0.6

57 13 37
                                    

Kahvaltıda hiç kimse konuşmamıştı. Riki, Eunchae'nin suratına bile bakmamıştı ve Eunchae suçu kendinde aramıştı bu yüzden. Riki ise suçun kendinde olduğuna inandığı için bakamamıştı Eunchae'nin suratına. Kahvaltı biteli bir saat olmuştu ve Jay, Eunchae, Riki bir saattir televizyon izliyordu.

Jay derin bir iç çekip oturduğu yerde gerindi. "Yeter artık ya!"

Bir önceki gece yaptığı çıkışın aynısıydı bu. Riki ve Eunchae bakışlarını televizyondan ayırıp Jay'e çevirdi. Jay, kendisinden bir açıklama bekleyen bu iki insan arasında bakışlarını gezdirdi. "Daha ortada hiçbir şey yok! Herkes döksün içini, çözüm buluruz belki?"

Riki ilk defa çıkışmıştı abisine. "Abi saçmalama!"

Jay kaşlarını çattı bu sefer. "Ne oluyor oğlum sana? Ne bu tavırlar!"
Eunchae gerilen ortamdan ötürü yaslanarak oturduğu koltuğa daha çok sindi. Riki gözlerini kısarak abisine baktı. "Bütün bunlar bizim dikkatsizliğimiz yüzünden farkındasın değil mi!"

Jay başını iki yana salladı. "Oğlum biz nereden bilebiliriz ki bu heriflerin manyak olduğunu? Kaldı ki ortada kesin bir sonuç da yok! Daha takip cihazı var mı yok mu bilmiyoruz bile."
Eunchae bakışlarını yere eğdi. "Eğer ben hiç buraya gelm-"

"Yeter, sana kaç kere diyeceğiz senin bir suçun yok diye!"

Aynı sinirle Eunchae'ye de çıkışmıştı Riki. Eunchae şaşırarak Riki'ye baktı. Lafının bölünmesini mi, dip dibe oturduğu kişinin kendisine bağırmasını mı yoksa kalbinin kırılmasını mı düşünse emin olamadı. "Ne yapacağımı bilemeden başınıza iş açtığımı düşünmek nasıl bir his biliyor musun sen!"

Eunchae'nin Riki'ye çıkışı Jay'i de şaşırtmıştı. Birkaç günü yan yana geçiren bu üç kişi, birbirinin bu hallerini ilk kez görmüşlerdi. Riki karşısında ağlamak üzere olan kızı sinirinden göremedi. Her ne kadar siniri kendine de olsa o an gözü dönmüş bir şekilde ayağa kalktı. "Ne yap biliyor musun? Öl Eunchae!"

"Ne diyorsun sen!"

Jay ayağa kalkıp Riki'nin karşısına dikilmişti. Dün formaliteden Eunchae'yi ölü gösterme fikri Riki'nin aklına çok yattığı için, dün ki planı kastetmişti ama Eunchae'nin bu plandan haberi bile olmadığı gerçeğini unutmuştu.

Eunchae'nin sımsıkı tuttuğu çenesi, gözyaşlarından ötürü bulanık görmesine sebep olan ve kan kırmızısı kesilen gözleri Jay'in dikkatini çekmişti. "Ne diyorsun dedim Riki!"

Riki kaşlarını çattı. "Sen değil miydin Eunchae'yi formaliteden öldü gösterip yeni bir kimlik oluşturalım diye!"
Jay kafa salladı. "Doğru, ben hala fikrimin arkasındayım."

İçlerinde en sakin Jay, en kırgın Eunchae, en kızgın da Riki'ydi.

"Seni gerçekten anlayamıyorum. Dün beni kaybetmekten korktuğundan bahsederken bir gece de ne oldu da ölmemi ister oldun?"

Eunchae'nin titreyen sesiyle söylediği cümleler ardından Riki yutkundu. Karşısındaki zayıf duygulara sahip olan insandan daha zayıf kalacağını hiç düşünmemişti. Eunchae'nin sorusu altında ezildi kaldı çünkü hiç açıklamadan ve düşünmeden "öl" demişti ona.

Eunchae hala koltukta otururken bu sefer Riki de tekrar yanına oturdu ve ağlamak üzere suratını elleriyle kapatan kıza bakmaya çalıştı. "Sana yemin ederim ölmeni istemiyorum. Sadece, açıklamama izin ver."

Eunchae ellerini yüzünden çekip Riki'nin gözlerinin içine bakmıştı. Yanlarında artık dikilmeyen ve mutfağa su içmeye giden Jay'i fark etmemişlerdi bile. Salonda bir başlarınalardı. "Dün abim seni öldü göstermenin ve yeni kimlikle yeni bir hayat kavuşturmanın kolaylığından bahsetmişti. Sana yemin ederim bunu kastetmiştim."

Eunchae derin bir nefes aldı. "Bu bana sinirli olduğun gerçeğini değiştirmiyor, sen bana gerçekten kızgınsın. Ölmemi isteyecek kadar değil belki ama... Baksana Riki, hiç düşünmeden konuşuyorsun!"

Eunchae'nin sitemi ardından Riki zorlukla yutkundu. Hala gözleri birbirine kenetliyken Riki bir süre kızın suratını izledi. Ne diyeceğini bilemedi. Riki, Eunchae'nin boşta duran sağ elini kendi elleri arasına aldığında mutfaktan yeni çıkmış olan Jay geri girdi. Onları baş başa bırakmak istemişti.

Riki konuştu bu sefer. "Sinirim sana değil, kendime. Dünden beri kendi salaklığım yüzünden yedim bitirdim kendimi. Gece kendi dikkatsizliğime kızmaktan kafayı yedim. Bugün bu kadar düşünemiyorsam sebebi kendime olan sinirimle uğraşırken yorduğum beynim."

Eunchae, Riki'nin elleri arasında hapsolunan eline baktı. "Bak kaç gün kaç saat oldu biz tanışalı bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var ki benim için çok değerli olduğun."

Eunchae gözlerini yumduğunda gözlerinden damlayan yaşlar yanaklarında ince bir yol çizdi. Dün gece o da düşünmekten uykusuz kaldığı için gözlerini zorlukla geri açmıştı. "Ben, uyumak istiyorum."

"Pekala, bence de uyumalısın."

İkisi de sakin sakin konuşurken Eunchae başını sola doğru yaslayarak uyudu koltukta. Riki, daha fazla karışmak istemediği için müdahale etmedi ve örtü almaya gitti. Kilerde bulduğu pikeyi aldı eline ve geri geldi. Dikkatlice Eunchae'nin üzerine örttü ve onun yanına oturdu. Koltuğa yaslanırken başını geriye atıp derin bir nefes alacaktı ki nefesi kesildi. Eunchae başını Riki'nin omzuna yaslamıştı.
...

Eunchae gözlerini açtığında salonda karşısında duran televizyon yamuk duruyordu. Daha doğrusu karşısında duran her şey yana yatıktı. Ayıldığı ilk anda kafasını kaldırdığında yanında oturan Riki'yi gördü. Hızlıca saate çevirdi kafasını. Tam kahvaltıdan sonraki saatleri düşündüğünde neredeyse dört saat geçtiğini gördü. Riki'nin sol omzuna yaslamış, dört saat uyumuştu.

Riki ise hiç sesini çıkarmadan beklemişti. Eunchae kafasını kaldırıp Riki'ye baktı. Eunchae yine "kusura bakma" gibi özürlerini sunacaktı ki Riki gülümsedi ve ilk konuşan o oldu. "Günaydın."

"Kaç saattir buradasın..."

"Çok olmadı. Zaten ben de uyumuşum, bir ara ben de senin başına yaslamışım başımı."

Merdivenlerden indiği zaman ikisinin de uyandığını gören Jay gülümseyerek yanlarına gitti. Koltukta oturan ikilinin birbirlerine bakarak konuşurken ne kadar yakın oturduklarından haberleri yoktu. Karşılarında duran koltuğa oturup konuştu. "Sonunda uyandınız, uykucular! Ee..." Jay'in gülüşü suratına yayıldı. "... birbirinizle tartışırken yoruldunuz tabii!"

Riki ve Eunchae sırıttı sadece. Jay, Eunchae'ye baktı. "Yapmak istediğin bir şey var mı?"

Eunchae başını olumsuz anlamda salladığında Riki, Eunchae'ye döndü. "Hadi ama! Canın sıkıldığında ne yaparsın mesela?"

Eunchae saçlarını karıştırdı, geriye attıktan sonra. "Aslında genelde evin içinde canım sıkıldığında mutfağa girip yemek yapıyorum. Ama pek mümkün değil gibi."
"Neden mümkün olmasın?"
Riki'nin sorusu Eunchae'yi bir nebze umutlandırmıştı. Jay kafa salladı. "Yani, arada mutfağa girebilirsin bence. Şimdi tamamen sen gir de diyemem çünkü hizmetçimiz de temizlikten sonra mutfakta dinlendiğini söylemişti."

"Hayır hayır, ben zaten her gün mutfağa girmeyi kastetmiyorum. Canım sıkıldığında yaptığım şey buydu evet ama başka bir şey de yapabiliriz."

"Bugün ufak temizlik yapılacaktı. Hizmetçi yapmış olmalı, söyleyelim tatil yapsın bugünü. Biz de Eunchae ile mutfağa girelim."
Eunchae gülümseyerek Riki'ye baktı. "Sen, ciddisin?"

Riki "e tabi" der gibi omuz silkti. Jay ellerini birbirine çarpıp ayağa kalktı ve diğerleri de onun hareketlerini izledi. "Hadi kalkın, ben hizmetçiyle konuşayım. Hem evine bırakırım, hem de ne eksikse onu alırım. Sen, ne yapmak istediğine karar ver istersen."
Eunchae gülümsedi. "Yabancı mutfaklara ne kadar alışkınsınız? Size kore yemeği yapsam... Yani, çok da yabancı sayılmaz ama bilmiyorum."

"Biz her şeyi yiyoruz diyebilirim."

Jay'in cümlesi üzerine Eunchae gülümseyerek ayağa kalktı. "Süper!"
Eunchae hızlı hızlı mutfağa giderken peşinde, onu dudağının kenarıyla gülümseyerek izleyen Riki'yi bıraktığından haberi yoktu. Jay, kardeşini gördüğü gibi ellerini cebine sokup gülümsedi. "Riki, ev yanıyor."

die ;; niki + eunchaeWhere stories live. Discover now