4.BÖLÜM

35 14 42
                                    

Bugün katliam günü ayrıca bizi daha yakından tanıyacağız gün ben Derin Kaya 15 kişilik bir seri katil grubu lideriyim.Grubumun üyeleri şöyle;

Amber
Yankı
Nisan
Orkide
Gece
Anya
Dora
Aras
Arda
Anıl
Akın
Aren
Kayra
Doruk
Ben Derin ve grubumuza katmaya çalıştığımız abim Çağan

7 tane evimiz herkes ikili bir şekilde kız,erkek şeklinde kalıyor sadece bir ev dört kişilik o da Aren'e ve Dora'ya bütçemiz yetmedi.Onlar Nisan ve Arda ile birlikte kalıyor . Hepimiz 18-22 yaş aralığındayız.
"Derin! Silahları aldın mı?" Diye bağıran Anya ile irkildim.Dişlerimi göstererek güldüm ona doğru ve altımda birşey olursa hemen yırtabiliyim diye giydiğim ince altımı ayak bileğinden tutup bacağımın yukarısına kadar çekti ve bacağıma bağladığım silahlarımı ona gösterdim,gülerek bana baktı "bu kadar değil dimi?" Dedi bana karşı.
Tuttuğum kıyafet tutarını bıraktım ve" belime bağlı olan toplam 12 bıçak taşıyabilen birşey var belimde ama." Diye ekledim ve kıyafetinin bel kısmından bir tutam tutup yukarı doğru kaldırdım. "Ayrıca bir elimde bir karambit-" diyerek sağ elimi yukarı kaldırdım " ve diğer elimde bir kelebek bıçak" diyerek güldüm ve sol elimdeki kelebek bıçağı gösterdim.

Kapıya doğru yöneldim.Kapıdan çıktım ve kapıda ben bekleyen Arda bana
"şey Derin Kayra yine kişilik değiştirdi" dedi.Aramızda birkaçımızın psikolojik rahatsızlığı vardı.Kayra'nın ki ise çoklu kişilik bozukluğu, benimki şizofreni, Nisan sosyal anksiyete, Yankı anksiyete gibi daha pek çok rahatsızlığımız vardı.Ardaya dönüp "hangisi şuan peki?" Kayranın 3 kişiliği vardı. "Akay" evet bu olurdu ve tam zamanında olmuştu.Akay vahşet sevmeyen hali idi. Ama bu bir sorun değil "Benim yaptığım şeyler Akay'a vahşice geliyor onu biz kızlarla hallederiz sen veya Doruk onu eve getirseniz, biz onlara biraz daha acı çektirsek?" dedim bir anda sanki küçük bir çocuğumda abimden parka gitmek için izin istiyorum.

"Tamam Ben hallederim Doruk daha yeni bir senesini bizim yanımızda doldurdu onun bunlara alışması lazım" dedi ve göz kırpıp Doruk'un yanına gitti.

"Dora!" Diye bağırdım yanıma gelmesi için Dora en küçüğümüzdü on sekiz (18) yaşındaydı.Ayrıca bizden kısaydı.Dora yanıma geldi.Onun yüzüne eğildim.Küçük burnunu sıktım.Sonra duruşumu dikleştirdim.Ve onun kajfasını kendime çekip sarıldım.Ve o da bana karşılık verdi."Sen bizim küçüğümüzsün seni hep sevdik hep seveceğiz hep koruduk hep koruyacağız şimdi-" dedim ve kafasını ellerimin arasına alıp yüzünü bana çevirdim.Hala masum bir şekilde bakıyordu ve ayrıca gözleride dolmuştu."kendini koruman lazım evet bizde seni koruyacağız ama eğer bize birşey olursa diye sana-" dedim ve bileğimden kıyafetimin paçasını tutup yukarı doğru çektim.Ve elime gelen ilk silahı ona uzattım."sana bunu veriyorum" dedim bana sardığı kollarını çekti ve ona karşılık bende çektim.Benden biraz uzaklaştı.Elindeki silahı belindeki silahlığına yerleştirdi."sağol" dedi kısık bir sesle
"Birşey değil küçüğüm" diyerek onun kafasını okşadım.Pek okşadığım söylenemez aslında saçı başı dağıldı."hadi yürü ponçik tavşan" dedim ve arabaya doğru yürüdük bu sefer iki araba halinde gidecektik.Önce ki yaptığımız katliam benzeri şey küçüktü.Bu ise devasa olucak.

Arabanın yanında Çağan'ı gördüm. Ona abi dediğime bakmayın benden 1 dakika önce doğdu onun hesabını yapıyor.Abilik taslıyor.Aslında biz çift yumurta ikiziyiz.

Onu görür görmez içime doğan sinirle "Barçın operasyonuna hazır mıyız gençler!" diye bağırdım zaten burası ıssızdı.Karşıda bir göl vardı.Onun dışında evlerimiz ormanın içine serpiştirilmiş gibi ayrı , ayrı köşelerde yer alıyordu.Arabaya bindim.Yanımda Aras onun yanında Amber şoför koltuğunda Arda bagajda Dora ve Doruk ve onlarda ikiz aslında Dora Doruk'un kardeşi ama bazen ben onlara ikiz diyorum ve onlarda bunu sıkıntı etmiyorlar

(1 saat sonra)

Ve evet tam da o noktadayız.'Ateş'in mekanı' adlı yerdeyiz.Buraya Ateş'i değil Barçın gibi güçlü adamlarını öldürmeye geldik."kulaklıklar takıldı mı? millet!" diye coşkuyla bizimkilere seslendim."mikrofonlar" diyerek bizimkilere döndüm. "Tamam,herşey hazır" diyen Yankı ile birlikte aldığım nefesimi rahatlarcasına bıraktım.

İçeri girer girmez tahta bir zemin ve gri renkli duvarlar karşıladı. "Barçın ahmak oğulları tahtaköy polikiniliğinden 31 numaralı odaya bekleniyorsunuz!" diye bağırdım.

Barçın üstünde pijamalarıyla geldi.Karşısında on dört (14) kişi görünce bir kal geldi elindeki bardağı düşürdü gözümle bardağı takip ettim.Bardak kırılınca bir parça cam ayağına sıçradı.Otuz iki(32) dişimde görünecek kadar gülüyor.Ve onun ayağına saplanan bembeyaz çorabına kırmızı bir reçel lekesi gibi gelen kana bakıyordum."oh-oh" dedim ve parmağımla ayağına batan cami gösterdim."işimizi kolaylaştırmayı kes Barçın" dedim onu sanki aptala anlatır gibi "kendi ölümünün daha hızlı gelmesini sağlıyorsun" bir kapı açılış sesi duydum.Ve bir yumruk sesi en arkada kapının olduğu tarafta Amber vardı "Amber!" Diye ani bir şekilde arkama döndüm.Yerde yatan Ateş'i görünce bir kal geldi bana olduğum yere çivilendim adeta "gerizekalılar uf bu değildik biz bun-" dediğim sırada bana atılan bir yumruğu ensemde hissetmeme yan tarafa doğru kaçmam bir oldu.Ve karşımda Barçın "zorlama canım bence!" Derken ayağımla bacak arasına vurdum.

O iki büklüm olurken elimdeki karambit ile tam akciğerinin altına sapladım.İnsan ölürken çok acı çekerdi nefes alamazdı.Almaya çalışır ama akciğerinden sanki alev çıkıyor gibi hissederdi.Ve her nefes aldığında akciğeri daha çok yanardı.Bundan dolayı kişi nefes almamayı seçerdi.Çünkü dayanamazdı.Ve önümdeki Barçın bunu yaşıyordu.Zor bela nefes almaya çalışıyordu.Yerde iki büklüm olan Barçın'ın yanına eğildim.Ve tam soluk borusuna sapladım.Ve en son öldürdüğüm adamda olduğu gibi kan geldi ağzından ve öylece gözünden sanki bir yıldız düştü.

Hayır bir yıldız kaymadı bir yıldız düştü.

SATRANÇ'IN PİYONU(tamamlandı)Where stories live. Discover now