2.6

8.7K 738 265
                                    

Selamlarrr ben geldimmm nasılsınız birtanelerim?

Ay ben çok geç kaldım ya çok özür dilerim. Cidden saatin farkında değildim

Neyse bilmeyenleriniz varmış ancak profilimde kitap için olan hazırladığım playlistin linki var.

Ayrıca geçen bölümde galiba ben anlatamadım ama o ilk sahne rüya sahnesiydi ve rüyadan direkt olarak şimdiki zamana geçiş yapmıştı. Burada aslında Seren in etkisinden çıkamadığı rüyayı göstermek istemiştim.

İyi okumalar...

Beklenilmeyen şeyler olurdu hayatta ya da hayatın sizi yönlendirdiği farklı yollar. Sonunu bilmeyeceğiniz belki yeni bir macera belki de gözyaşlarınız ile yıkanacak  o yol. Gidilmeye değer miydi? Devam edinmeli miydi bu yola? Yoksa yolun başında durup zamanın yanımızdan akıp geçmesine izin mi vermeliydik? Peki geri dönebilir miydik?

Bilmediğim bir yoldaydım. Bilmemekten çok korktuğum bir yoldaydım ve önümü göremiyordum. Tek bildiğim yola devam etsem de etmesem de korktuğum şeyin başıma geleceği olduğuydu. Ben kendimden bile kaçarken buradan nasıl kaçmayacaktım ki? Ama işte kaçamıyordum. Çünkü kaçmak istemiyordum. Çünkü ben yolun sonu gözükmese dahi o geleceğimi görüyordum.

O kabusun, yansımamın bana gösterdiği kişi olacaktım bu hikayenin sonunda. Ya herkesi terk edecektim ölüme sarılmak için ya da ölümün aslında ölmüş olan ruhumu alması için yıllarca bekleyecektim. Ve her bekleyiş bir terk ediliş olacaktı benim için.

Hayalleri olan bir kızdım küçükken ben.
Ama hayalleri bile fazla absürttü bu küçük kızın. Mesela babasıyla oyun oynamak, annesine sarılmak isterdi o küçük kız, bunları hayal ederdi. Annesinin kokusunu unutamayacağı kadar içine çekmek, babasının başını okşayışını hissetmek isterdi. Bunların hiçbiri olmamıştı. Onlarda herkes gibi veda dahi etmeden onu küçük kızı terk etmişti.

Öyle ki kız uyumaktan korkar olmuştu. Çünkü her sabah uyandığında aslında bir terk edilişe uyanıyordu. Nasıl olmazdı ki, uyumaktan nasıl korkmazdı ki? Korkuyordu. O kadar korkuyordu ki kendini uyutmak zorunda kalmıştı. Öyle korkuyordu ki terk edilmekten ölümün dostu uykuya yenik düşmüştü. O öle korkuyordu ki uyku onun en yakın arkadaşı olmuştu!

Halbuki o kız sevilmek istemişti. Çok şey mi istemişti?

Galiba istemişti.

Belki de dün gördüğüm rüya aslında geleceğimi değil de geçmişi gösteriyordu. Belki de o kızın sonu bu olacak diyordu. Hayalleri olan o kız benim gibi ölüme kaçacak diyordu. Çünkü ona bu öğretilmemiş miydi? Terk edenler o küçük kıza terk etmeyi öğretmemiş miydi?

Bu hikayenin başında terkedilen iki insan vardır demiştim. Biri yanındakilere hayatı pahası tutunurken diğeri herkesten uzaklaşan, asıl terk eden olan oluyordu. Ve bir de istisna vardı. Etrafındaki insanlara seçimlerinde özgür bırakan, bir terk edilen daha vardı. Ben oydum sanıyordum. Halbuki ben asıl terk eden olmuştum ve bunu onu terk edene kadar anlamamıştım bile.

Onu terk etmiştim ve asıl korktuğum kişiye dönüştüğümü o an fark etmiştim.

Ben...terk eden olmuştum.

Nasıl olmuştu bilmiyordum ancak olmuştu işte ve ben artık o kişi olmak istemiyordum. Olmak istediğim kişi olmak istiyordum. Korksam da birilerine bağlanabilmek istiyordum. Zaten bu yüzden burada değil miydim? Bu yüzden buradan gitmeyi bir an dahi düşünmemiştim değil mi?

Bedenimden dökülen sular gibi bende zamana hayatın beni yönlendirdiği o yola bakmak istiyordum. O yolda yürümek ilerlemek istiyordum. Ve bunu yıllar sonra tek yapmamak istiyordum. Ve öyle de yapacaktım. En azından çabalayacaktım. Çünkü o küçük kız bunu hak ediyordu. Bir kere dahi olsa korkmamanın ne demek olduğunu bilmeyi hak ediyordu. Hak ediyordum.

CAN SIKINTISI /texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin