10. Nöbet & Kolye

1.5K 58 29
                                    

~ bir çift göze aşık olursun,
sonra bütün gözlere kör~
-Cemal Süreya

Saat gecenin ikisiydi ve nöbetimin yarısına bile bitirmeden uykum gelmişti.

"Bir tomografi çekilsin, emin olalım" dedim yanımda duran hemşireye.
"Tamam Rüya hocam" diyerek elindeki dosyalarla acilin kapısından çıktığını gördüm.

Şu anda acilde aktiflik olmadığı için kısa bir mola vermeye karar verdim, zaten mola saatim gelmişti.

Acilden çıkarak kantine gitmeye başladım, kahve içmem şarttı. Yoksa bu gece nasıl bitecekti hiçbir fikrim yoktu.
...

"Kolay gelsin" diyerek, bana uzatılan kahveyi aldım ve merdivenlerin olduğu yere doğru gitmeye başladım.
Dışarıya çıkarak hava alacaktım. Hani ders çalışırken 'beynime biraz oksijen gitsin' deriz ya, tam bu lafı yaşıyordum şu an.

Son basamağı da çıkarak kapıya doğru gitmeye başladım.
Duvarlar boydan boya cam olduğu için dışarıyı görebiliyordum. Dışarıda zifiri bir karanlık vardı, ama içeriden dışarıya yansıyan ışıklarla bu karanlığı önlüyordu.

Kapıdan çıkmamla, rüzgarın esmesi bir oldu.
At kuyruğuna girmeyen birkaç saç teli yüzümün önünde savrularak gözüme battı.

Açtığım kapıyı kapatarak her zaman oturduğum bankın yanına gitmeye başladım.
Bank boştu, kimse oturmuyordu.

Banka oturarak bacak, bacak üstüne attım ve kahvemi yudumlamaya başladım. Bu sessizliğin ve temiz havanın tadını çıkarmam lazımdı.

Kahvemden bir yudum aldıktan sonra temiz havayı içime çekmiştim, gece olduğu için hava normalinden daha soğuktu ama bu benim için fark etmiyordu ne de olsa azsonra yine geri girecektim ve bu havaya özlem kalacaktım.

Kahve uykumu biraz alsada gözlerim ağrımaya başladı. Her nöbette olduğu gibi, ama bu sefer sanki daha da ağır basıyordu.

Hep yaptığım gibi parmaklarımı göz kapaklarıma bastırarak, gözlerimin sulu olmasını sağladım.
En azından uykuma karşı iyi gelmişti.

Gözlerim kapalı bir şekilde bankta oturuyordum.
Omuzlarımda hissettiğim ağırlıkla gözlerimi açtım, üstümde siyah bi hırka vardı.

Bankın biraz sallanmasıyla kafamı yan çevirdim.
Çevirmemle Rüzgarı gördüm, yanımda oturuyordu, üstünde uzun kollu, ince bir üst vardı. Acaba üşümüyormuydu?

"Sen ne yapıyorsun burda?" dedim, afallamış çıkan sesimle.

"Hasta ziyaretine geldim, doktor hanım" demişti, sanki bilmiyordum. Hanım kelimesini biraz imalı söylemişti.

Ona bakarak "hayır, onu biliyorum zaten. Bu saatte ne yapıyorsun burada?" diye sordum, meraklı bir şekilde.

"Hava almaya çıktım, sen?" diye sordu.

"Bende" dedim, içime kaçmış sesimle.

Onun ince bir üstle dışarıda oturması ve onun hırkasını benim giydiğim düşüncesiyle birkaç saniyede bile beni ısıtan hırkasının bir ucundan tutarak omuzlarımdan indirdim.

Beni Sev | Asker&Doktor Where stories live. Discover now