1.7

45 8 6
                                    

Eunchae kafede tek tek siparişleri alıp kasaya geçirirken Yunjin de siparişleri hazırlıyordu. Sabah daha erken saatlerde gelip hazırladığı tatlıları sadece tabaklara koyup sunumunu hazırlıyordu Yunjin. Daha erken uyanmak zorunda da kalsa en kolay iş Yunjin'e aitti.

Eunchae masadan masaya koştururken yorulsa da evde oturmak yerine bu koşturmayı tercih ettiği için halinden hiç şikayetçi değildi. Aksine çok mutluydu çünkü böyle sevimli bir patrona denk geldiği için en az patronu kadar o da kendini şanslı hissediyordu.

Yunjin hazırladığı tabakları Eunchae'nin alması için zile bastı ve Eunchae başka siparişleri aldığı masadan -işi bittiği gibi- uzaklaşıp tabakları almaha gitti.

Her gün yaptığı bu fiiller onu bedenen yorsa da zihnen hiç yormuyordu.

Yunjin tepsideki tabakları masaya bırakırken içeri giren Jay ve Riki'yi fark etmedi tabii ki. Kasanın hemen yanında, önü cam olan, içinde dilimlenmiş tatlıların bulunduğu buzdolabının hemen arkasında diğer tabakları hazırlayan Yunjin de fark etmedi tabii.

Tabakları bıraktığı gibi kapıdan içeri giren değişik müşterilere göz gezdirdi Eunchae. O anda fark etti yeni gelen müşterilerin kimler olduğunu. Onları selamlamak için yanlarına gidecekti ancak zile bastı Yunjin.
Diğer tabaklara almaya gitmek durumunda kalmıştı.

Tepsinin altına aldığı iki adet menüyle beraber gitti siparişleri getirmesi gereken masaya. Riki ve Jay ise sabırsızlıkla bekliyordu.
"Annem, sen ve Eunchae'nin birlikte olduğunu duyarsa senin başından ayrılmaz yalnız. Darlar seni kıza çok yaklaşma korkutma diye."

Riki gözlerini kıstı. "Neyim ben? Kurt adam mı, vampir mi? Çok yaklaşma ne demek ya! Yok bir de dolunayda odaya kelepçeleyin beni!"
Jay, Riki'nin söylenmesine güldü. "Saçmalama oğlum, onu mu diyorum sana! Korkar yani kadın, daha küçüksün."

Riki başını iki yana salladı. "Merak etme onun izni olmadan ben ona hiçbir şekilde yaklaşamam zaten. Öpene kadar bile kafamda bin tane soru işareti vardı!"
Jay omuz silkti ve arkasına yaslandı. "Sen bilirsin, ben uyarmış olayım da."

Riki anlayışla karşılamaya çalışarak kafa salladı ve sadece sustu. Çok geçmeden masalarına gelen Eunchae ile ikisinin de yüzünde güller açtı. Gülümseyerek Eunchae'ye bakıyorlardı. "Geçen günki tatlılar çok iyiydi, onlardan alalım."

Eunchae saçını kaşıdı. "Jay, geçende ne aldığınızı hatırlamıyorum."

Riki güldü. "İkimize de filtre kahve ve o tekli kurabiyelerden getir madem. Onu denemedik."
Jay, Riki'ye katılır gibi kafa salladı. "Pekala!"
Riki, masadan uzaklaşmak üzere olan Eunchae'nin bileğini yakaladı ve Eunchae anlam veremeden bir süre Riki'ye baktı. Riki en sonunda dayanamadı ve gülümseyerek göz kırptı. Ardından hiç beklemediği hamleyle karşılaştı tabii. Eunchae utanarak uzaktan öpücük yollamıştı ve sonra kendi hareketine gülerek uzaklaşmıştı.

Riki ise Eunchae'nin gülerken şişen yanaklarına bakıp güldü. Eunchae masadan uzaklaştığı anda başını geriye atıp mırıldandı. "Öldüreceksin beni!"

...

Eunchae gözlerini açtığında filmin çoktan bitmiş olduğunu gördü. Gözlerini kısarak başını kaldırdı ve yanında Riki'yi buldu. Yine Riki'nin omzunda uyuyakalmıştı. "Yine sonunu kaçırdım!"

Riki, Eunchae'nin suratına yapışan perçemini kulağının arkasına sıkıştırdı. "Çok yoruluyorsun ama ona rağmen bana zaman ayırmaya çalışıyorsun çünkü."

Evde herkesin uyuduğu ve Bayan Kobayashi'nin de evine döndüğü saattelerdi. Riki hızlıca Eunchae'ye yaklaşıp dudağına bir buse kondurdu. Eunchae ise şaşkınlıkla sağ elinin parmak uçlarını dudaklarına götürüp sol eliyle Riki'nin omzuna vurdu. "Evdeyiz, kendine gel!"

die ;; niki + eunchaeWhere stories live. Discover now