0.8

30 12 26
                                    

Eunchae'nin bu evde doldurmak üzere olduğu üçüncü haftasıydı. Kendisine evini açan bu ailenin sahip olduğu özel hastanede kendisinin ölüm töreni -kimsesiz olduğu bilgisinden ötürü- hastane çalışanları tarafından tamamlanmıştı. Bedeninin yakıldığı bilgisi hastanenin kayıtlarına ulaşmıştı ve Eunchae özgürlüğüne adım adım yaklaşıyordu.

Kendi kıyafetlerini giyme hissi hiç bu kadar rahatlatıcı gelmemişti Eunchae'ye. Telefonunu kullanmasına çok az kalmıştı. Teknolojik açıdan diyete girmiş gibi yaşıyordu Japonya'ya geldiğinden beri.

Eunchae odasında durmaktan sıkıldığı için odasından çıkmıştı ve kendisi daha kapının eşiğindeyken Bay Nishimura'yı görmüştü. Artık birbirlerine alıştıkları için Bay Nishimura da ciddi halinden uzaklaşmış Eunchae'ye daha samimi davranmaya başlamıştı. Kolları hala aşağıdayken ellerini -bileklerinden doğru- kırıp yanlarına dümdüz açmış, olduğu yerde dönmüştü. "Nasıl olmuşum?"

Eunchae güldü. "Çok yakışmış!"

Bay Nishimura güldü. "Sağ ol. Dua et ki bugün akşam yemeği saçma sapan geçmesin. Hiç sevmediğim biriyle yemek yiyeceğim çünkü!"
Eunchae kafa salladı. "Dua edeceğim Bay Nishimura."
Bay Nishimura ellerini dümdüz birleştirip işaret parmaklarını dudakları üzerine götürdü. Gözlerini kapatıp dua etti. Ardından da merdivenlerden indi. İçeride oturan diğer üç kişi merdivenden inen Eunchae ve Bay Nishimura'ya bakmıştı.

Bay Nishimura ceketinin kollarını düzeltirken konuştu. "En iyisini dileyin, çıkıyorum ben."
Riki omuz silkti. "Sadece yemek yiyeceksin baba, en iyisi derken?"

Bay Nishimura dudağının kenarıyla gülümsedi. "En iyisini dileyin ama onun adına. Dua edin, yemeğin sonunda evine yüzündeki morlukla dönmesin."
Cümlesinin bitiminde eşinin gözleri içine bakmıştı Bay Nishimura. Bu cümlesinin ardından eşiyle buluşturduğu bakışları da evdeki geri kalanların gözünden kaşmamıştı. Jay saçlarını geriye attı. "Biz de üst katta oyun oynayalım madem. Anne, sen de gel bilgisayardan bebek giydirme oyunu oynarsın."

Bayan Park gözlerini devirirken yorgunmuş gibi gülmüştü. "Saçmalama Jay, istediğinizi yapın siz. Ben biraz uyur kafa dinlerim."
Riki kaşlarını çattı. "Bir sorun mu var, iyi misin?"

Bayan Park gülümsedi. "İyiyim oğlum, bugün iş yerinde biraz stresli işlerle uğraştım da..."

...

"Afiyet olsun."

Bay Ito'nun cümlesine karşılık gülümsedi Bay Nishimura sadece. Önlerinde duran ızgara biftekten ikisi de küçük parçayı ağızlarına atıp uzun uzun çiğnediler. İkisinin de konuşmaya niyeti yoktu ama Bay Ito davet ettiği için konuşmayı o açacaktı.

Öyle de oldu.

"Nasıl gidiyor işler? Hastane yönetimi..."

Bay Nishimura gülümsedi zorla. "Güzel, yani senelerdir yapıyorum. Zor değil artık, tahmin edersin ki."
Bay Ito kafa salladı. "Evet, tabii. Benimki de soru!" Güldü Bay Ito.
"Senin nasıl gidiyor yeni işin?"

"Yeni işim mi? Nereden biliyorsun yeni işimi?"

Bay Nishimura dudağının kenarıyla güldü. "Yapma Tanrı aşkına, senelerdir aynı deneyleri yapmaktan sıkılacağını ikimiz de biliyoruz. Şimdi ne üzerine çalışıyorsun?"

Bay Ito önündeki biftekten bir parça daha kesecekken Bay Nishimura'nın sorusu ardından hareketini aniden durdurdu ve bıçak tabakta çok tiz bir ses çıkardı. Bu ani ses ikisinin de dikkatini çekmişti. Bay Ito, karşısındaki adamın sorularının altında yatan manayı açık açık öğrenene kadar tabiri caizse salağa yatacaktı.
"Ne olsun işte, birtakım insalığa yarayacak deneyler..."

Bay Nishimura biftek parçasını ağzına atmış onu çiğnerken anladığını belirtmek için kafa salladı.
Bay Ito da bifteğin yanında servis edilen haşlanmış sebzelerden bir parça attı ağzına. İkisi de ağzındaki lokmaları çiğnemekle meşguldüler.

"Karın nasıl?"

Bay Ito, sorduğu soru ardından ağzı kulaklarına varırcasına gülerken Bay Nishinura masaya oturduğundan beri ilk kez ciddi bir hal takınmıştı. "Karımın nasıl olduğu seni ilgilendirmez."

"Sakin ol-"

"Yıllar önce karıma ettiğin terbiyesiz teklifi unutmadım sanma. Sakın benimle oynamaya kalkma!"

"Eunchae'yi ver!"

Bay Nishimura'nın uyarısını bölen şey Bay Ito'nun haykırışıydı. Yandaki masalarda oturan insanlar ayıplayan bakışlarını bu iki adama çevirirken Bay Nishimura kaşlarını çatmış hayretle karşısındakine bakıyordu. "En beklemediğim şeyleri yapmaktan tahmini kaç yaşında vazgeçeceksin?"

Bay Nishimura yumruğunu masaya vurmuştu. "Karıma ahlaksız bir ilişkide bulunma teklifin bile son derece şaşırtıcıyken şimdi bana bir de kaçak site üzerinden topladığın insanlarla deneyler yaptığını ve onları mağdurlaştırdığını mı söylüyorsun? Pes doğrusu!"

Bay Ito omuz silkti. "Bilim için her şey yapılır."

Bay Nishimura yemekten kalkıp işaret parmağını karşısındakine salladı. "Benim sana verecek kimsem yok, vazgeç benim olanları alma arzundan!"

Bay Nishimura arkasına bile bakmadan yürürken Bay Ito peşinden seslendi. "Evde bıraktın hepsini, değil mi?!"

Bay Nishimura sinirle nefesini dışarı üflerken otomatik kapıdan dışarı çıktığı anda kendisini bekleyen şoförüne döndü. "Hemen telefonumu ver bana!"

Şoför, Bay Nishimura'nın kabanını bir elinde taşırken diğer eliyle kabanın sol üst cebinden telefonu alıp uzattı. "Buyrun efendim."

Bay Nishimura hızlı bir şekilde karısını aradı, Bayan Park'ın telefonu açmasını beklediği sürede de kapısı açık arabadan içeri girdi ve yerine kuruldu. Bayan Park telefonu açtığında talimatı verdi Bay Nishimura. "Gizli kata saklanın en hızlı şekilde. Seni seviyorum."

Bayan Park sorusunu soramadan telefonu kapattı Bay Nishimura. Bayan Park hızlıca oturduğu koltuktan kalkıp gençlerin bulunduğu en üst kata koşarken Bay Nishimura polisi arıyordu.

Bayan Park üst kata nefes nefese vardığında üç gencin de dikkatini çekmişti. "Anne?"

Jay'in soru sorar şekilde annesine hitabı ardından Bayan Park yine nefes nefese konuştu. "Hiçbir soru sormadan peşimden gelin, hemen!"

die ;; niki + eunchaeWhere stories live. Discover now