3.5

4.1K 431 96
                                    

Selamlarrr ben geldimmm naber birtanelerim?

Duygu dolu bir bölüm oldu. Yavaş ve sindirerek okumanızı öneriyorum.

İyi okumalar...

Seren yalçın....

Terk edilmeye mahkum muydum gerçekten yoksa hep aileler mi terk ederdi çocuklarını?

Bilmiyorum ama artık sorgulamıyordum da. Hoş sorgulayabilecek bir zihnim olduğunu da artık varsaymıyordum çünkü...canım çok yanıyordu. Canım o kadar çok yanıyordu ki ölüm kurtuluş gibi geliyordu.

Karşımda gömülen bir anne varken benim canım çok yanıyordu. O anne benimde annemken nefes dahi alamıyordum. Benim canım gerçekten gitmişken artık nasıl yaşayacağımı bilmiyordum. Sanki onun ölümü bir ses olmuş altında bulunduğum dağın karlarını bir çığ misali üzerime yığmıştı.

Ben o çığın altında kalmıştım. Ben o çığın altında hayatından vazgeçmiş, hissetmekten korkan kalbime kollarımı açmıştım. Ama aslında ne yaptığımı bile bilmiyordum.

Ben gerçekten ne yapıyordum?

Anlamıyordum sadece canım yanıyordu... canım çok yanıyordu.

Ağlamaktan yorulan gözlerimden sessizce akan yaşlar bedenime işlenirken ruhumu bir ateş parçası misalı yakıyor, beni büyük bir ateşin altında bırakıyordu.

Annem...o benim annemdi değil mi? Anne demiştim ben ona, kızım demişti o bana. Annem olmamış mıydı benim?

Anneler çocuklarını bırakmazdı oysa. Beni iki annemde ben bırakmıştı. Ya da belki de bırakılmayı ben hak etmiştim.

Yorgundum, bitkindim ama alevlerin içinde yanmaya devam ediyordum.

Toprak üzerine atılırken yağan yağmur onun toprağının kokusunu bana taşırken ben boş bakışlarım ile onları izliyordum. Asiye teyzem, tontişim, kimsem... annem olan kadının kokusu artık bu muydu yani?

Ayakta tutmakta zorlandığım bedenim Miraç'a yaslıyken başım omuzuna yaslanıyordu. Elleri karnımda bileşmişken ona yaslanmamı sağlıyor düşmemi engelliyordu. Karnımın üzerinde olan elini tutarak ondan destek almaya çalıştım ancak bunu nasıl yapacağımı dahi bilmiyordum.

Zihnim kendini gizlemiş beni düşüncelerimden ayırmışken gözlerim ulaşamayıp beni aradıkları oğlunu ve onun eşini buldu. Siyahlar içinde olan ikili tam anlamıyla yıkılmış haldeydiler. Gözlerimi onlardan çekerek derin bir nefes aldım, annemin kokusunu belki de son kez içime çektim.

"Ben varım ya." dedi kendini gösteren Asiye teyzem. Tombulluğundan vazgeçmeyen al yanakları ile diz çökmüş, benimle aynı boya gelmişti. "Ben olurum senin ailen kızım benim. İstemez misin beni? " diyerek devam etti.

"Ama ailem var ki benim." dedim onların gelmeyişine tekrardan üzüldüğüm 13. Doğum günümde. "Büyüdüm ben gelsinler olmaz mı Asiye teyze. Hem o zaman ailem olmak zorunda olmazsın sen benim." dedim gözlerimden sessizce yaşalar akmaya devam ederken. "Hem senin bir oğlun var. Onun ailesisin sen, onu
annesisin."

"Senin de ailen, annen olurum ben kızıl kafam. Sen iste yeter ki?" diye diretti gözyaşlarımı silmekten bıkmazken "Hem ağlama kızım benim. Ben varım, senin yanındayım tamam mı? Ağlama annem." dedi anlıma küçük bir öpücük bırakırken.

"Benimde annemsin sen o zaman değil mi?" diye mırıldandım hayır demesinden korkarak. "Annenim tabi birtanem. Sen yeter ki iste benim kızıl kafam."

O gün 13 yaşına giren bir kız olarak yanımda anne ve babasının olmamasına alıştığım halde ağlamam tutmuştu ve bu ağlayış bana bir anne kazandırmıştı. "Ailem yok" demiştim "Ailen olurum." demişti.

CAN SIKINTISI /texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin