8

5 4 5
                                    


Babamla alakalı en net hatırladığım şey onu bir daha göremeyeceğimi sandığım histi. O zamanlar daha üç yaşında olmama rağmen bazı şeyleri rüya misali hatırlıyordum. Bu hatırladığım anıları anneme anlattığımda ise beni doğruluyordu.

Dediğim gibi onu en son üç yaşında görmüştüm. O günden sonra ancak telefonda konuşmalar ve bazen doğum günlerimde yolladığı hediyelerden ibaretti her şey. O yaştaki bir çocuğu alınan hediyelerle kandırmak kolay olabiliyor, ama sonrası? Bunları pek hesaba kattıklarını sanmıyorum. Katsalardı belki şu an her şey daha farklı olabilirdi. Buna rağmen babamla alakalı pek fazla anım yoktu. Çocukluğumun önemli bir kısmı şu an olduğu gibi annemle geçmişti ve geçiyordu. Babamın birden ortaya çıkması bu sebeple garibime gitmişti.

Ya beni çok seviyordu ya da işi düşmüştü.

Böyle durumda ikinci seçenek bana daha makul gözüktü. Sorgudan sonra odadan çıktığımda onu kapının yanında beni beklerken buldum. Elindeki mavi kapaklı dosyadan bir şeyleri incelemeye çalışıyordu. Onda fark ettiğim ilk değişiklik gözlük takmaya başladığı oldu. Bu da zamanın ne kadar hızlı geçiştiğinin bir göstergesiydi. Hatırladığım o dinç ve genç adam yoktu. Ben de o zamanlar ki küçük kız değildim.

Babamın yanına varınca, onun dikkatini çekmek için bir an tereddüt ettim, ancak sonunda sessizce yanına sokuldum. "Baba," dedim titreyen bir sesle, "seni burada görmek sürpriz oldu."

Babam, dosyasına odaklanmış gibi görünse de benim orada olduğumun farkındaydı. Kısa bir süre başını kaldırdı ve bana sakin bir gülümsemeyle karşılık verdi. "Evelyn, seninle ilgili bir şey duyduğumu ve senin yanında olmam gerektiğini düşündüm," dedi yumuşak bir ses tonuyla.

Onun bu beklenmedik desteği karşısında şaşkınlıkla bakakalmıştım. Babamla aramda güçlü bir bağ olmasa da onun yanımda olması beni biraz rahatlatmıştı. "Teşekkür ederim, baba," dedim içtenlikle.

Elindeki mavi kapaklı dosyayı kapatıp ve bana döndü. "Sana destek olmak için buradayım, Evelyn. Şimdi ne olursa olsun, seninle birlikteyim."

Bunca yıldan sonra bunun bu türlü bir babalık rolü giyinmesine şaşırmıştım. Ne olmuş olabilirdi? Annemle yeniden bir araya gelme kararı mı almışlardı, yoksa haber dahi almadığım annemin babası ölmüştü de miras için mi babam geri gelmişti...

Kafamın içinde bin türlü olasılık dönerken Miles'ın bana seslenmesiyle dikkatim dağıldı.

"Evelyn?"

Bu seslenmeyle sadece benim dikkatim dağılmamıştı. Babam yaklaşan Miles'a garip bir şekilde bakarken, Miles onu umursamadan yanıma ulaştı.

"Neler sorudular sana?"

Miles'ın sorusuna cevap vereceğim sırada gözlerim, babamın garip bakışlarına takıldı. Babam, karşısında duran Miles'a öfkeyle bakıyordu ve belli ki bu durumu içine sindiremiyordu.

Miles, bana yaklaşarak sorgu süreci hakkında bilgi almak istediğinde, babamın soğuk bakışlarıyla karşılaştı.

"Ben William Jones," dedi sert bir ses tonuyla, avukat edasıyla konuşarak, "Evelyn'in babası ve aynı zamanda avukatıyım. Sadece kızımın güvenliği ve haklarını korumakla yükümlüyüm."

Miles, babamın ani tepkisine şaşırmış gibi görünerek geriye doğru adım attı. Ancak hızla toparlandı ve sakin bir şekilde cevap verdi. "Ben Miles Miller, Evelyn'in arkadaşıyım. Sadece ona destek olmak istedim."

Babam, gözlerini sıkıca Miles'a dikti ve bir süre sessizce onu inceledi. Onun bu tepkisi beklenmedikti ve Miles'ı tanımıyor olması da işleri daha da karmaşık hale getiriyordu.

Bal Kabağı KatiliWhere stories live. Discover now