5-Dudley

88 15 7
                                    

(3. Kişiden)

Sabah olduğunda her zamanki gibi Minho ve Chan kahvaltıyı hazırlamış, çocukları uyandırmışlardı. Hep birlikte kahvaltılarını yapmış, işe gitmek için dağılmışlardı.

Evde sadece Minho ve Seungmin kalmıştı. Seungmin burda yaşamadığı için işi yoktu, Minho da iki yıl önce işten ayrıldığı için işi yoktu.
Birlikte yaptıkları tek şey kahvaltı sofrasını toplamaktı.

Kısa süre sonra masa kalktığında Seungmin odasına çıkmış, üstünü değiştirmiş ve Dudley'e tasmasını takmıştı.

Tekrardan aşağıya indiğinde kendini konuşmak zorunda gibi hissetmişti.
"Ben çıkıyorum."
Minho Seungmin'in gözlerinin içine baktı ve kafa salladı.
"Dikkat et."
Seungmin de aynı şekilde kafasını salladı.

Tam çıkıcakken birşeyi unutmuş olduğunu fark etti, gitarı. Odasından hızla gitarı aldı ve tekrardan dışarı yöneldi.

En sonunda evden çıkmışlardı.
Dudley burayı bilmediği için etrafa boş boş bakıyordu ve tanımaya çalışıyordu. Seungmin'se iki yıldır hasret kaldığı memleketinin hasretini çıkartmaya çalışıyordu.

Yolda yürürken aklına eski takımı gelmişti. Acaba hala aynı yerde miler diye merak etmişti ve kulübün Instagram sayfasını açtı. Farklı bir yere taşınmışlardı ama adres yazıyordu. Adresi navigasyona yazdı ve yürüme mesafesine baktı. 30 dakika, yürüyebilirdi.
Navigasyonu başlattı ve adresi takip etmeye başladı.

Yaklaşık yarım saat sonra karşısına tesis çıkmıştı. Bir süre durdu, daha sonrasında kapıdan içeriye girdi. Güvenliğe kısa bir açıklama yaptıktan sonra sahaya gidebilmişti.

Dudley topları gördüğü anda basketbolcuların üstüne koşmuştu. Onlarla oynamaya başladığında sonunda Seungmin de fark edilmişti.

Jongho'nun gözleri parlamıştı.
"Kim Seungmin!"
Seungmin kollarını açtı ve kendine doğru koşan çocuğa sarıldı. Özleşmişlerdi.

Diğerlerinin yanına giderken konuşuyorlardı.
"İki yıldır nerdeydin!?"
"Amerika'ya gitmiştim."
Gözleri açılmıştı.
"Amerika mı?"
Kafa salladım.

Diğer takım arkadaşlarıyla da konuştuktan sonra bir köşeye geçip oturmuşlardı. Laf lafı açarken tam da Seungmin'in beklediği gibi konu kulüpten ayrılmasına gelmişti.

"Sen kulüpten ayrıldıktan kısa bi süre sonra Minho da çıktı."
"Neden?"
Jongho Omuz silkti. "Bilmem. Zaten çıkmadan önceki günlerde aşırı agresif ve kötü oynamaya başlamıştı. Bi derdi olduğu kesindi. Büyük ihtimalle senin ayrılman ona dokunmuştu."

Seungmin, söylediklerine kafa sallarken Jongho sol elini dizine vurmuştu.
"Hep o orospu çocuğu yüzünden!"
"Kimmiş o?"
Jongho Seungmin'e bakan gözlerini Seungmin'in omzunun üstünden arkaya çevirdi ve kafasını hafifçe bakmadı anlamında oynattı.

Seungmin baktığında onu gördü, Gaon'u.
"Hala burda mı?"
Jongho göz devirerek kafa salladı.
"İkiniz gittikten sonra gözde oyunculardan oldu. Götü iyice kalktı."
Sözleri bitince sessizce 'sikik' demişti.

Bi sessizlik olduktan sonra tekrar konuşmaya başlamıştı.
"Seni kaptana şikayet edende oydu, ispiyonladı."
Seungmin kaşlarını çattı.
"Nasıl yani?"

"Bilmiyor musun? Kaptana senin artık sıkıldığını, ona kötü davrandığını söyledi. Zaten arkası güçlü olduğu için kaptan da onu dinledi. Gaon fazla bilinmeyen ama gücü yerinde olan bi mafyanın çocuğuymuş."

"Güç önemli değil, adam olamamış."

Seungmin'in söylediği şeyin üstüne eliyle kapak yapmıştı.
"Kim Seungmin üçlükten koyduuuu!"
Bağırdıktan sonra elinden tutup birlikte ayağa kalkmalarını sağladı.

Sahanın ortasına geldiklerinde Dudley Seungmin'e koşmuştu. Seungmin onun kafasını okşarken Jongho bi tane top atmıştı.

"Yakala Seungmin, bakalım hala iyi misin?"

Seungmin topu tuttu ve bacağının arasından sektirerek üçlük çizgisine geldi. Topu attığı gibi top sıfır kusurla potaya girmişti.

"Sahadan gitmemiz, unuttuğumuz anlamına gelmez koçum."

Topu elinden alıp kendide attığında küçük maçları başlamıştı.

Yaklaşık yarım saat maç yaptıktan sonra Seungmin vedalaşıp Dudley'le birlikte yanlarından ayrılmıştı.

Han nehrinin yanında dolaşmaya başlamışlardı. Dudley dili dışarıda etrafa bakarken, Seungmin Starbucks'tan aldığı kahvesini yudumlayarak yürüyordu.

Bugün gitmediği her yere gitmek istiyordu. Uzak kaldığı ülkesinde güzelce vakit geçirmek istiyordu.
Sonuç olarak geri dönücekti ve belki de bu fırsat bi daha ayağına gelmiycekti.

Boş, çimenli bir alana çevirdi yönünü. Küçük bir çocuk parkı vardı. Gerisi full çimenlere kaplıydı. Dudley'nin tasmasını çıkarttı ve etrafta koşmasına izin verdi. Bir süre onunla oynadı. At - getir oynuyorlardı. Dudley teklemeye başladığında Seungmin yere oturdu ve onu yanına çağırdı. Kafasını okşadıktan sonra yere uzandı.

Gökyüzünü izlerken telefonu çalmıştı. Yerinde doğruldu ve telefona baktı. Beomgyu'ydu.
"Alo."
"Ne arıyon ne soruyon, unuttun bizi!"
Tebessüm ettikten sonra cevapladı.
"Unutur muyum hiç! Ülkeyle özleşiyorum."
"Hee. E tabii olum, iki yıl olmuş. Hadi ben her yıl 1 aylığına gidiyorum, sen onu da yapmıyorsun."

Öyle havadan sudan konuşmuşlardı. En sonunda telefonu kapattığında Seungmin yanına baktı. Dudley, yoktu!

"Dudley, oğlum. Dudley!"
Ses yoktu. Normalde ona seslenildiği zaman havlayarak gelirdi, ama yoktu.
Seungmin hızla ayağa fırladı. Çevreye bakınmaya başlamıştı.

"Her yer çimen nereye gittin be oğlum!"
O etrafa endişe dolu bakışlar atarken arkasından birinin konuşmasıyla dönmüştü.

"Bir şey mi oldu?"
"Köpeğim, kayboldu, bulamıyorum."
"Adı neydi? Yardımcı olmak isterim."
"Dudley."

Birlikte etrafa bağırmaya başlamışlardı. Seungmin'in iki yılda sıkı dostlarından olmuştu Dudley. Acısını, üzüntüsünü, neşesini... Her şeyini biliyordu o. Çok güzel arkadaştı.

En az bir - bir buçuk saat etrafı aramışlardı ama bulamamışlardı.
En sonunda adamla buluştular.
Seungmin kafasını salladı.
"Bulamadım."
"Bende."

Adama teşekkür edip yanından ayrılmıştı. Şimdi elindeki boş tasmaya bakarak evin yolunu tutmuştu. Köşe bir sokakta merdivenlere oturmuştu. Kucağına gitarını aldı ve bir kaç notada gezdirdi parmaklarını.

Gitarı karnına yasladı ve kollarını bacaklarına koydu. Ağlıyordu, üzgündü. Dudley, gitmişti.. Burası ona yabancıydı. Bilmezdi buraları.

Seungmin içinden geçiriyordu. Kendi kendine kızıyordu;
"Aptal kafam, dalarsan telefona, gider tabii!"

Burnunu çekti, iç geçirdi. Bir süre öylece kaldı. Üstünde beliren insan gölgesiyle kafasını kaldırdı ve ona yukarıdan bakan adama baktı...

 Üstünde beliren insan gölgesiyle kafasını kaldırdı ve ona yukarıdan bakan adama baktı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Dudley'cik gitti..

Nasıl buldunuz?

Bu beşinci bölüm, normalde bir iki üç olucaktı bölüm adları ama dün akşam aniden verdiğim kararla bölüm hakkında bilgi vermesine karar verdim.

Bol bol yorum bekliyorum

Bays

Stay Away2/2MinWhere stories live. Discover now