6

7 5 2
                                    


Birinin ölümünü fark etmek, insanın ruhunu derinlemesine saran bir olaydır. Ölüm, sadece o kişinin son nefesiyle değil, aynı zamanda yaşamla olan bağların da kopmasına neden olur. İnsanın varlığı bir an için gözden kaybolur ve ardında yalnızca sessizlik ve boşluk kalır.

Betty'nin ölümünü fark edişim, bir yandan acı bir gerçeği kabullenmekte zorlanırken diğer yandan da ruhumun derinliklerinde büyük bir boşluğa haykırmakla aynı hissiyatı veriyordu. Zihnim, onun son nefesini verdiği anı yakalamak için geçmiş anılara, gülüşlerine ve konuşmalarına sarılmaya çalıştı. Ancak her çaba, gerçeği reddetme duvarına çarptı.

Günler geçtikçe, her geçen anın bir öncekinden daha boş ve anlamsız olduğunu hissettim. Çevremdeki insanların hareketleri ve konuşmaları, bir zamanlar dolu dolu olan yaşamın izlerini taşıyordu, ancak artık bu izlerin içi bomboş bir yalnızlıkla dolduğunu fark ettim. Belki de en acı olanı, evlerinin önünden geçerken, hala orada olduğunu hissetmek ve o camdan bana gülümsediğini hayal etmekti.

Birinin ölümünü fark etmek, sadece bedensel bir varlığın kaybı değil, aynı zamanda ruhsal bir boşluk ve yıkımdır. Bu, insanın içinde bir çığlık gibi yankılanan bir sessizliktir ve yaşamla ölüm arasındaki ince çizgiyi görmeye zorlayan derin bir yaradır.

Bu yüzden Betty'in öldüğü gerçeğini asla kabullenemeyecektim. Sanki ikimiz küsmüştük ve birbirimizle konuşmayı kesmiştik. Kafayı yemişim gibi gözükebilir ama bu duyguya verdiğim isim özlemdi.

Miles ve ben bir ekip olmaya karar verdikten sonra ilk toplantımızı yapacaktık. Bu süreçten kimseye bahsetmeyecektik. Kimsenin haberi olmayacaktı, emindim o katil aramızdaydı.

Bisikletimle kasaba merkezine doğru giderken kafamın içindekilerini bir an önce Miles'a anlatmak istiyordum. Mack's adındaki en sevdiğim restoranda buluşmak için anlaşmıştık. Buluşma yerine yaklaşırken, market duvarına asılmış bir afişi gördüm. Bu akşam düzenlenecek olan açık hava sinemasının duyurusunu asmışlardı. Kasabada yapılan bu tür etkinliklere katılımın fazla oluyordu. Belki bu yaptığımız küçük soruşmamıza yardımcı olacak birkaç ipucu bulmamıza yardımcı olurdu. Kafamda bunları planlardan kaldırımda yürüyen Joseph'i görmemle birlikte duraksadım.

"Joseph!" diyerek ona seslendiğimde olduğu yerde durarak bana baktı.

"Evelyn, seni dışarıda görmek çok şaşırtıcı. Nereye gidiyorsun?"

Aramız son konuşmamızdan dolayı biraz limoniydi. Ona haksızlık ettiğimi düşünüyordum. Betty'in ölümünden sonra bir an bile beni yalnız bırakmamıştı.

"Biraz hava almam gerektiğini düşündüm."

Joseph sadece başıyla beni onayladığında canım sıkılmıştı. Onun bu haline alışık değildim ve aramızın artık bu şekilde kalmasını istemiyordum.

"Şey eğer bu akşam müsaitsen açık hava sinemasına gitmek ister misin?"

Bu teklifim Joseph'i heyecanlandırmış olacak ki direkt olarak yüzüme baktı.

"Senin içinde uygunsa neden olmasın?"

"Benim için uygun olmasa sana sormam şapşal."

"Peki o zaman akşam görüşürüz." Dediğim gibi bisikletimin pedallarını çevirip, oradan uzaklaşırken yüreğimdeki rahatlama beni tatmin etmişti. Restoranın önüne park ettiğim bisikletimden inerek direkt olarak restorana girdim.

Miles restoranın dip köşesinde beni bekliyordu. Sipariş ettiği içeceğini içerken oldukça rahat gözüken tavrına bir kez daha sinir olmuştum. O kadar rahat gözüküyordu ki, birazdan uykuya geçecek vaziyetteydi.

Bal Kabağı KatiliWhere stories live. Discover now