1.5

37 7 15
                                    

Eunchae saçlarını tarıyorken odasının kapısı tıklanmıştı. Eunchae kapının koluna uzanıp kapıyı açtı ve aynanın önüne geçti tekrardan. Riki kapının pervazına dayanmış şaşkınlık ifadesi takınarak Eunchae'ye bakıyordu. "Nereye?"

Riki kaşlarını çatarak elindeki tarağıyla saçının taradığı tutamını bırakıp Riki'nin gözlerinin içine 'ciddi misin' der gibi baktı. Riki derin bir nefes aldı ve odanın içine girip kapıyı kapattı. "Gerçekten buluşacak mısın o adamla?"

Eunchae dudağının kenarıyla gülümsedi. "Sen değil miydin 'kabul et' diyen?"

Riki başını iki yana salladı. "Yemeğe ben gideceğim için kabul et demiştim. Amacım seninle o adamı romantik bir ilişkiye sürüklemek değildi."
Eunchae derin bir nefes aldı ve elindeki tarağı masaya bıraktı. "Boşversene, ben o yemeğe gitmek istiyorum."

Riki huzursuzluğunu belli etmemek için ciddi tavrını değiştirmemeye özen gösterdi. "Sen ciddi misin?" diye sordu, Eunchae'nin dudaklarından "Hayır" cevabını duymak için. Eunchae oralı olmadı. Aynadan üstünü düzeltirken cevap verdi Riki'ye. "Evet."

"Pekala, görüşürüz akşam." dedi Riki sadece. Çıktı odadan. Peşinde dolu gözlerle bıraktığı kızdan haberi yoktu çünkü cevabı duymanın ardından suratına bile bakmamıştı Riki. Eunchae gözyaşları akmasın diye tavana dikti bakışlarını. Riki huzursuzlukla aşağı indiğinde abisiyle göz göze geldiler. Jay, durumu az çok anladığı için sesini çıkarmamıştı. Riki oflayarak abisinin yanına oturdu ve açık olan televizyon yerine halıyı seyretmeye karar verdi.

"Nasıldı tavrı?" diye sordu Jay.

"Suratsızdı ama istekli de gitmeye."

Jay dudağının kenarıyla güldü. "Bak bu böyle olmaz. Ona açılman lazım artık. Açılsam ne olur, açılmasam ne olur; diye düşünmenin zamanı geçti artık. Git açıl bugün ona."
Riki başını hızlıca iki yana salladı. "Beni istemiyor."

Jay kendinden son derece emin bir şekilde cevap verdi. "Ben, istediğine eminim, açıl ona artık!"

...

"Çok zarif görünüyorsun."
Eunchae karşısındaki adamın iltifatı üzerine gülümsedi ve bu gülümsemesinin içinden olduğu kadar dışından da yapmacık durmasını istemedi. "Teşekkür ederim."

"Japon değilsin, değil mi?"

Adamın merak içinde sorduğu soruya kafa salladı Eunchae. "Koreliyim. Buraya tatil amaçlı gelmiştim ama buraya yerleşmeye karar verdim sonradan."
Aslında belki de aylarca burada deney faresi gibi kullanıldığından bahsetmek istemedi Eunchae. Uzun uzun derdini anlatacağı kişinin bu adam olmasını istemiyordu çünkü. "Anladım, telaffuzun çok iyi diyecektim ben de."

Eunchae bu iltifat karşısında sadece gülümsemekle yetindi. Önündeki yemekten bir parça alıp ağzına attı ve onu -karşısındaki adamla konuşmamak için- uzun uzun çiğnedi. "Ben, sizden çok etkilendim. Normalde adetim değildir gördüğüm ilk kadını yemeğe davet etmek, gerçekten. Ama siz..."
Adam bir süre ışıldayan gözlerle Eunchae'ye baktı ve Eunchae göğsüne oturan vicdan ağırlığından dolayı rahatsız oldu. "... siz beni çok etkilediniz güzelliğinizle. Sanıyorum ki kişiliğiniz de çok güzel."

Eunchae gülümsedi. "Siz de çok iyisiniz, yani-"

Eunchae lafına devam edeceği anda masaya bırakılan kağıt paraların üstünde duran ele baktı. Sertçe masaya vurulmuştu. Elden sonra koluna göz attı ve sonra kafasını tamamen kaldırıp arkasında duran kişinin kim olduğuna baktı. Riki'ydi.

"Yemek için sağ olun ama gitmemiz gerekiyor."

Paranın üstünde duran eli Eunchae'nin bileğini yakaladı ve Eunchae ne olduğunu anlamadan sandalyesinden kaldırımıştı. "Üzgünüm ama onun ait olduğu kişi benim." dedi Riki ve hızlıca peşinden Eunchae'yi sürükleyerek çıktılar. Eunchae nefes nefese kolunun çekiştirildiği yoldan giderken Riki sinirden burnundan soluyordu.

"Ne yapıyorsun!" diye çıkıştı en sonunda Eunchae. Riki, kızın kolunu bıraktı ve birbirlerine dik dik bakarak dikildiler birkaç saniye. "Anlamıyorum bu adamda ne bulduğunu!"

"Hiçbir şey bulmadım zaten!"

Birbirlerine bağırdıklarının farkında bile değillerdi. Restorantın dışında, arabanın tam yanında kavga ediyorlardı ve yoldan geçen birkaç araba sahipleri onlara bakmıştı. Aralarında hakim olan öfke bu kadar belliydi.

Eunchae derin bir nefes aldı. Başını göğe kaldırdığında sağ gözüne çarpan damlayı umursamadı. Yağmur çiseliyordu ama ikisinin de umrunda değildi. "Ya sen gerçekten körsün, biliyorsun değil mi?"
Riki durmuş kendisini azarlayan Eunchae'yi izliyordu. "O gece seni öptüğümü bile bile bana böyle bir şey olmamış gibi davrandın, bana teklifi kabul etmemi söyledin ve şimdi de gelip beni restoranttan çekiştire çekiştire çıkartıyorsun! Derdin ne senin Riki? Söylesene."

Riki kaşlarını çattı. "Sen, beni öptüğün geceyi hatırlıyor musun?"

Eunchae 'şaka mı yapıyorsun' der gibi alaycıl bir surat ifadesiyle ona baktığında Riki her şeyi ne kadar berbat ettiğini fark etti. "Eunchae sana yemin ederim ben hatırlattığım zaman utanırsın diye söylemedim. Kendi içimde hep sana açılmak için doğru zamanı bekledim."

Eunchae alaycıl surat ifadesini bozmadan tek kelime etti. "Korkaksın."

Riki kalbinin kırıldığını hissetti. İçinden "Demek incinmek böyle hissettiriyormuş" diye düşünerek Eunchae'nin hislerini empati kurmadan anladı. İkisi de şiddetlendiğini fark etmedikleri yağmur tarafından sırılsıklam edilmişlerdi ve birbirlerine bakmaya devam ediyorlardı. "Ben, sarhoşsun diye olduğuna inandım. Hislerinin olduğunu düşünemedim."

"Oradan bakınca her sarhoşluğunda birini öpen birine mi benziyorum?"

"Hayır ama olur ya... Eunchae sana açılsaydım ve reddedilseydim, ki en çok bu ihtimali düşündüm, evde tavırlarımız ne hale gelirdi? Kendini yabancı hissettiğin o ailenin yanında daha yabancı hissetmez miydin bizzat en yakın gördüğün kişiyi reddederek? Kaç kere hazırlanacak oldum, reddedilince evin içinde hakim olacak kasvetli havanın hayali durdurdu beni."

Riki, Eunchae'nin iki yanında serbest duran ellerini kendi elleri arasına aldı. "Seni çok seviyorum."

Eunchae suratına yapışan perçemlerini geriye atmak için sol elini çekti Riki'nin elinden. Riki yağmura aldırış etmeden yaklaştı Eunchae'ye ve dudaklarını birleştirdiler, bilinçli olarak.

...

Kapıdan içeri girdiklerinde ikisi de saçları nemli üstleri başları ıslak halde salona girdiler ve Jay gördü onları sadece. Bayan Park ve Bay Nishimura uyumuşlardı ve Jay, kardeşinden haber almak için uyumamayı seçmişti. Salonda abisinden başka kimse olmadığı için Eunchae'nin elini tuttu Riki. Jay bunu fark ettiği anda ayağa kalkıp kollarını iki yana açtı ve sevinçle konuştu.

"İşte görmek istediğimiz görseller bunlar!"

Eunchae şaşkınlığını gizleyemedi. "Sen biliyor muydun?"

Jay her iki yanda açık duran kollarını indirip ellerini pijamasının ceplerine koydu. "Sen, değil. Siz. Eminim annemler de biliyordur aranızda bir şeyler olduğunu."

Eunchae ve Riki salona ıslak kıyafetleriyle oturdular ve Riki omuz silkti. "Hadi oradan, nereden bilecekler ki?"

Jay ensesini kaşıdı ve güldü dudağının kenarıyla. Sırıttı da denebilir. "Çok basit. Her an birbirinize kaçamak kaçamak bakmanız, senin -Eunchae'nin sorunlarında- daha çok endişelenmen, sürekli her yere beraber hareket etmeniz, gece birlikte geç dönmeler... Bence yeteri kadar açık."

Eunchae kafa salladı. "Eh, evet."

Riki abisine baktı. "Yarın oyun oynayacağım diye tutturmak yok. Yarın hep beraber basketbol maçı oynamaya gidelim."
Eunchae el çırptı. "Süper olur!"

Jay kafa salladı. "Olur tabii..." Jay, bakışlarını Eunchae'ye çevirdi. "... ama bence patronunu da çağır, ikişer kişi takım oluşturur daha eğlenceli hale getiririz oyunu."
Eunchae dudaklarını dümdüz yaptı, emin olmadığını belli etmek için belirsizlik ifadesini takındı suratına. "Bilemedim şimdi, daha yeniyiz ya kabul eder mi bilmiyorum."

Jay kafa salladı 'anladım' demek ister gibi. "Olsun, sen yine de sor. Duruma göre bakarız tabii."

die ;; niki + eunchaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin