyi bir fikir gibi gelmişti. Annemin bugün işte olması, yedek arabayı almam için bir bahanem olmuştu. Mayomu içime giydikten sonra yanıma, havlumu, güneş kremimi alıp doğruca göletin olduğu alana gitmeye koyuldum. Yanımda ise Miles'ın verdiği kitabın içinde fotoğraflar vardı. Sakin bir kafayla araştırmama devam edebileceğimi düşünüyordum.

Kasabanın meydanından geçerken, herkesin balo için hazırlık yaptığını gördüm. Keşke o insanlar kadar dertsiz tasasız olsaydım. Hayatımda hiçbir şey umurumda olmadan yaşasaydım. Kasaba meydanından uzaklaşırken en azından kısa bir süre kafamı dinleyebileceğimi düşündüm.

Gölete giderken, arabanın camını açtım ve içeriye havanın girmesine izin verdim. Güneşin sıcaklığı tenime değerken, camdan gelen rüzgarlar saçlarım savruluyordu. Kendimi uzun zaman sonra ilk defa özgürdüm. Yaşamanın ne demek olduğunu unutmuş, sanki Betty'yle beraber ben de gömülmüştüm. Kısa bir yolculuktan sonra gölete geldiğimde, etrafta kimsenin olmaması işime gelmişti. Arabayı park edip koşarak göletin olduğu yere gittim. Havluyu ve diğer eşyaları yere bıraktıktan sonra üzerimdeki kıyafetleri değiştirdim. Gölete doğru gittiğimde soğuk suyun etkisiyle hafifçe ürkerdim. Buraya gelmeyeli uzun zaman olmuştu ama etraftaki her şey aynıydı. İskelenin ucuna oturduktan sonra bir süre etrafı izledim. Ayaklarımı suyun içine sokup kendimi alıştırmaya çalıştım. Göletin etrafını yaşlı söğüt ağaçları çevrilmişti. Sular ise rüzgârın etkisiyle hafif bir hareket halindeydi. Kuş seslerinden başka bir şey olmayan bir yerde insan huzuru ve sükûneti iliklerine kadar hissediyordu. Fazla büyük olmayan bu gölet aynı zamanda fazla derinde değildi. Yüzmek için elverişli bir alan sunuyordu. Vücudumu iskeleden aşağıya itip soğuk suyun içine girdim.

Vous avez atteint le dernier des chapitres publiés.

⏰ Dernière mise à jour : Apr 16 ⏰

Ajoutez cette histoire à votre Bibliothèque pour être informé des nouveaux chapitres !

Bal Kabağı KatiliOù les histoires vivent. Découvrez maintenant