Koş!!

634 54 24
                                    

Bugünkü son dersimi de verdikten sonra rahatça sandalyeme oturdum ve hızlı hızlı sınıftan çıkan öğrencilere bakmaya başladım... Büyük ihtimal ile diğer derslerine yetişmeye çalışıyorlardı.

Dersimi alan az ve öz öğrenciler olduğu için ders saatlerim erkenden bitiyordu.. zorunlu bir derste olmadığıma rağmen bu kadar yorulduğum için diğer öğretmenlere sabır diledim.

Saatin daha 14.30 olduğunu görünce rahatlamak ve dinlenmek için dışarı çıkmaya karar verdim.. Elime eskiz defterimi alarak dışarıdaki ağacın altına oturmak için ilerledim.

Öğrenciler büyük ihtimal ile derslerine girmişlerdi veya profesörlerini bekliyorlardı çünkü etrafta pek ses yoktu... Yorgun geçicek bir yıla iyi hazırlansalar iyi olur.

İlerlerken karşıma endişeli Hermione çıkınca şaşırdım, onunla bugün tanışmıştım ve kesinlikle çok zeki bir cadı olduğunu görmüştüm. Ona doğru, "şu an derste olman gerekmiyor mu Bayan Granger?" dedim. "Profesör Stark, aslında bende dersime yetişmeye çalışıyordum.. ama galiba başarısız olucam!" dedi endişe ile.

"Neden hâla buradasın? Koş kızım, çevikliğini kullan. Dersin kiminle?" dedim ona gaz vererek. "Koşmam lazım, evet, koşacağım. Dersim Karanlık Sanatlara Karşı Savunma ve Profesör Lupin umarım gelmemiştir sınıfa." dedi.

"Koş, eğer onu görürsem oyalarım." dedim. Hermione bana minnetle bakarak koşmaya başladı, bende arkasından gülerek baktım.. Bu bana eski yıllarımı hatırlattı. Ama şimdi eğer Lupin derse girmediyse onu oyalamalıyım.

"Yine etrafta anılarınızı mı canlandırıyorsunuz Bayan Stark?" Sesini duyunca gökte aradığımı yerde bulduğumu fark ederek sırıttım. Ona hızlıca döndüğümde çok yakınımda olduğu için sendeledim..

Ondan azıcık uzaklaşarak, "Evet, aslında dünkü sohbetimize devam etmek isterim.." onu oyalamak için aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Bunu gerçekten çok isterdim ama girmem gereken ve hatta geç kaldığım bir dersim var." dediğinde ne yapıcağımı düşündüm.

Ona gerçeği söyleyerek, "Şu an sizi oyalamam lazım ama gidemezsiniz." dedim. O ise buna şaşırmış bir şekilde gülerken, "Neden olduğunu sorabilir miyim?" dedi.

"Aslında tamam artık gidebilirsin.. Bilirsin geç kalmış öğrenciler için yardım merkezi olmaya hazırım." dedim. "İzin verdiğine göre gidebilirim." dedi.

Elimle gidebilirsin gibi işaret yaparken, "Koş, yetişmen gereken bir ders var.." dedim şakacı bir tonla. O ise hızlı adımlarla yanımdan geçerken, "Teşekkürler bayan Stark." diyerek şakama katıldı..

Onun gitmesini izledikten sonra dışarı çıktım.. Ağacın altına oturduktan sonra elime defterimi alıp çizmeye başladım. Yüz çizimi için taslak attığımda bir an durdum ve kimi çiziceğimi düşündüm. Aklıma tek isim geldi... Remus Lupin.

Onu çizmeye başladığımda tanışalı 1 gün olmasına rağmen ona hissettiğim bu sıcak duyguyu düşünüyordum. 27 yıllık hayatımda hiç bu kadar hızlı şekilde birine böyle bir duygu hissetmemiştim.

Yüzündeki yaraları çizerken gülümsedim... Kurtadam yaraları... Neden olduğunu sormak isterdim ama bu onun için zor bir durum olabilir. Onun gözünde kötü bir imaj çizmek istemezdim..

Etraftaki seslerin çoğaldığını fark ettiğimde dersin bittiğini ve öğrencilerin çok az bir süre içinde özgür olduklarını anladım. Başımı etrafa bakmak için kaldırdığımda bana doğru gelen ve aramızda birkaç adımlık yer olan adamla bakıştım, Elimdeki defteri hızlıca kapattım ve ona baktım.

"Umarım iyi bir gün geçiriyorsunuzdur Bayan Stark." Remusun sesini kulaklarımda duyduğumda gülümsedim. "Günümü güzelleştirmeye geldiniz sanırım.." Ona karşı attığım küçük flört sözcüğüyle sırıttım.
Büyük ihtimal böyle bir şey diyeceğimi düşünmediği için afalladı.

"Evet.. Gününüzü güzelleştirmeye geldim Bayan Stark." dedi. "Luna.. bana Luna de. Gel yanıma otur." dedim elimi yanıma vurarak.

Yanıma oturduğunda, "Sende bana öyle seslen.. Adımla yani. Senin için Remus olarak kalmak iyi." dedi. Yaptığım flört sözü ile utandığı hem yanaklarının hafifçe kızarması hem de saçma şeyler söylemesinden anlaşılıyordu.

Kahkaha atarken, "Tamam Remus. Sana artık Remus diye sesleneceğim." dedim.
"O zaman adını ağzımda duymaya alış Luna." dedi. Adımı onun sesiyle duymak gerçekten güzel bir histi.

Tam konu açıcak iken yanıma gelen bir kara bulutunu gördüğümde ona yüzümü buruşturarak, "Kara bulut geliyor hazırlan." dedim. Kafasını Snape'in olduğu tarafa çevirdikten sonra umursamaz bir şekilde bana döndü.

"Aranızda bir şey var ama neden böyle bir şey var bilmiyorum... Ama sen onu pek sevmiyorsan eminim haklısındır." dedim.
"Benim yüzümden ona tavır alma lütfen.." dedi masum bir sesle.

"O yağ torbasından kimse hoşlanmıyor ama!!! Hogwarts daha yeni açılmasına rağmen arkasından dedikodu yapan öğrenciler yakaladım. Adam fena.." dedim. O ise bu dediğime gülerek ellerini 'sen kazandın' gibi kaldırdı.

"Sohbetinizi tekrar bölmek istemezdim ama dumbledore ani bir kararla toplantı yapmak istedi." dedi Snape.

Ardından onu ikimizde onaylayarak dumbledore'un odasına doğru gittik.. Hayatımda ilk kez bir müdürün kaçık olduğunu gördüm ve bu da dumbledoredu kesinlikle.

Merlin aşkına hangi müdür odasınına girme şifresini 'Limon şerbeti' yapar? Toplantının nedeninin Sirius Black olduğunu anlayınca şaşırdım... Çünkü en güvenli yerlerden birindeyiz ve dumbledore bizden dikkatlı olmamızı mı istiyor? Bilmediğimiz veya olmasından korktuğumuz bir şey var.. Ve eminim ki bu olanların nedeni: Harry potter.

Sirius konusu açıldığında Remus'un rahatsızlığının neden olduğunu anlayamadım ama kesinlikle neden rahatsız olduğunu bilmek istiyorum.

~

Nasıl gidiyorrr???

Umarım güzel gidiyordur çünkü çok uğraşıyorum ki uğraşmaya devam edicem.
Bunu yazmaya başlamak için büyük bir gaz arıyordum ve o gazı buldum. Bu yğzden size güzel bir hikaye veriyorum şu an!!!!!!

My kind of love •Remus LupinWhere stories live. Discover now