0.2

57 16 37
                                    

Kız gözlerini açtığında başta boş duvara baktı birkaç saniye. Bilinci yerine geldiğinde hızlıca yattığı yerden oturur pozisyona geçti ve bu sırada elbisesinin etekleri biraz yukarı çıktı. Daha da gözükmeye başlayan bacaklarından ötürü Jay ve Riki bakışlarını tavana çevirdiler. Kız hemen eteklerini düzeltti. "Neredeyim ben?"

Jay ve Riki kızın çaprazındaki koltuğa oturdular. Jay, kızın sorusunu cevapsız bırakmadı. "Korkma, güvenilir bir aileye denk geldin. Japonya'dayız. Sen, iyi misin?"

Kız kafa salladı. "İyiyim, yani her halükarda iyiyimdir bence."

Riki dayanamayarak merak ettiği soruları sıraladı. "Adın ne? Nerelisin? Kaç yaşındasın mesela? Neden buradasın çünkü Japon olmadığın bariz? Tam olarak neden kaçtın?"

"Yuh!"

Jay'in uyarır gibi tepkisi üzerine Riki dudaklarını birbirine bastırdı. Utanmıştı biraz. Kız önündeki perçemleri eliyle düzeltti ve cevapladı. "Eunchae ben, Kore'den geldim buraya. Kaç gün oldu bilmiyorum ama bir süredir buradayım, burada tutuluyorum da diyebilirim. Daha ucuz ama daha avantajlı bir bilet aldığımı düşünerek buraya gelmiştim. Avantaj ise uçuştan sonra beş yıldızlı bir otelde üç gün kalmaktı. Tüm yolcuları otel yerine her tarafı duvarla kaplı, penceresiz ama ışıklardan dolayı göz yoran bir yere götürüldük. Yerine altına ait bir yapı gibiydi."

Kız gözlerini kısmış, yeri izlerken tüm bu şeyleri anlatıyordu. "Doktorlar var, bir sürü. Başta hepsi çok iyiydi. Bize birkaç test yapıp bizi elemeden geçirecekleri, elemeden kalanları dışarı salacaklarını söylemişlerdi. Çok iyi hatırlıyorum, hayatımın en dua ettiğim dönemindeydim. Üç gün boyunca dua etsem de Tanrı bunu kabul etmemişti."

Kız yutkundu. Zorla konuşuyordu. "Testi geçen on iki kişiden biri olduğum için beni de diğerleri gibi her gün şırıngalarla, iğnelerle delik deşik ediyorlar, her gün farklı radyasyon aletleriyle deniyorlardı. Denektim."

Riki ve Jay dikkatle ve kafaları karışık şekilde kızı dinliyorlardı. Jay başını iki yana salladı. "Çok saçma, neden sadece Kore'den seçsinler ki denekleri!"

Eunchae omuz silkti. "Bilmiyorum ama birkaç yabancı, ingilizce konuşan insanlar da vardı."

Riki kaşlarını çattı. "Sana dokunmaya kalkmadılar, değil mi?"

Eunchae başını iki yana salladı. "Hayır, hiçbirinin böyle bir amacı yoktu. Sadece deneyler için kullanıyorlardı bizi. En çok beni deniyorlardı çünkü aram tüm doktorlarla iyiydi ve en uyumlu denek bendim. Onlarla yakınlaştıkça çıkış kapılarını görebilmeye başlamıştım. Bugün kaçmaya karar verip çıkış kapısından çıksam da son derece paslı ve ağır olan çıkış kapısı, ben çıktığım anda geri kapanırken çok ses çıkarmıştı ve haliyle peşime takıldılar. Zor kaçtım, düştüm, ağladım, önümü göremedim..."

Jay ve Riki sakin sakin başlarını sallıyorlardı kızın anlattıklarını dinledikçe. Riki iç çekti. "Çok zayıfsın, aç mısın? Hemen bir şeyler hazırlayalım."

Jay koluyla dürttü Riki'yi. "Sorma bence bunu."

Riki ayağa kalktı hızlıca. Karşısında ağlamak üzere duran kızı güldürmesi gerekiyormuş gibi hissetti. "Benim odamın kilidi bozuk değil, seni o odaya götürelim, kıyafetlerini değiştir ve tekrar aşağı gel. Abim beceriksizdir, sana birkaç bir şey hazırlayacağım."

Eunchae gülümsedi önce. "Gerçekten gerek yok, aç değilim."

Jay kafa salladı. "Riki doğru söylüyor, yemeye ihtiyacın vardır. Hem koşarken enerjin bitmiş bayılmışsın. Dediğimizi yap ve gel aşağı."

die ;; niki + eunchaeWhere stories live. Discover now