0.5

56 11 17
                                    

Jay ve Riki nefes nefese içeri girmişlerdi. Riki, elinde tuttuğu bavulu kapıdan içeri sokmuştu ve salonda oturup birlikte televizyon izleyen Bayan Park, Bay Nishimura ve Eunchae üçlüsü; dönüp Jay ve Riki'ye bakmışlardı. Eunchae, gördüğü bavul ile gözlerini açtı. "Benim bavulum değil mi o!"

Hepsi hızlıca kapıya ilerliyordu ama Eunchae diğer ikisinden daha hızlıydı. Kapının önünde duran bavula varmıştı Eunchae. Riki gülümseyerek Eunchae'yi izliyordu. Eunchae gülümserken Riki'ye sarılmıştı. Kimse Eunchae'nin Riki'ye sarıldığını garipsemese de Eunchae garipseyerek geri çekilmişti.

Riki zorlukla yutkundu.

"Daha bugün bahsetmiştim sana bavulumdan, bulmuşsun!"

Riki ensesini kaşıdı. "Basketbol sahasının ortasına bırakılmıştı, abimle beraber bulduk."
Eunchae gülümsedi. "İkinize de çok teşekkür ederim."
Jay ve Riki gülümsedi sadece.

Bay Nishimura tek kaşını kaldırmıştı. "Yani sahanın ortasında duran bavulu öylece evimize getirdiniz, öyle mi? Yani hiç düşünmediniz bavula takip cihazı takılıp takılmadığını."

Riki ve Jay birbirine bakarken Eunchae endişe ile Bayan Park'a baktı. Bayan Park, Eunchae'nin omzunu sıvazladı ve kulağına "Korkma." dedi.
Eunchae endişeyle gözlerini kapatırken Bay Nishimura Eunchae'ye döndü. "Kızım..."
Bay Nishimura cümlesini düzeltme gereği duydu. "... yani, Eunchae bavulunu dolaba boşalt ve bavulunu inceleyelim. Olur mu?"

Eunchae kafa salladı. "Olur."

Riki anında yüklendi bavulu. "Sana yardım edeyim."

Eunchae sesini çıkarmadı ve merdivenlere doğru ilerledi. Riki de onu takip etti elindeki yüküyle. Beraber merdivenleri çıkmayı bitirdiler ve Eunchae kendisine verilen odanın kapısını açtı. Riki dolabın önüne yere bıraktı bavulu. Eunchae dolabın kapaklarını ve ardından da bavulun fermuarlarını açtı.

İkisi de karşılıklı oturuyorlardı ve aralarında bavul vardı. Riki saçlarını geriye attı. "Ben çok özür dilerim."

Eunchae başını iki yana salladı olumsuz manada. "Hiç önemli değil. Aslına bakarsan zaten bulacaklardı beni."

"Hayır. Bu daha geç olacaksa bile benim yüzümden daha erken olacak."
Eunchae gülümsedi. "Gerçekten bir önemi yok."

Eunchae bavuldan çıkardığı kıyafetleri tek tek katlamaya başlamıştı. Bölüm bölüm ayırdığı parçaları üst üste koyuyordu ve Riki de onu izliyordu. "Bir şey sormak istiyorum."

Eunchae, gözlerini Riki'nin gözlerine dikti. Riki sessizce soruyu bekledi. "Bu odada ne var?"
Riki elini ensesine getirip kaşıdı. "Annem ve babamın, yani üvey babamın, bir kızı olmuştu. Abimle ortak bir bağımız daha olacaktı ve on yaşındayken öldü. Bu oda, böylece kaldı. Kimse dokunmadı daha fazla. Nasıl öldüğünü, ne olduğunu anlayamadık hiçbirimiz."

"Nasıl yani?"

"Şöyle ki; piknik yaptığımız bir gün kayboldu ve sonra da ölüm haberi geldi. Babamın hastanesine getirildiği söylendi cesedin ama annem de babam da gidip görmek istemedi. Görevlilerin bedeni yakmalarına izin verdik. Sadece mezarını biliyoruz. Basketbol oynadığımız bir orman var, seni bulduğumuz. Onu da o ormanda kaybetmiştik."

Eunchae başını eğdi. "Özür dilerim, bilseydim böyle bir anısı olduğunu anlattırmazdım."

Riki başını iki yana salladı. "Alıştım artık. Bir erkek olarak sizin kadar çok düşünmüyoruz zaten."

Eunchae katladığı kıyafetleri yerleştirmek için ayağa kalktı ve Riki de aynısını yaptı. Eğilip ayırdığı bölümleri eline aldı ve yerleştirmesine yardım etti. "Sana karşı dürüst olacağım."

Riki, Eunchae'ye baktı. "Ben çok korkuyorum."

Eunchae anlamayarak kaşlarını çattı ve Riki'nin gözleri içine baktı. "Eunchae, ben sana alıştım sanırım. Ben gerçekten birini daha kaybetmekten korkuyorum."
Eunchae başını iki yana salladı. "Kötü düşünmek için daha erken."

İkisi de kıyafetleri yerleştirmeyi bitirmişlerdi ve açık duran kapıdan çıkan ilk kişi Riki oldu. Eunchae dolabın kapaklarını kapatıp odadan çıktı, Riki'nin peşinden yöneldi merdivenlere. Peş peşe indiler merdivenden ve kendilerini koltukta oturarak bekleyen evin geri kalanına doğru ilerlediler.

Riki de Eunchae de yan yana koltuğa kuruldular ve bir süre herkes sessizce halıyı izledi. Bay Nishimura derin bir iç çekti. "Bavulu bizim çocuklardan birine vereceğim, telefonunu da aratacağım. Bir süre yine telefonun bizde kalacak Eunchae. İzine ulaşırlarsa bir çözüm yolu bulmaya çalışırız."

Eunchae ağlayacağını bildiği için titremek üzere olan sesinden ötürü fısıldadı. "İzninizle."

Eunchae ayağa kalktı ve hiçbir şey demeden odasına çıktı. Niki dirseklerini dizlerine yerleştirerek oturduğu koltukta eğildi, sağ elini alnına yaslayıp yeri izledi. Tüm olayda kendini suçluyordu. Aynı suçlamayı Jay de yapıyordu ancak Riki kadar suçluluk duygusu hissetmiyordu kendinde. Sonuç itibariyle onlar bomba olma ihtimalini düşünmüş ve ihtimalleri olabildiğince düşünerek hareket etmişlerdi. Düşünemedikleri ihtimallerden ötürü suçlanmak o kadar da ağır değildi Jay için.

Eunchae odasına çıkmış ağlıyordu. Bu aileye geldiğinden beri başına açtığı işler için ağlıyordu, yakalanmaktan ya da ölmekten korkmuyordu.

Dirseklerinin içlerine baktı Eunchae. İğne izlerinin çoğunun gidip azının kaldığını gördü. "Bana ilaç olan bu insanlara yara oldum!" dedi. Ağlaması daha da şiddetlendi. Hıçkırıklar karıştı ağlayışına.

Evin ilk katındaki sessizlik, ölüm sessizliğiydi. Kimse ağzını açmıyordu. Eunchae geldiğinden beri salondaki halının desenine daha da hakim olmuşlardu.

Jay oturduğu koltuktan kalktı ve gözler ona döndü, refleks olarak. "Neler oluyor ya? Biz gerçekten sıyırmışız!"
Salondaki herkes kaşlarını çatarak Jay'e bakmaya başladılar. Kimse, Jay'in neden bunları söylediğini anlamamıştı. "Ya daha takip cihazı var mı yok mu bilmiyoruz bile! Neden hemen yelkenleri suya indirdik ki?"

Bayan Park konuştu bu sefer. "Eğer varsa, ne yapacağız?"

Jay omuz silkti. "Anne, biz özel hastane sahibi değil miyiz zaten. Herhangi bir hastalıktan öldü gösterip, yalan bir cenaze töreni düzenleyip Eunchae'ye kimlik bastırmak bu kadar zor değil!"
Bay Nishimura dudağının kenarıyla güldü, dalga geçer gibi. "Tabii, devlet memurları da bizi bekliyordu Eunchae'ye kimlik çıkartalım diye."

Jay güldü dudağının kenarıyla, tıpkı babasının yüzünde taşıdığı kinaye gibi. "Paranın çözemeyeceği bir şey yok baba."

Bay Nishimura ayağa kalktı. "Pekala, ben uyumaya gidiyorum. Yarın akşam ne yapacağımıza karar veririz."

Bay Nishimura merdivenlere ilerlerken Riki hala halıyı izliyordu. Bay Nishimura çıktığı merdivenlerin ardından ölen kızının odasından gelen hıçkırık seslerinden ötürü kapıya kadar gitti ama açık kapıdan içeri bakmadı bile. Arkası kapıya dönük şekilde konuştu. "Yarın akşam bulduğumuz bir çözüme bakar konuşuruz, ağlama lütfen."

Eunchae, Bay Nishimura'nın içeri gireceğini düşünerek gözyaşlarını sildi. "Tamam." dedi tatlı bir sesle.

Bay Nishimura cevap verdi bu sefer. "Korumak için elimizden geleni yaparız, sen bu gece de önceki geceler kadar rahat bir uyku çekmeye çalış. İyi geceler, kızım."

die ;; niki + eunchaeWhere stories live. Discover now